Safkan(!) Âlimler
İslam âleminin özellikle son 200 yılda karşılaştığı en büyük fitne dinini Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Peygamberden (sav) değil de batıdan batılı müsteşriklerden öğrenen hain ve türedi âlimciklerdir.
Konu Kur’an-ı Kerim ise bu safkan(!) İslam âlimleri Arapça bilmedikleri halde Hz. Rasulullah ’tan (sav) bile daha yetkin bir şekilde tefsire yetkili görürler kendilerini.
Konu Hz. Peygamberin (sav) Sahih Sünnetine geldi mi yine bu kerametleri kendilerinden menkul olan Türedi Tiplerden olan hain âlimler Kur’an-ı Kerim’de Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sünneti diye bir ifade yok demekten geri durmazlar.
Sıra Hadisi Şeriflere geldiğinde durum farklı değildir.
Ayeti Kerimedeki bütün kelimelerin Türkçe karşılığını yazdıkları halde sıra HADİS kelimesine gelince şeytani bir tavırla hadis kelimesini hadis şeklinde yazarak güya algı yönetimine başvurarak Sahih Hadislerin tamamını red etmekte mahzur görmezler.
Üstelik bunu yaparken de yazılması yasaklandı ve bu sebeple hadis yoktur demelerine rağmen yok dedikleri bir hadisi delil olarak kullanırlar.
Ya da önlerini temizlemeye çalışırken arkalarını pisleyen yaramaz çocuklardan farklarını olmadığını cümle âleme gösterirler.
Konu siyer ve İslam tarihine mi geldi.
Âlemi İslâm’ın yüz yüze kaldığı en büyük tehlike olan bu hain âlimlerin sözleri Mekkeli Müşriklerin Hz. Rasulullah’a (sav) söyledikleri “esatirul evvelin” ifadesinden farksızdır.
13 yıl Mekke’de 10 yılı aşkın zaman Medine’de Ashabı Kiramın (ra) Hz. Rasulullah (sav) arkasında kıldıkları namaza gelince bu türedilerin en hafifleri namaz günde 2 defa 2 rekâttır derken en şeditleri ise Kur’an’da Namaz diye bir ibadet yoktur demeyi din zannederler.
İslam Dininin kurucu nesli olan Sahabei Kiram (ra) ile Kur’an tabiriyle onları iyilikle takip eden Tabiin nesli (ra) söz konusu olunca Hz. Peygambere (sav) yalan söz isnat etmekten küfre düşmelerine kadar haklarında yalan adına ne varsa ithamda bulunmaktan çekinmezler.
1000 yılı aşkın bir zamandır İslam ümmetinin her türlü zulme ve işgale karşı direnişini örgütleyen iman ve İslâm okulları olan dergâh ve tekkeler hakkında insan aklına ve hayaline sığmayacak ölçüde ithamlarda bulunarak dini eğitim ve öğretimin altyapısını çökertmek için her türlü zulmü işlemekle kardeş ilan ettikleri Hıristiyan ve Yahudileri geride bırakmaktadırlar.
İslam Dini bu türedilerin anlayışlarında ibadet siz, fıkıh sız, şeriat sız ve Cihat sız bir muharref ucubeden farksızdır.
Çağdaş zamanların evrensel dini(!) olan hoşgörü için Hz. Allah’a (cc) ve Hz. Rasulullah’a (sav) bile iftira etmekten sakınmayan bu türedi hainler, müsteşrik fikir babalarından bile daha şiddetle saldırdıkları Sahih İslam olan Ehli Sünnet inancını çökertmek için, Kur’an Ayetlerinin ve Sahih Hadislerin manaları üzerinde tahrifat yaparak anlamlarını bozmak suretiyle hepten hükümsüz bırakmak yolunu seçmektedirler.
Bu türedilerin belki de en başat özelliklerinden birisi de Din düşmanı kâfirlere ses çıkartmamalarına rağmen Müslümanları tekfir etmekten vazgeçmemeleridir.
Ümmet diye bir derdi olmayan bu türedilerin Kudüs’ü Şerifin Siyonistlerin başkenti ilan edilmesine hiç ses çıkarmamaları en azından takipçileri olan Müslümanlara bir şeyler hatırlatmıyorsa, Allah (cc) basiret versin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Mezheplerimize mi saldırıyorlar?
Mezhebimize daha sıkı sarılmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Meşreplerimize mi itiraz ediyorlar?
Meşrebimizi ve cemaatimizi bu fitne karşısında daha diri tutacağız.
Dinimiz ve mezhebimiz Kur'an ve sünnet yoludur.
1400 yıldır Sahih İslam olan Ehli Sünnet düşüncesi karşısında her defasında hak ile yeksan olan her türlü sapkın düşünce ulemasına söylenecek son söz budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.