Saadet ve Birlik
Bugün Hıdırellez. Her taraf buram buram bahar kokuyor.
Bu güzel bahar mevsiminde geçtiğimiz Pazartesi günü Meram Bağları’nda Milli İttifak adaylarının kahvaltılı basın toplantısına davetli idik. Evimiz adı geçen mekana yakın olunca sabah sporu olsun diye yürüyerek yol çıktım. Tatlı bir bahar sabahı, temiz havada erguvan kokularını içime çekerek Meram son durağa vardık.
Saadet ve Büyük Birlik milletvekili adayları ile kapıda selamlaşıp içeri girdik. İki partinin İl Başkanları ve ortak Milletvekili adayları öylesine haşır neşir olmuşlar ki sanki bu ittifak seçim öncesi alelacele kurulan bir ittifak değil de yıllardır beraberler gibi. Dışardaki bahar havasını aratmayacak şekilde içeride de iyi bir hava vardı.
Her iki partinin merhum liderlerine karşı iki tarafta da sonsuz bir sevgi ve saygı var. Oturuş, kalkış, konuşma, giriş, çıkış… A’dan Z’ye her konuda birbirlerine karşı çok içten gelen, centilmence, yapmacık olmayan, samimi bir yaklaşım var.
İki partinin ismiyle müsemma Saadet içerisinde Büyük bir Birlik sağlanmış. Doğrusu insanın “Allah nazardan saklasın” diyesi geliyor ve bir de “Darısı diğer partilerin başına” demek içimden geçiyor.
Son yıllarda Türkiye’de hakikaten partilerin bu Birlik ve Saadet havasına ihtiyacı var.
Sorumlu mevkilerdeki koca koca zevatın rakiplerine hitabet tarzları, yaklaşım şekilleri iyiden iyiye seviyeyi düşürdü. Karşısında sanki başka bir milletten gelmiş, kan davalı, bir daha hiç yüzüne bakmayacağı kişiler varmış gibi tavırlar, kavgacı, saldırgan, ötekileştirici tutumlar sergileniyor.
Seçimler birkaç ay içinde gelir geçer ama biz iktidarı ile, muhalefeti ile, her partiye mensup farklı dünya görüşündeki insanlar olarak bazen apartman komşusu, bazen akraba hatta bazen aynı aile çatısı altında bir ömür boyu hayat yaşayacağız.
İktidar da, muhalefet te tenkid yapacağız derken öyle aşırı gidiyor ki, yarın milli bir mesele olsa, herkesin elele tutuşması, topyekün beraber olmayı gerektiren bir ihtiyaç hasıl olsa bunu sağlayacak bir ortam kalmıyor. Herkes birbiriyle kanlı-bıçaklı gibi yüz-göz olmuş.
Siz diyeceksiniz ki “Bunları geç, adaylar ne anlattılar ondan bahset”
Hemen bahsedeyim: Milli İttifak adayları 70 sayfalık uzun ve titizce hazırlanmış bir program sundular basın mensuplarına. Şimdi ben tarımdan eğitime, sanayiden, sosyal güvenliğe, dış politikadan sağlığa, gençlikten emekliye… kadar uzanan o uzun projelerin hangi birini anlatayım şu kısacık sütunda?
Bana kalırsa şu yukarıdaki bahsettiğim konu, siyasilerin birbirine biraz daha sevgi ve saygı ile yaklaşması Türkiye’nin son yıllarda hasret kaldığı bir ihtiyaç ve Büyük Birlik’le Saadet iki ayrı parti olarak bunu kısa sürede dört dörtlük gerçekleştirmişler.
Biz birbirimize her zaman “Allah iki cihan saadeti versin, Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın…” diye dua etmiyor muyuz?
Eline mikrofonu alan “Birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyacımız var” deyip söze başlamıyor mu?
Partilerin birbirine daha sıcak, daha medeni yaklaşabilmeleri için illa da ittifak yapmaları şart değil. Ayrı ayrı kulvarlarda koşturan partiler de birbirine daha insanca yaklaşabilir.
Öyleyse ben de son söz olarak bir cümle kuruyum da siz ister parti manasında, ister lugat manasında nasıl isterseniz öylece anlayın:
“Türkiye’nin gerçekten Saadete ve Birliğe ihtiyacı var!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.