Şadan Sezgin

Şadan Sezgin

Özü çeken selfi

Özü çeken selfi

Selfi çekinmek için poz verirken insanlar; makine, video ayarında ise ortaya nasıl bir kayıt çıkar? Öncelikle bu manzarayı hayal edelim…İcatlar amacı dışında kullanılmaya başlandıkça; gösteriş, samimiyetsizlik, riya, sahtekârlık gibi kötü hasletlerin de altyapısını maddi bedeller ödeyerek hazır hale getiriverdik.

Ben diye başlayan cümleler kendini, ön plana çıkaran selfilere bıraktı. Sözlü narsisizm; teknoloji vasıtasıyla dijital ortama geçti. Kelimelerin sayısı azaldı, kalemlerin satışı düştü, kâğıtlar ise bomboş… Her şey dijital görüntü haline geldi. Sıfır ile bir arasına sıkıştı insanlar. Herkes basit kesir olmanın peşinde, basitleştirilen şu sığ dünyanın içinde.
Oysa biz kesirli sayıları ilk annelerimizden öğrenirdik… “Üçe kadar sayıyorum” deyip şöyle devam ederdi annelerimiz: “birrr, ikiii, iki çeyrekkk, iki buçukkk, iki yetmiş beşşş” ama üç denmezdi hiç. Annelerimizden öğreneceklerimizi sanal dünyadan öğrenince hem sıfır ile bir arasında kaldık hem de şefkat ve samimiyet yönünden eksik kaldık. Bir ile üç arasında çocukluğu geçen insanın; sıfır ile bir arasına gerileyen yetişkinliğini nasıl izah edebiliriz yoksa.
“İyi ki güneş gözlükleri icat edildi. Yoksa insanlar, hüzünlü olmayan ve devamlı bir menfaati kovalayan; gördüğünü zannettiği o kör organını nasıl gizleyebilecekti” dedi, her cenaze başında hazır bulunan meczup.
Teknolojinin ilerlemesi ve cep telefonlarına ön kamera konulması ile insanlar; iç dünyasını selfi ile ortaya koyuyorlar. Selfilerin bu boyuta gelmesi ise gerek psikologların gerekse de psikiyatr hekimlerin işlerini oldukça kolaylaştırıyor. İlaç tedavisi veya ruhsal tedavi sonucu gözlem altında tutulması gereken insanların; selfi marifeti ile kendi kendilerini gönüllü olarak gözlemlenebilir hale getirmesi sağlık personellerine büyük bir kolaylık sağlarken, tedavi sürecinde de teşhislerini kolaylaştırmak için detaylı imkânlar sunuyor. Ayrıca bu durum hastane gibi binalara ihtiyacı azalttığından kamu giderlerini azaltırken; sokakları, caddeleri, şehirleri de dev bir hastaneye dönüştürüyor.
İnsanların farkında olmadan; iç dünyasını dış dünyaya açıyor, selfiler. Cenaze başında, kabir başında, sekerat hastanın başında, sofranın başında, Kâbe’nin huzurunda, Mescidi Nebevinin önünde…
“Özçekim daha önce bulunsaydı yerçekiminin varlığı tespit edilemezdi herhalde” dedi, Gökhan ÖZCAN abimiz.
Kendimizi; olmak istediğimiz gibi ve diğer insanlar nezdinde istediğimiz algıyı oluşturmak için de kullanıyoruz selfiyi. Günahlarımızı şahitlendiriyoruz, veballerimizi artırıyoruz. Sağ elin yaptığını sol el yine görmüyor olabilir ama tüm dünya görüyor.
Yapmacık hareketler içinde samimi duygular kendilerini dışlanmış hissediyor. İyi niyetler selfi çekilmediği sürece gereksiz hareket olarak algılanıyor. Güzellikleri yaşayarak çoğaltmak yerine jpeg formatına dönüştürerek sahte mutluluklar üretiyoruz. Byte’lardan oluşan çöplükler ile ruhumuzu kirletiyoruz. Öleceğimizi biliyoruz ama ölmemeye çalışıyoruz. Unutuyoruz lakin hatırlamaya da hiç niyetimiz yok. Göründüğümüz gibi olmazken, olmadığımız gibi görünmeye çalışıyoruz. Ne ânı yaşayabiliyoruz, ne de o anda telefonumuza aldığımız kayıtları daha sonra izleyebiliyoruz. Kendimizi kandırmayalım diyoruz ama ilk kandırdığımız kişi yine kendimiz oluyoruz. Ne kendimiz olabiliyoruz, ne de samimi kalabiliyoruz.
Şunu da unutmayalım: “Kar yağarken şemsiye kullanmak; samimi bir hareket değildir”.
Bir de şöyle düşünün: “Selfi yerine sefil yazıldığında klavyedeki tuşlar ne hisseder?”

“Sözlerimiz, amellerimizden sayılmıyor mu?” dedi, İbrahim TENEKECİ abimiz. Bu soru görünümlü derin söz üzerine; biz de şöyle sorabilir miyiz? “Selfilerimiz de, amellerimizden sayılmıyor mu?”

“Âlemlerin Rabbi olan Allah; sanal âlemin de Rabbidir” dedi, Berat DEMİRCİ.

Son sözümüz ise Hak Söz olsun!

"Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir" dedi, Âlemlerin Rabbi, İsrâ Suresinde.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadan Sezgin Arşivi
SON YAZILAR