Ramazanlarımız vardı
Bir diriliştir Ramazan!
Yenileniş…
Nefsini sîgaya çekiş…
Yılda bir defa geliş…
Hakk ile aradaki perdeyi kaldırış…
***
Yine geliyor bir Ramazan daha.
Gözlerimiz ufuklarda onu bekliyorduk adeta…
Fakir-fukarası, garip-yetim-öksüzü, yerlisi- muhaciri…
Hep onu bekler niceleri…
Kimi aşk ve şevkle onda ibadeti artırmaya kimi de ondan nemalanmaya.
Tabii herkesin kendi niyetine göre alacağı vardır. Rabbimiz niyetlerimizi halis, günahlarımızı mağfur, amellerimizi kabul eylesin!
***
Ramazan topu vardı bir zamanlar. Bir gün öncesinden haber veren. “Yarın Ramazanmış” diye bağrışanlar… Oruca heveslenen çocuklar… Bir hafta öncesinden hazırlığa başlayan anneler…
Şebitlerin kokusu gelirdi dışarlardan. Yolda geçene ve komşuya verilirdi onlardan. Uzatılırdı duvarlardan. Âh eski komşuluklar! Nereye gitti onlar? Tam Allah Rasûlü’nun buyurduğu gibi… “Cibril bana komşuyu o kadar tavsiye etmişti ki, neredeyse Allah komşuyu komşuya varis kılacak sandım.” (Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141.)
Erişteler kesilirdi evlerde. Yine komşular yardımda. Birlik-beraberlik ve mutluluk içerisinde. Yardıma muhtaç aileler gözetilirdi. Yaşlılara öncelik verilirdi. Ya şimdi? Hepsi paraya bindi…
İftarlarını özleriz eskilerin… Top atışlarını özleriz… Onu heyecanla dışarda beklediğimiz günleri. Birer çocuk olarak, “top patladı” diyerek bağırışlarımızı. Zevk ve neş’eyle oruçlarımızı açışı…
Şimdi evlere girdi haberler.
Kayboldu nice değerler.
Bakmaz oldu bu işlere çocuklar.
Ellerinde nice kandırmacalar…
Sahurları vardı. Çocuklarla adeta yarış yapılan… “Beni de kaldır anne” diye yalvaran… Aman ne tatlı o an…
Kızları vardı evlerin. Utangaç ve hizmetkâr. Anasına yardım edip sofrayı kurar. Babası gelince özlemle “hoş geldin baba” der. Edepte bir mücevher. İbadette birer birer…
Oğulları vardı evlerin. Babası gözünü ağartınca yüreği titrer. Babadan azar işitmekten korkar. Haram ve yanlışlardan kaçar.
Nineler ve dedeler vardı o gün… Onlarla hemhal olurdu torunlar… Tepesine çıkar otururlar. Naz ile onlara koşarlar. Üç nesil bir arada değerlerini paylaşırlar…
***
Günler, ne günlere kaldı? Aylar ne aylara kaldı? Eskiden bitmeyen sevgiler vardı.
Gün oldu kayboldu onca değerler…
***
Ama yine şükrediyoruz ki; “Ramazan geldi” diyebiliyoruz. Bunu diyemeyen nice coğrafyamız var!
Acı içinde kıvranıp duran. Hali yürekleri yakan.
Âh kardeşlerim âh!
Sen kan ağlarken benim yüreğim kanıyor. İçime akıyor.
Çırpınış içinde ümmet! Kayboluyor nice devlet ve millet.
Yardımını lütfet ey yüceler yücesi Rabbimiz ne olur lütfet!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.