Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Ramazan’da  mânevi  donanım

Ramazan’da  mânevi  donanım

Ramazan ayında müminler dünya hayâtını yaşarken, karşılaştığı hâdiselerde kendilerine en çok lâzım olacak ruh dinamiklerini elde ederler de farkına varmazlar. Bu yönüyle Ramazan muazzam bir zemindir.

Sevgili dostlar bilindiği üzere inanmak bir nasip, bir hidâyet işi olup yüce Rabb katında bir seçkinlik ifâdesidir. Müminin inandığını yaşaması da liyâkatlı bir erdem meselesidir. İman, inanç ve ibâdetlerimiz bize târifi imkansız lahûtî hazlar yaşatır. Derken rahmet tecellileri müminin gönlüne ılık ılık akmaya başlar. Ama tabi yaşarsan yoksa kuru kuruya; ‘Ben de Müslüman’ım’ demek yetmez. Müslüman isek icraat ve uygulama gerekir. Yâni sende görülen tezâhürler senin imanlı ve inançlı bir mümin olduğunu gösterir. Bunu derken şeklen yapılan icraatlerden bahsetmiyorum. Ancak şeklen de gerekenler var elbette meselâ; tesettür, beş vakit namaz, zekat, sadaka vs. Bunlar atlanamaz kâidelerdir. Zira yaşanmayan, uğruna fedâkarlığa katlanılmayan hatta yoluna baş koyulmayan din sönüktür, donuktur.

Allah Azze ve Cell büyük bir ihtimamla yarattığı kullarından canları ve malları karşılığında cenneti hak etmemizi isterken kendi cemâlini de dilememizi yâni kendisine yaklaşmamızı istemektedir. Şâir’in dediği gibi; ‘Bu yol uzundur, menzili çoktur, derin sular var.’ Evet Ramazan’ın mübârek iklimini derince yaşasak Hak cemâline müştâk olmayı istesek O yüce Yaratıcı’ya yakınlaşsak O’nun rızâsına ve muhabbetine erişsek ne güzel bir kazanım olur bizim için. Ramazan aslında aşk boyutunda yaşansa bizi bu emele ulaştırabilir. Tabi o da nasip meselesi fakat hayâli dahi güzeldir…

Hep söyleriz bizler dünyâda hânelerimizi cennete çevirdiğimiz (!) için cenneti özleyemiyor cenneti konuşamıyoruz. Hep güzel yaşamaktan, sâhip olduklarımızdan bahsedip duruyoruz. Ancak önümüzde bir ‘ölüm’ gerçeği var. Hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz bâzen çevremizde bir ölüm hâdisesi duyduğumuz zaman ölümü hatırlıyor onu da kısa bir zaman sonra hemen unutuyoruz. Oysa bâkî olan hayâtı konuşmak bizi tedbir almaya götürür. İşte bu zemin en iyi Ramazan ayında karşımıza çıkıyor. Çalış ve kazan bâki olan bir hayâtı deniyor aslında…

Elbette insan bu dünyâda yaşantısıyla rahmet hâlini ve cennet huzûrunu yakalamalı ki, ahreti adına cenneti umabilsin. Hiç şüphesiz bütün insanların huzur ve mutluluğu, ebedi selâmet ve kurtuluşu için yüce bir âlemden gönderilen İslam dîni, insanların önüne onların yapabilecekleri imkanları koyuyor. Ramazan da bu bahşedilen imkanlardan birisi hatta en önemlisi çünkü O’nun içinde bin aydan hayırlı ‘Kadir Gecesi’ var. Değerlendirmeyen, Kadir’in kıymetini bilmeyenler pek tabiî ki acı verici hüzünlü sonlara râzı olmak durumundalar ne yazık ki.

Şu yeni başlayan Ramazan ayının müminlere sunduğu mânevî kazanımlarından istifâde etmeli, yaşantımızı tekrardan bir gözden geçirmeli, kayıplarımızı, hatâ ve kusurlarımızı mümkün mertebe giderme gayretinde olmalı. Zira ibâdet eksenli yaşanan Ramazan ayı bize bu hususta ayrı bir gayret yüklüyor. Yapılabilmesi diğer aylara göre daha kolay yâni. Nefsi oruçla terbiye ediyoruz, büyük şeytanlar da bağlı o sebeple hayra, iyiliğe, güzelliğe ulaşmaya daha yakınız. Bu yakınlık bizi Cenâb-ı Mevlâ’mıza yakınlığa neden götürmesin? Hangi engel var arada?

Bu mübârek kazançları bol ay, Hak adına yaptığımız yanlışları, mahrûmiyetleri, mahcûbiyetleri, ihmalleri, zaafları görme zamanlarıdır. Yanı sıra tevbelerle onları giderme demleridir. Unutmayalım kutlu Ramazan ayı yaşadığımız hayâtın hesâbını vermeye ve bundan sonra yaşayacağımız hayâtı doğru değerlendirmeye dönük âdeta insanlara gönderilen bir dâvetiye durumundadır. Hâsılı müminlerin kalplerini sorguladıkları, ruhlarını arındırdıkları, kendilerini yeniledikleri bir zaman dilimidir Ramazan.

Bu rahmet ayında yüreğimizin rahmetle yıkanmasını, gönlümüzün istiğfarlarla aklanmasını, Hakk’ı çokça zikrederek Allah Teâlâ’ya yakın olmanın hazzını rûhumuzun en ince noktalarına kadar hissetmenin huzûrunu yaşamalıyız. Bu kutlu ayda Rabb’imize kulluktan başka şeylerin boş bir meşgaleden ibâret olduğunu daha yakından müşâhade ederiz. Ay boyu alıştığımız Kur’an, oruç, namaz atmosferinin diğer aylarda da devam etmesini arzularız. Hatta böylesi ibâdetlerin aynı sıklıkla ifâ edilmesine dâir içten sözler veririz işte bütün bunlar bizim mânevî donanımız olur. 

Dünyevî ve uhrevî huzur ve kurtuluşumuz burada bahsedilen haller ile gerçekleşecektir. Bu yönüyle Ramazan ayı bizi ebedi mutluluğa taşıyan en sağlam yoldur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi