Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Poliatro

Poliatro

Fincancı katırları tepişir...

Sahne sahanında, yumurtalar kırılır...

Nakış nakış işlenen oya gibi, oylum oylum selvi boylum, fincanı taştan oyarlar...

Bilindiği üzere politika, poli kökünden  gelmektedir.

Bütün olarak çok yüzlülüğü ifade eder. Poligami, Polifoni kelimelerine Poliatro’yu da ben ekliyorum...

Peki nedir bu Poliatro; tiyatronun siyaset uyarlaması tabi ki.

Hani öyle terimsel,biçimsel bir anlamı yok düşündüğünüz gibi...

Oyuncuları muhtelif karakterlerden seçilir işte.

Bazıları dominant, bazıları resesif rezervelerle başkalaştırılmış tiplerdir.

Verirsin birinin eline uzunca tirajları, okur da okur, çoşturur da çoşturur da çoşştururr.

O sahnede öyle bir hale gelirsin ki gurban olayım sanaaa yiğidimm naraları atarken bulursun kendini.

Birilerini de öyle mısmıl hale getirirsin ki, hani adam size gelip danışacak gibi olur neredeyse repliğini.

Oysa o kişiyi öyle zannedersiniz.

Tuhaftır ki bir öncekini kahramanlaştırıp karakteri ile özümserken sahnelediği şeyleri, diğerini de pasifize edip pastörize edilmiş bir organizmaya dönüştürürsünüz gözünüzde.

Halbuki her ikisi de rolunu sergilemektedir.

Tabi bu arada sahnedeki oyunun şaaşasına kapılıp diğer unsurları gözardı etmişsinizdir.

İşte bunun sahne arkası vardır, yanı vardır, önü, ötesi berisi, ampulcusu...

Bunların hepsi emektardır.

Bu hepsinin ortak başarısıdır.

Ama sizin gözünüzde hep çok zayıf olan ve hep çok güçlü olan karakterler kalır.

Türk halkı olarak ta hep zayıftan yana oluruz.

Fakiri kollarız.

Mağduru pışpışlarız.

Televizyonlarda izletilen bana göre tanımsız izletilerde ölen adama cenaze töreni bile düzenleriz biz.

Hastanede ve bilumum resmi dairelerde gerginlik yükselşmişken şaha, biri sessizliğin sesi olur da herkes ardından homurdanmaz mı kardeşim?

Bunun gibi işte Helal Olsun Adamaaaaaaaa!

Biz Fanatiğiz abi!

Futbolize, Poltize bir mekanizmamız var bizim bunu unutmayalım...

Şimdi ne var sahnelerde?

Gerilen sinirlerden simetrik gergeflere atlayıp, kasnaklardan sahalara zıplayıp, bir de nikah yapıp, abdest alacağız, namazda sehve falan da düşmeyeceğiz dolayısı ile diyorlar.

Biri de araya girip diyecekmiş ki başımıza kar şeklinde dershane yağacak!!! 

Çok mu karışık bu oyun ne, anlamadım ki! yine kendi oyun arkadaşlarından biri bir başka tiyatro oyuncusu kisvesinde özgül ağırlığı anlatacakmış.

Küsüşeceklermiş azcık, sonra beraberce salıncak kuracaklarmış gözlerimizin bebekleri için.

En sonunda da biri şu fıkra ile taçlandıracakmış oyunu:

-Koş koş bey, benim çocukla senin çocuk bir olmuş, bizim çocuğu döviyorrr!

-Aman hanım bırak.

Çocuk bunlar ....

"Milletin yüzüne şamar indiren çocuklar...!" 

"Öyle bir tokat yersiniz ki, feleğiniz şaşar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ebubekir Mücevher Arşivi