Organlarınızı bağışlayın

Organlarınızı bağışlayın

Organ bağışının önemine dikkat çeken uzmanlar, son dönemde bağış sayısının artmasına rağmen henüz organ bağışında istenilen noktaya ulaşılamadığını belirtiyor

Tıbbın hızla geliştiği günümüzde pek çok hastalığın tanımlandığını, yeni tedavi yöntemleri geliştirildiğini, organ naklinin de bu tedavi yöntemlerinden birisi olduğunu söyleyen İl Sağlık Müdürü Hasan Küçükkendirci, "Görev yapamayacak kadar hasta ve hatta vücuda zarar veren organın sağlamı ile değiştirilmesi işlemine organ nakli denmektedir. İleri kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda sağlıklı bir yaşam ancak organ nakli ile mümkün olmaktadır. Bu hastalıklar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli sağlık sorunlarının başında yer almaktadır. Şu an itibariyle ülkemizde yaklaşık olarak 65 bin hastamız organ yetmezliği ile mücadele etmekte ve bu hastalarımızın 18 bin kadarı organ nakli bekleme listesinde yer almaktadır. Organ bekleyen hastalarımızla ilgili güncel rakamlar verememekteyiz. Bunun sebebi ise çok acıdır ki hastalarımızın bir kısmının kısa sürede vefat etmesi ve yeni organ yetmezliği hastalarının bu listeye eklenmesidir. Yılda yaklaşık olarak 6 bin- 6 bin 500 hastamızı nakil beklerken kaybetmekteyiz" diye konuştu.

Ulusal Koordinasyon Sistemi oluşturularak organ bekleyen hastalar için en güvenilir listeler düzenlendiğini söyleyen Küçükkendirci, "Ayrıca organ nakli merkezlerinin ve donör temin edilen hastanelerinin sayısı arttırılarak nakil sayılarında yükseliş gerçekleşmiştir. Bu çalışmalar sayesinde 2010 yılında bin 36 beyin ölümü tespit edilmiş hastalardan 272’sinin ailesi tarafından organları bağışlanarak 748 hastamız hayata yeniden tutunmuştur. Yine 2011 yılın da bin 319 beyin ölümü tespit edilerek 343 hastadan bağış yapılmış 916 hastamızın hayatı kurtulmuştur" dedi.

YILDA 7 BİN NAKİL YAPILMALI

Konya’da gerçekleşen bağış oranlarına bakıldığında ise 2010 yılı ve 2011 yılında Konya genelindeki hastanelerde toplam 60 beyin ölümü tespiti yapıldığını, 17 ailenin bağışı ile yaklaşık 68 vatandaşın sağlıklı bir yaşama adım attığını söyleyen Hasan Küçükkendirci, "İlimizde 2010 yılında 241, 2011 yılında 398 kişi organ ve doku bağış kartı almıştır. Sizlerin de bildiği gibi organ bağışlarında en çok dikkat ettiğimiz nokta ailelerin onayıdır. Ailelerin onayı olmadığı sürece beyin ölümü gerçekleşen hastalarımızdan nakil yapmamız mümkün olmamaktadır. Bu nedenle organ bağışı ve organ nakli konusunda bilinirliğin ve duyarlılığın arttırılması amacıyla müdürlüğümüz tarafından her yıl organ bağışı haftasında çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Organ bağışı konusunda bilgilendirme ve dikkat çekmek amacıyla büyük alışveriş merkezlerinde stant açılması, afiş, broşür ve benzeri tanıtım araçlarının kullanılması ve siz değerli basın mensubu arkadaşlarımızın desteği ile bu konuda ki hassasiyetimizi üst seviyeye çıkarmayı planlamaktayız. Ülkemizde Avrupa standartlarının üzerinde nakil cerrahisi yapılmaktayken; nüfusumuz dikkate alındığında kadavradan yılda 7 bin nakil yapılması gerekmektedir. Bu hedefi yakalamak, biz sağlık çalışanlarıyla, vatandaşlarımızın; her yıl organ beklerken hayatını kaybeden 6 bini aşkın hastamıza karşı borcumuzdur" ifadelerini kullandı.

