Pazara mı? Mezara mı? (ezanlarımız)
‘Pazara kadar değil mezara kadar’ tabirini hepimiz biliriz. İçerdiği mana ile söylemlerimizde hoş dursa da, pazara kadar sürmeyecek sefalarımızla mezarda başlayacak gerçeğimizin artık yer değiştirmesi gerekiyor.
**
Saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar gelip geçiyor. Ramazan geldi geçti, bayram geldi geçti. Bir varmış bir yokmuş misali bir masal gibi ömürler geldi geçiyor. Davetli olduğumuz büyük güne adım adım, nefes nefese koşuyoruz.
**
Yazılarımda çoğunlukla yaptığım gibi temsilde hata olmasın diyerek mecazi bazı benzetmeler yapacağım ve zihinlerimizde farklı ufuklara bir bakış şekillendirmeye çalışacağım;
**
Davetli olduğumuz uzaktan yakına eş dost akrabalarımızın düğün merasimlerine yaptığımız hazırlıkları hatırlayalım. Kendimizin ya da çocuklarımızın okullarındaki yılsonu etkinliklerini, mezuniyet törenlerini heyecanımızı ve hazırlanışlarımızı şöyle tekrardan hayalimizde canlandıralım. Ödül aldığımız, misafir olduğumuz veya televizyon ekranlarından izlediğimiz şaşaalı ödül programlarını anımsayalım.
**
Bütün bunlar yaşanmış ya da yaşanacak, hayal ya da gerçek olsa da pazara kadar mı mezara kadar mı sürüp gidecek hepimiz biliyoruz.
Bir de bilmemiz hazırlanmamız gereken, tüm hayatımızın önümüze serileceği ve tam anlamıyla ödül ya da ceza olarak karşılığını bulacağı büyük bir güne protokolden davetiyemiz var.
Doğduğumuzda ismimiz konulurken kulağımıza okunan ezanlar bize o büyük gün için protokolden yer ayrıldığı anlamına gelmiyorsa vay halimize!
**
Lütfen kardeşlerim iyi düşünelim. Boşa geçen yıllarımıza takılıp kalmak yerine önümüze ve özümüze dönelim. Müslümanlığımız kimliğimizde yazan İslam ibaresinde kalmasın artık. Doğduğumuz günden bu güne günde beş kez tekrarlanan protokol davetiyelerimize yürekten teslimiyetle sahip çıkalım ne olur.
**
Evet, nereden başlayacağımızı bilemeyecek kadar çok kanayan yaramız var. Evet, hem içimizde (NEFİS) hem dışarıda (ŞEYTAN VE UŞAKLARI) düşmanlarımız var. Ancak unuttuğumuz ya da pratikte uygulamadığımız için bocaladığımız Kuran ve sünnet gibi ilacımız ve silahımız da var.
**
Ve hepsinden öte Kendisine gönülden yönelmemizi, kabul etmek için tövbelerimizi bekleyen Yüceler yücesi Mülkün ve Hükmün tek sahibi Rabbimiz Allah(C.C) var.
Protokolden büyük ödül için davetliyiz, bunu bugün ziyan edersek yarın telafi edemeyiz. Vesselam.