Mehmet Ali Uz

Mehmet Ali Uz

Ortalık Toz Duman Vebalden ne Haber?

Ortalık Toz Duman Vebalden ne Haber?

Ortalık toz duman. Bir kavga aldı başını gidiyor. Ortalık ne zaman durulur, bilemiyoruz. Vatandaşın da kafası karışık.

Bir vatandaş, kavgaya müdahil malum gazeteyi arayıp, bir yetkili ile görüşmek istediğini söylüyor. Vatandaş bağladıkları görevliye, yetkili olup olmadığını sorduktan sonra şunları söylüyor:

“Ben şu kadar yıldan beri gazetenizin okuyucusuyum. On yılı aşkın bir zamandan beri iktidarı tutuyor, her işini övüyor en küçük bir tenkidiniz olmuyordu. Şu son üç ay içinde ne değişti de iktidara bu kadar düşman oldunuz ve büyük bir kavga başlattınız. Bizi o zaman mı aldatıyordunuz, yoksa şimdi mi? Bana bunun bir açıklamasını yapın” Yetkili muknibir açıklamada bulunamıyor. Bunun üzerine adam, “Lütfen bugünden itibaren benim aboneliğimi hemen iptal edin” diyor. Bu olayı, insanların kafasının ne kadar karışık olduğuna bir örnek olarak verdim. Hiç aklınıza gelmeyen şeyler vatandaşın aklını karıştırıyor.

Ben olaya başka bir yönüyle yaklaşmak istiyorum. Rahmetli Sadık Ahmet dostumdu. Şuurlu ve düzgün bir insandı. Osmanlı kültürüne sahipti. Birkaç defa Konya’ya davet etmiştim. Bir seferinde sohbet sırasında “Yunanistan Türklüğü olarak Türkiye’den ne bekliyorsunuz?” diye sorduğumda şu müthiş cevabı vermişti:

“Biz Yunanistan ve Balkan Türkleri olarak Türkiye’den bir şey beklemiyoruz. Vatandaşlarımız, Türkiye’deki ırkdaşlarımızdan ekonomik bakımdan bir çoğundan çok daha iyi durumda. Biz sadece Türkiye’nin güçlü olmasını istiyoruz. Türkiye güçlü olduğu zaman, üstümüzdeki baskılar kalkıyor ve biz rahat ediyoruz. Türkiye içişlerinde biri biriyle boğuştuğu, güç kaybettiği zaman da, tahammül edilmez baskılarla karşı karşıya kalıyoruz”

Bugünlerde Bosnalı Müslümanlar da sıkıntılı günler yaşıyor. Şimdi Boşnaklar da, “Eğer Türkiye bugünkü gücünü kaybederse bizi buralarda yaşatmazlar” diyormuş. Onların bu sözü hem yüreğimi sızlattı hem de Sadık Ahmet merhumun yıllar önceki sözünü hatırlattı.

Gerçekten Türkiye güçlü olmak mecburiyetinde. Ortadoğu, Balkanlar hatta bütün bir Türk ve İslâm âlemi güçlü bir Türkiye’ye muhtaç. Kimden gelirse gelsin bu güce zarar verecek her yolsuzluk, her hareket, her adım ve her söz ihanetle eş değerde; bu aynı zamanda da büyük bir vebaldir. Bir gün bunun hesabı sorulur. Darbe yapanları düşünün, cezasız kaldılar mı? Kimse bu hesabın ahirete kalacağını da sanmasın. Kavgayı büyük bir sükûnetle takip eden sessiz yığınlar bir gün mutlaka suçluyu bulup çıkarır ve hesabını sorar. Bu ister parti taassubuyla hareket eden siyasiler olsun, isterse cemaat taassubuyla hareket edenler olsun fark etmez. Bütün siyasileri kastediyorum; bakıyorum da herkes devam etmekte olan kavgayı kendi menfaatine geldiği şekilde ele alıyor.

İnsanları ne tuttuğu partisi ve ne de mensup olduğu cemaati kurtarır. İnsanları sadece takvası, hakkın ve doğruların yanında olması kurtarır.

Korkunç şeyler söyleniyor ve yazılıyor. Daha üzücüsü de ortalık daha da karışacak söylemleridir. Kimse kafasını kuma gömmekle mesuliyet ve vebalden kurtulamaz. İnsanın her söylenileni ve yazılanı bir tenkit süzgecinden geçirdikten sonra, kabullenmesi veya reddetmesi gerekir. Aksi halde mesuliyetten kurtulamaz.

Bir fitne ateşi yanmaya görsün, dalga dalga ülkeye yayılır, söndürmek mümkün olmaz. Ve sonunda masum insanlar da zarar görmeye başlar. Bundan da öte ülkenin enerjisi boş yere tüketilmiş olur. Daha şimdiden dünyanın pek çok yerinde Müslümanlara zulmedilmeye başlandı; bunları da görelim.

Bu konuda çok şey söylemek ve yazmak isterdim. Ama kimseyi kırmak ve incitmek istemediğim için bu kadarla yetinmek ve her ne şekilde olursa olsun devlete ve millete zarar vermenin büyük bir vebal, vebalden öte hıyanet olduğunu hatırlatmak istedim. Bugünlerde birileri kavgayı kızıştırmaya çalışıyor. Bu hem ayıp, hem de günah diyoruz. Vatandaş da bunları ibretle takip ediyor. İlk sözünü yakında söyleyecek.

Bütün mesele, mensubiyet taassubundan kurtularak,büyük bir mesuliyet şuuru içerisinde, sabır ve teenni ile hareket edebilmekte ve bir de kavganın kimseye yarar sağlamlayacağının bilinmesindedir.

Sürç-i lisan etmişsek af ola…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Uz Arşivi