Sağlıkta sinsi tehlike

Sağlıkta sinsi tehlike

Türk Diabet Cemiyeti Konya Şube Başkanı Doç. Dr. M. Sait Gönen, diyabetin 21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.

DİYABET BİR YAŞAM BOYU SÜRÜYOR

Yüzyılımızın önemli hastalıklarından biri de diyabet. ‘14 Kasım Dünya Diyabet’ günlerinde bilim adamları diyabetin önemine vurgu yapıyor ve hastalığın her yıl arttığını belirtiyor. Bilim adamlarına göre 189 milyon olan diyabet hasta sayısının 2025’te 324 milyona çıkacak. SÜ Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Sait Gönen, diyabetin bir yaşam boyu süren ve birçok organı etkileyen bir hastalık olduğunu söyledi.
KORUNMAK İÇİN KONTROL ŞART
Birçok kişinin diyabet hastası olabileceğini anlatan Doç. Dr. Gönen, fakat çoğu insanın diyabet hastası olduğu halde bunun farkında olamayabileceğini söyledi. Diyabetin olup olmadığını bilmek için kontrollü kan şekeri ölçümünü yaptırmak gerektiğini aktaran Gönen, “Kontrol yapılmadığı zaman diyabet birçok hastalığa neden olabilmektedir. Hastalık ilerlediği taktirde kalıcı körlüğe bile yol açmaktadır” dedi.


Diyabet hastalığına dikkat!