ORGAN BAĞIŞINA DUYARLI OLMALIYIZ

Konya Tabip Odası Başkanı ve Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Cerrahi Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Aksoy da, son dönemde organ bağışı için halkın duyarlılığının arttığını fakat yine de organ bağışında istenilen noktada olunmadığını söyledi. Türkiye'de en çok böbrek nakli yapıldığını, daha sonra da karaciğer naklinin geldiğini söyleyen Faruk Aksoy, "Organ nakilleri içinde böbrek nakli ilk sırada geliyor. Tıptaki ilerlemeyle birlikte farklı organların da nakli yapılıyor. Örneğin kısa bir süre önce Antalya'da yüz nakli gerçekleştirilmişti. Az sayıda olmakla birlikte akciğer ve pankreas nakli de yapılıyor" dedi. Türkiye'de organ bekleyen insanlara bakıldığında nakillerin yetersiz olduğunu dile getiren Prof. Dr. Faruk Aksoy, "Türkiye'de böbrek rahatsızlığı olan ve bu nedenle diyalize bağlı olarak yaşayan çok sayıda insanımız var. Bakıldığında organ bağışı içerisinde böbrek ilk sırada yer alıyor. Ne kadar çok böbrek nakli yapılsa da sayı yeterli gelmiyor. Çünkü Türkiye genelinde böbrek hastası sayısı oldukça fazla" diye konuştu.

Toplumun organ bağışı konusunda istenilen noktaya ulaşılamadığını ifade eden Aksoy, "Toplum organ bağışı konusunda yeterince bilgi sahibi değil. Organ bağışının önünde dini bir engel yok. Beyin ölümü gerçekleşmiş olan insanlardan ailesinin izni alınarak organ bağışı yapılabilir. Organ bağışının ne kadar önemli olduğunu anlatmak hiç de kolay olmuyor. Bu noktada toplumu bilgilendirmekle görevli olan medya organlarının da daha çok çalışma yapması gerekiyor. Aslında ateş düştüğü yeri yakıyor. Hasta olan insanın yakınları organ bağışı konusunda daha duyarlı oluyor. Yakınlarından birisi hasta olup organ bekleyenler organ bağışına daha sıcak bakıyor. Vatandaşımızın organ bağışı konusunda daha hassas davranması lazım" ifadelerini kullandı. Organ bağışında organını bağışlayan kişinin yaşının çok önemli olmadığını söyleyen Aksoy, "Akciğer haricindeki bütün organlar yaş farkı dikkate alınmaksızın nakledilebiliyor. Ama genel olarak belli bir yaşın üstünde olan insanların organlarının da genç bir insanın organına göre daha çok yıpranmış oluyor" dedi.

YÜZ NAKLİ DİNEN CAİZ

Organ bağışının dini boyutuyla ilgili bilgi veren İl Müftüsü Şükrü Özbuğday ise, yüz nakli de dahil olmak üzere organ naklinin dinen caiz olduğunu ifade etti. İslam dininin sağlığa büyük önem verdiğini dile getiren Şükrü Özbuğday, "Kur’an-ı Kerim’de  ve Peygamber (s.a.) Efendimizin hadis-i şeriflerinde, hayat ve sağlığın, Cenab-ı Hakk’ın insana en büyük emanet ve nimeti olduğu beyan edilerek, bunların korunması emredilmiştir. İçki uyuşturucu madde alışkanlığı fuhuş gibi, insan sağlığını bozan fiil ve davranışlar yasaklanmış; hastalanan kimselerin, gerektiği şekilde tedavi olmaları tavsiye edilmiştir" dedi. Tıp ilminin gelişmesiyle birlikte çaresi bilinmeyen hastalıkların da tedavisinin yapıldığını söyleyen Şükrü Özbuğday, "Başka kimselerden, özellikle ölülerden alınan organ ve dokuların, hastalara nakli de, günümüzün en önemli, hatta zorunlu tedavi yolları arasına girmiş bulunmaktadır. Bu işlemin, yani hastayı tedavi amacıyla, sağ veya ölü insan bedeninden organ ve doku almanın ve alınan bu parçaların hasta kişilere nakletmenin İslâm dini açıdan bir sakıncası bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, tedavisi için organ ve doku nakline  ihtiyaç görülen hastalara nakledilen organ ve doku, genellikle ölen kişilerden alınmaktadır. Oysa İslami hükümlere göre insan, sağ iken de, öldükten sonra da mükerrem ve saygıdeğer bir varlıktır. Yarattıkları içinde Allah onu şerefli ve mümtaz kılmıştır. Tedavi maksadıyla ölmüş bir kişinin cesedinden herhangi bir organın veya dokunun alınması, bu  kişiye düşmanlık, ondan öç alma, yakınlarına acı çektirme veya ona hakaret amacı taşımamaktadır. Aksine, alınan bu organ veya doku, yaşayan bir vücuda nakledilmek suretiyle değerlenmekte vericiye karşı saygı ve minnet duyulmasına vesile  olmaktadır" diye konuştu.

RASİM ATALAY

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.