Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

ŞABAN AYI BAŞLADI

ŞABAN AYI BAŞLADI

Efendim işte özlediğimiz, beklediğimiz Rasûlümüzün ayına eriştik. Hamdolsun. Müslümanlar için mübârek üç ayların kutlu zeminlerinin ikinci basamağındayız. Yüce Rabb’imizin ayı olan Receb ayını şânına lâyık olmasa bile elimizden geldiğince ihyâ etmeye çalıştık. Şimdi Kâinâtın Güzel Nebisi Muhammed Mustafa Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın ayı olan Şaban ayının kutlu iklimine girdik. Hepinizin Şaban ayını mübârek ediyorum. O mânevî havadan Cenâbı Hak sizleri, bizleri hepimizi en kâmil şekilde istifâdelendirsin inşaALLAH. Bilindiği üzere Şaban ayı yazılarımız, peygamberimize tahsislidir. Bu ayki yazılarımıza müsâdenizle, O’nu konuk edeceğiz. Heyecanlıyız, O’nu ümmete tanıtma ve sevdirmeyi Rabb’im bizlere nasip etsin. Bu kutsi işi nâcizâne omuzlarımızda hissediyoruz. Hayırlara vesile olsun. Hiç şüphesiz, niyet bizden Tevfik Yüce Yaratandandır.

Evet, hep berâber O’nun ayında, Allah Teâlâ bizlere, O Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Kâinâtın En Mükemmel İnsanını çok sevmeyi, canımızdan, malımızdan, en sevdiklerimizden öte sevmeyi, yolunda ölmeyi, olmayı nasip etsin.

Sevmek güzel şey dostlar. Sevgiler insanların kalplerinde farklı şekillerde tezâhür eder. İnsan sevdiğini çok söyler ya da tersinden söylersek, çok söylenen çok sevilir. Yine, ne çok söylenirse o sevilir, söylenmeyen itibar görmeyen, değer verilmeyen, sevilmeyendir. O halde kutlu Rasûlün ayında, O’nu söylemeli, O’nu yazmalı ki, O’na olan sevgi tezâhürlerimiz çoğalsın.

Kalplerde en kâmil sevgiler, gönlü canlı tutacak olanlardır. Ancak yüce sevgiler gönlü canlı tutar, rûhu diriltir. Rabb’i Teâla’ya ve O’nun Sevgili Rasûlî Kibriyâsına duyulan sevgi, kalbi yücelten, rûhu ulvî âlemlerde seviye aldıran sevgidir. Bu sevgi mümini aşkullah ve muhabbeti Rasûlullah kapısına vardırır. Sevda kapısında bu sevginin devamlı olması gerekir.

Biz Recep ayında ola ki, –inşaALLAH- aşkullah ile tanıştık. Şimdi ise şerefli Nebînin ayı olan Şaban ayında, muhabbeti Rasûlullah ile hallenmektir hedefimiz. Ya Rab nasip et! Allâhümme amin.

Eğer bu sevgiye erişirsek ve o sevgide derinleşirsek Mevla Teâlâ mümine irfan yollarını açar. O’nu sever, sevdirir ve sevindirir. Ne mutlu böylesi müminlere! Bilindiği üzere Cenâbı Hak, kâinatta sevgiyi her varlığa kendi fıtratı ölçüsünde yerleştirmiştir. Mümine yakışan ulvî sevgileri yüreğinde çoğaltmak, süfli sevgilere dengelice yönelmektir. Hatta ulvî sevgide de edep ölçüsünde yol almak şarttır. Fıtrî sevgilerin karârınca kalması adına, nefsin eğitilmesi husûsunun ihmal edilmemesi gerekir.

Ulvî sevgilerin ikinci basamağı olan Şaban ayında, İki Cihânın Sultanı Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm’ı çok sevmemiz lâzımdır. O’nu sevmemizi zâten Rabbi Teâlâ istemektedir. “Resulüm de ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Al-i İmran, 31) Demek ki o zaman, Peygamberi seversek Rabb’imiz de bizi sevecek ve günahlarımızı bağışlayacak. Âyet bize bunu söylüyor.

 

Bilimeli ki, imânın tadı, Allâh’ı ve Peygamberi sevmekle alınır. Bu hususta; “Peygamber aleyhisselam; ‘Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.’ (Buhari, İman, 2.c, 8 /I.c, 9) Allah ve Peygamber sevgisi imandandır, belki imânın ta kendisidir. Nitekim; “Hz. Ömer: ‘Ey Allâh'ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka her şeyden daha çok severim’ dedi. Peygamberimiz; ‘Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allâh'a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mümin olamazsın,’ buyurdu. Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz. Ömer; ‘Ey Allâh'ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum’, deyince Peygamberimiz; ‘İşte Ya Ömer, şimdi olgun mümin oldun’, buyurdular.” (Nureddin Aynî, Sahihi Buhârî Umdetü'l-Kârî şerhi,2018, İst, 1.c, 144/ 4)

 

Yine Peygamber aleyhi ve sellem şöyle buyurdular; ‘Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imânın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.’(Buhârî, Sahih, İman, 2.c, 9) Cennette Hz. peygamberle berâber olabilmek için O’nu sevmek gerekir “Bir bedevi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e; ‘Kıyâmet ne zaman kopacak?’, diye sordu. Efendimiz; ‘Kıyâmet için ne hazırladın?’ buyurdu. ‘Allah ve Resûlünün sevgisini’, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber; ‘O halde sen, sevdiğin ile berâbersin’ buyurdu.” (Müslim, Sahih, Birr ve Sıla, III. c, Hadis no:2032) Evet denir ya; ‘Kişi sevdiğiyle berâberdir.’ Rabbim bizleri dünyâda ve ahrette O’ndan ve yolundan ayırmasın efendim diyerek bitirelim.

Şefaate erişmek niyâzıyla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi