Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Şapkayı kaptırmamak

Şapkayı kaptırmamak

Bu gün söze bir hikâye ile başlayalım dedik.

Malum bizim insanımızın gerçeklerle arası pek hoş değildir.

Daha çok hikâyelerle hatta mitolojik ögelerle süslenmiş destanlarla idare edip etliye sütlüye karışmadan ortalıkta geçinip gitmeyi tercih eder duruma gelmiştir.

Bu sebeple biz de ortama uyup hikâye anlatalım da kıssadan hisse herkes kendi aklınca anlayacağını anlasın düşüncesiyle hikâye anlatalım istedik.

Daha önce bu hikâyeyi duyanlar ya da ben bu hikâyeyi farklı bir şekilde duymuştum diyenler bu tekrardan dolayı artık kusura kalmazlar İnşaallah.

Hikâye bu ya eski zamanlardan zamanın birinde devlet zoruyla şapkanın mecbur olduğu bir ülkede şapka imal edip kendi imal ettiği şapkaları kendi satan bir insan varmış.

Bu şapka satan adam o köy senin bu köy benim, o şehir senin bu şehir benim diye gezmekten yorulduğu bir gün bir şehirden diğer bir şehre giderken yol üzerinde olan ormanda bir ağacın altında oturup yemek yedikten sonra biraz da dinleneyim derken birden uyuyakalmış.

Artık yol yorgunluğu ile ne kadar uyumuşsa uyumuş ve uyandığında bir de bakmış ki sepetin devrilmiş bir şekilde biraz ileride durduğunu ve nafakası için emek emek dikerek düzgünce paket yaparak sıraladığı şapkalarının hepsinin bir den yok olduğunu görmüş.

Biraz da uyku mahmurluğunun verdiği şaşkınlıkla oraya buraya seğirtip aşağı yukarı bakarken kafasını kaldırmasıyla birlikte birde ne görsün?

Ağacın dallarında bir sürü maymunun var olduğunu ve her birinin başına da emek verdiği çeşitli boy ve tipteki şapkaların geçirilmiş olduğunu görmüş.

Şapkacı adam malların elden gitmiş olmasının verdiği telaşla hemen aklını başına devşirip “Ben bu şapkalara hiçbir zarar gelmeden bu maymunların elinden nasıl alırım?” diye düşünürken gayrı ihtiyari bir şekilde elinin başına gidip kafasını kaşırken ne görsün?

Maymunlar da tıpkı kendisi gibi ellerini başlarına götürüp başını kaşıma hareketinin aynısını yapmıyorlar mı?

O an kafasında şimşekler çakmış ve maymunların kafa kaşıma hareketinde olduğu gibi bu defa da kendisini taklit edeceklerini düşünerek şapkasını çıkarıp yere atmış.

Tam da kendisinin düşündüğü gibi maymunlar da aynısını yapıp kafalarındaki şapkaları çıkarıp yere attıklarını görünce yerdeki bütün şapkaları toplayıp itina ile sepetine koymuş ve yoluna devam etmiş ve büyük bir kayıptan kurtulmuş.

Aradan tam 40 uzun zahmetli ve uzun seneler geçmiş.
Şapkacı adamın torunu da şapkacı olmuş ve dedesi gibi köy köy, şehir şehir gezerek şapka satar olmuş.

 Hikâye bu ya veya tesadüf bu ya işte.

Torun da tam o yoldan dönerken ormanda dinlenme ihtiyacı hissetmiş ve yol yorgunluğunun üstüne yediği şeylerin de verdiği ağırlıkla kendinden geçip ağacın altında uyuyakalmış.

Biraz sonra uyandığında sepetindeki şapkaları, ağaçtaki maymunların başında olduğunu görmüş.

Hemen dedesinin kendilerine heyecanla anlattığı o olay aklına gelmiş ve kendisinin de dedesinin geçmişte yaptığı şekilde davranarak maymunlardan şapkalarını geri alabileceğini düşünmüş.

Şapkacı derhal elini kafasına atıp kafasını kaşırmış gibi yapınca maymunların da aynısını yaptığını görünce daha da heyecanlanmış ve hemen kafasındaki şapkayı alıp yere fırlatmış.

O ana kadar kafasında şapka olmadığı için en aşağı dalda mahzun bir şekilde duran maymun derhal hızla ağaçtan yere inmiş ve yere atılan şapkayı kapmış.
Arkasından da şapkacının ensesine adamakıllı bir tokat atıp, şöyle demiş;

- Sadece senin mi deden var sanki?

Bu hikâyeyi şunu için anlattık.

Konya’mızın tabiriyle eskiden olduğu gibi mutluluktan şapkasını göğe atan kişiler kalmadı aramızda.

Belki var ama biz göremiyoruz.

Onun için siz siz olun şapkanıza aman iyi sahip çıkın.

Zaman şapkayı kaptırmamak zamanıdır.

Üstelik maymun da yok falan demeyin.

İnsan zannettiklerimiz adamı ayakta uyutuyorlar bu zamanda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR