Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Sayıştay denetimi meselesi

Sayıştay denetimi meselesi

Son haftalarda basın yayın organlarında çıkan her Sayıştay ile ilgili haber eskiye nazaran çok daha fazla etki oluşturmaya başladı.

Hem siyasetçilerde hem de vatandaşlar nazarında ortaya çıkan etkinin sebeplerini sıralayalım.

Siyasetçiler bundan böyle eskisi gibi denetlenmeyecekleri için dikkat kesilirken, vatandaşlar da saf saf hala kim ne yapmış öğrenmek istemekteler.

Bu arada Sayıştay’da görevden alınan başkan yardımcısının ardından İstanbul belediyelerini denetleyen grup başkanının görevden el çektirilmesi de Sayıştay konusuna tuz biber oldu diyebiliriz.

Her ne kadar Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Sayıştay’ın yapısında, sistematiğinde ya da mevzuatında bir değişiklik olmadığını belirtse de yaşananlar başkanın dediklerini doğrulamıyor gibi gözüküyor.

Çünkü konu Sayıştay’ın denetim kapsamına alınan ya da denetim kapsamından çıkarılan herhangi bir kurum değil, raporların içeriği ve sonuçlandırılması.

Çünkü Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş her ne kadar denetim raporlarının “Değerlendirme Kurulu’nda sansüre uğradığı iddialarını reddetse de açıklama da geçen  “Kurul raporları gözden geçiriyor” ifadesi çok su götürür mahiyettedir.

Sayıştay’da Denetim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çoker’in görevden alınmasının ardından İstanbul belediyelerinin denetlenmesinden sorumlu Sayıştay 15’inci Grup Başkanı Sezgin Eren’in görevden alınması karşısında denetim raporlarından "Bazı bulguların çıkarılıp çıkarılmadığı" konusunda kamu vicdanı henüz rahatlatılmadı.

Çünkü Sayıştay’ın amacı kamuda hesap verme sorumluluğu ve mali saydamlık esasları çerçevesinde, kamu idarelerinin etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak çalışması ve kamu kaynaklarının öngörülen amaç̧, hedef, kanunlar ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olarak elde edilmesi, muhafaza edilmesi ve kullanılması konusunda sorumluların hesap ve işlemlerinin kesin hükme bağlanması olarak belirtilmiş olmasına rağmen son senelerde düzenlenen raporlar nedeniyle Sayıştay çok çeşitli eleştirilere konu olmaya başladı.

Son raporlar üzerine ortaya konan eleştirilerin bir tanesinin bile doğru olması Sayıştay için kabul edilebilir şey değildir.

2005 tarihinde yapılan önemli değişiklikten sonra 2010 tarihli değişiklik tartışmaların artmasına sebep oldu.

Çünkü son yapılan değişikliklerle TBMM kendi adına denetim yapan Sayıştay'ın yetkilerini eski kanuna göre çok büyük ölçüde budamış oldu.

Kanunda yapılan değişikliklerle; Sayıştay'ın, “denetlediği kamu kurumlarının görüşlerine uyması” emredilirken, kamu idarelerinin mali tablolarının doğruluğu ve güvenilirliğinin tespiti ve iç kontrol sistemlerini değerlendirmesi yetkisi kaldırılıyor ve Sayıştay'a, “denetlediği kamu idareleriyle birlikte rapor hazırlaması şartı getiriliyor.

Üstelik denetim yapılırken denetçiler kendi kanunlarına aykırı olarak denetledikleri kurum hakkında iş ve işlemlerin gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği gibi gerekçelerle idareler hakkında rapor düzenleyemeyecekleri gibi idareyi denetlerken bir kanuna uygun bulduğu bir işlemi, başka bir kanunun gereği olarak daha sonra yapacağı incelemelerde mevzuata aykırı bulamayacağı hükme bağlanıyor.

Çok mu mevzuat dili oldu yazdıklarımız?

Kısaca özetleyelim o zaman.

Sayıştay Kanununda son değişiklik 1,5 yıl önce yapılmış olmasına rağmen kabul edilen bir torba yasa hükmü ile parlamentodan çıkalı daha iki yıl bile olmamış Sayıştay Kanunu'nda radikal değişiklikler yapılarak denetim tam anlamı ile denetlenenin istediği şekle sokuldu.

Daha kısası denetlenen, denetleyene ortak edildi ve ortaya son günlerde sıkça duyduğunuz akçeli alım satımlardaki ortaya dökülen yanlış hususlar çıktı.

Hal böyle olunca denetleyen, denetlediği kurumun görüşüne uyacak ve Kanuna açık bir aykırılık ile denetlenen idarelerin görüşleri kanun hükmü gibi kabul edilerek Sayıştay'a, denetlediği idareler tarafından yapılan düzenlemeler ve verilen görüşlere de uyma zorunluluğu getirildi. 

Sonuçta Aralık 2011'den bu yana yeni Sayıştay Kanunu doğrultusunda yaklaşık 7 yıldır hazırlanan raporlar suç işleyenler hakkında yargılama yapılamadığı için denetim raporları tabir caiz ise çöpe gitmektedir!

Umarız anlaşılabilir bir dille anlatabilmişizdir Sayıştay denetim raporları konusunu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi