"Sana müslüman diyenin Allah belasını versin.."

 
haberdemeti'nden Gazeteci Adnan Öksüz'ün yazısı..

"Sana müslüman diyenin Allah belasını versin.."
Yer, İsrail'in Hayfa kenti..
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Elazığ milletvekili Necati Çetinkaya ve eski Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun Telaviv'de temaslarını sürdürürken Hayfa'dan bir davet alırlar.
Zira, Ali Coşkun Kalebodur'un başında iken birçok Musevi ile iş görüşmeleri olmasından dolayı burada çok tanınan bir isim.
Üçlü, Hayfalı musevileri kırmayarak davete icabet ediyorlar..
Hayfa'ya vardıklarında muhteşem bir kalabalık kendilerini karşılıyor.. Buradaki musevilerin birçoğu zaten Türkiye'den göçme olduğu için iyi Türkçe de biliyorlar..
Necati Çetinkaya'nın belki çok az kişinin bildiği bir özelliği orada ortaya çıkıyor..
Hoşbeşten sonra davetin ilerleyen saatlerinde Necati Çetinkaya mikrofonu eline alarak kalabalığa üstad Necip Fazıl Kısakürek'in 'Sakarya' şiirini okuyor..
Ama ne okuma..
Bütün Museviler gözyaşlarına boğuluyor..
Çok duygulanıyorlar..
Bu arada oluşan yoğun münzevi havayı dağıtmak da fıkraları ve esprileriyle ünlü Cemil Çiçek'e düşüyor..
Çiçek bir Papaz fıkrası anlatıyor, Hayfa'lı musevilere;
"Hristiyanlar vaaz için kiliseye gelirler. Ama papaz efendi yok..Uzun bekleyişten sonra papazdan neredeyse umut kesilmiştir.. Derken kilisenin önünden imamın geçtiği görülür. Kimi hristiyanlar "acaba olur mu" dercesine birbirinin yüzüne bakarlar.. "Acaba papazın yerine imam vaaz verebilir miydi?" İçlerinden en cesur olanı atılır ve imama teklifte bulunur. İmam da ilk etapta tereddüt eder. "Kilisede vaaz ederse kim ne der" diye. Ama sonrasında tebliğin her mekanda yapılacağından hareketle teklifi kabul eder ve papazın yerine oturarak vaazına başlar. İmam anlattıkça kilisede bulunan hristiyanlar vecd ve huşu içinde kalırlar. Çoğu ağlamaya başlar bu etkili vaaz karşısında..
Bu yoğun duygusal ortamda arka sıralardan bir hristiyan dayanamayak bağırır;
-Sana müslüman diyenin Allah belasını versin...

Adnan Öksüz/ www.haberdemeti.com