Diyabetin 21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli halk sağlığı sorunların biri olduğunu anlatan Doç. Dr. M. Sait Gönen, hastalığa önemli boyutlarıyla dikkat çekti.
Çağımızın önemli hastalıklarından biri de diyabet. Dünyada birçok bilim adamı diyabetin önemine vurgu yaparak, diyabet hasta sayısının her yıl katlanarak arttığını belirtiyor. Bilim adamlarına göre diyabet hasta sayısı 2025 yılında 324 milyona ulaşacak. Diyabetten korunmak için sürekli kontrol yaptırmak gerekiyor. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Sait Gönen, diyabetin pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun üretiminde ya da etkisindeki problemden kaynaklandığını belirtti. Doç. Dr. Mustafa Sait Gönen, besinlerle vücudumuza aldığımız temel besin maddelerinden karbonhidratların dokular tarafından enerji kaynağı olarak kullanılamaması ve glukozun (basit şeker) birikerek organlarımıza ciddi zararlar vermesiyle karakterize, kronik, yaşam boyu süren ve birçok organı etkileyen bir metabolik hastalık olduğunu kaydetti. 
21. YÜZYILIN ÖNEMLİ SORUNU
Gönen, diyabetin dünyanın 21.yüzyılda karşı karşıya olduğu önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunun altını çiziyor ve Türkiye’de de erişkin nüfusta yüzde 7.2 oranında aşikar diyabete rastlanıldığını belirtiyor. Diyabetin başlıca üç farklı tipi olduğunu anlatan Gönen, “Tüm diyabetlilerin yüzde 5-10’u, pankreasın yeterli veya hiç insülin üretememesi ile karakterize tip 1 diyabettir. Yüzde 90’ı insülinin vücut hücrelerinde etkisini gösterememesine bağlı ortaya çıkan tip 2 diyabettir. 3. tip ise genellikle gebeliğin 6–7. aylarında ortaya çıkan, sıklıkla doğumdan sonra kendiliğinden düzelen gebelik diyabetidir. Bu sonuncu grup hastalar, gebelik sonrası yaşamlarında da tip 2 diyabet geliştirme riski taşırlar” dedi. Gönen dünyada tahmini 189 milyon olan diyabet hastası sayısının, 2025 yılı itibariyle 324 milyona ulaşabileceğine de dikkat çekti.
DİYABETİN FARKINDA OLMAYABİLİRİZ
Şaşırtıcı olanın bu insanların üçte birinin hasta olduklarını bilmemeleri olduğunu kaydeden Gönen şunları kaydetti: “Farkında olmamanın çeşitli sebepleri vardır. Çoğu insan tip 2 diyabet için risk altında olup olmadığını bilmemektedir. Ayrıca tip 2 diyabet olan pek çok kişide, hastalık ilerliyor olmasına rağmen, erken dönemlerde bir şikayet ve gözle görülür belirtiler olmayabilir. Hastalığın halsizlik, sık idrara çıkma, zayıflama, çok su içme, bulanık görme gibi ortaya çıkan belirtileri de, bazen yaşlanma gibi fizyolojik olaylara bağlı olabileceği düşünülerek yanlış yorumlanabilir ve doktora gidilmeyebilir. Oysa bunlar, aslında tip 2 diyabetin en önemli belirtileridir.”
Halk arasında ‘Gizli Şeker’ olarak isimlendirilen duruma da değinen Gönen, gizli şekerin, normal glukoz dengesi ile diyabet arasındaki metabolik durumu ifade ettiğini açıkladı. Gizli şekerin açlık kan şekeri ölçümü ve şeker yükleme testi ile anlaşılabileceğini aktaran Gönen, “Bu durumdaki kişilerin gün boyu kan şekerleri normaldir ve diyabetin klasik bulguları görülmez. Bununla birlikte bu kişiler tip 2 diyabet için yüksek riskli gurupta olduklarından yaşam biçimlerini yeniden düzenlemeleri, kilo vermeleri, diyetle birlikte düzenli ve yeterli egzersiz yapmaları gereklidir” diye konuştu.
KİMLER DİYABET HASTASI OLUR
Diyabet hastası olmak için birçok neden mevcut. Gönen, yakınlarında diyabet bulunanların, diyabet görülme sıklığı yüksek etnik gruplara mensup kişilerin, aşırı kilolu veya obezlerin, iri bebek doğuran veya daha önce gestasyonel diyabet tanısı almış kadınların, hipertansif bireylerin, kan yağları yüksek olanların birinci risk grubunda olduğunu, daha önce bozulmuş açlık glisemisi veya bozulmuş glukoz toleransı saptanan bireylerin, polikistik over sendromu olan kadınların, düşük doğum tartılı doğan kişilerin, oturgan yaşam süren veya fizik aktivitesi düşük olan kişilerin, doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük beslenme alışkanlıkları bulunan kişilerin, şizofreni hastaları ve atipik antipsikotik ilaç kullanan kişilerin ikinci risk grubunda bulunduğunu ifade etti. Diyabetin belirtilerinin de olduğunu dile getiren Gönen, “Aşırı su içme, bol miktarda idrara çıkma, çok yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu, gece idrara kalkma, bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, sık tekrarlayan infeksiyonların varlığı diyabet için uyarıcı olabilir” diye konuştu.
DİYABETTEN KORUNMAK İÇİN KONTROL ŞART
Diyabet hastalığı riskini en aza indirmek veya diyabet hastalığına yakalanışmışsa erken tedavi için sürekli kontrol yaptırmak gerekiyor. Diyabetten korunmak için de kan şekerinin normale yakın tutulması, diyabet-dostu diyet uygulanması, egzersiz yapılması, kilonun kontrol altında tutulması, kan şekerinin düzenli olarak test ettirilmesi, doktor tarafından reçete edilen ilaçların, belirtilen şekilde alınması, test ve takip için düzenli doktor ziyaretlerinin planlanması, tansiyonun kontrol altında tutulması ve kolesterolün kontrol altında tutulması öncelikli önlemler içinde belirtiliyor. M. Sait Gönen, kontrol yapılmadığı zaman diyabetin kalp damar hastalıklarına, hipertansiyon, ayaklarda iyileşmeyen yaralara, beyin damarlarında tıkanıklık veya kanama sonucu inmeye, böbrek yetmezliğine, kalıcı körlüğe kadar giden göz problemlerine, deride duyu kusurlarına, kaslarda güçsüzlüğün görülebileceğine işaret etti. “Eğitimin diyabet tedavisinin bir parçası değil, tam tersine tedavinin ta kendisidir” diyen Gönen, “Hastanın hastalığı konusunda bilgilenmesi, hastalığını daha iyi yönetmesi anlamına gelir. Hastaya bilginin ulaştırılmasında eğitim programları en iyi yoldur. Eğitim alan hastaların metabolik kontrolü daha iyidir” dedi.
HASAN AYHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.