Kerem İşkan

Kerem İşkan

Onlar cihad eden iki mücahitti!

Onlar cihad eden iki mücahitti!

En çok onlar çekti bu şehirden...

***

Ümmetin derdi en çok onları gerdi...

***

Sıcacık evlerinde, evlad-ı iyal ile birlikte oturmaktansa, Anadolu'nun tozlu yollarında, fakir fukara nefeslere, düzenin adil olmasının neden gerektiğini anlatmaya çabaladılar...

***

Gençtiler... Yakışıklıydılar... Şöhret ve ün peşlerinden yetişemiyordu...

***

İkisi de kürsü hakimiydi...

***

Biri camisinde yüzlerce insanı CİHAD aşkıyla kıyama çağırıyor, diğeri meydanlarda kürsüden Hayra motor, şerre fren ol aziz Müslüman” diye haykırıyordu...

***

Dünya kurulduğundan beri CİHAD'a kalkan her mücahidin başına gelenler, onlarında başına geldi...

***

Öyle ya haklarında ayet vardı...

***

İnsanlar, «İmân ettik» demeleriyle salıverileceklerini ve kendilerinin imtihan edilmeyeceklerini mi sanıverdiler?” (Ankebut-2)

***

Öyle de oldu... İmtihanların en çetininden, ateşin en harlısında nefislerini demlediler...

***

Sürgünler... Kovuşturmalar... Tutuklamalar... İtibarsızlaştırmalar...

***

İhanetler ve Medrese-i Yusufiye de zindan kardeşliği yaptılar...

***

Suçları; “İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istemek

***

Askerî mahkemece yargılanarak cezaevlerine atıldılar...

***

Herkes, koğuşlarında salınıverecekleri günün hayallerini rüyalarında ararken, onlar aynı soğuk koğuşlarda gece namazlarıyla, teheccütlerle, dışarda bekleyen milyonlarca ruha zindandan ışık oldular...

***

Onlar yattıkça, zindanlardan sızan ilahi nur ışıkları, ümmetin ruhunda yeniden-yeniden söndürülmeye çalışılan CİHAD ateşini yaktı...

***

Çok badireler atlattılar... Onlarınki seccade kardeşliğiydi... Huzuru İlahi'de beş vakit muhabbetle beslenen bir kardeşlik...

***

Onca badirenin sonunda bitmedi imtihanları... İmtihandan bir an bir lahza bırakılıvermediler...

***

28 Şubat geldi çattı...

***

Biri; “Benim yüzümden ümmet zarar görmesin, İslam hizmet kervanı aksamasın diye canlı canlı gömdü kendisini mezara... Uzlete çekildi...”

***

Duasıyla SAVUNAN ADAM diye anılan kardeşine ışık oldu...

***

Diğeri dimdik ayakta ÜMMETİN DAVASINI savundu... Müstekbirler ikisinin de boynunda görmek istedikleri yağlı urganı bir türlü denk getiremiyorlardı...

***

Atılan her urgan bir gönül bağı gibi, bu iki adamla ümmetin arasındaki muhabbeti ve bağlılığı her seferinde “kördüğüm” yapıyordu...

***

Konya için, alem için çalışan bu iki değerli hoca yaşadıkları gibi öldüler...

***

Beraber eskiden yürüdükleri gibi ard-arda HAKK'a yürüdüler... Gözbebekleri Hz. Mevlana'nın cenazesine kıyaslanacak bir şerefle...

***

Konya'yı acı peş-peşe vurdu...

***

Önce SAVUNAN ADAM gitti... Ardından KÜRSİNİN SULTANI yürüdü...

***

İki yıl oldu...

***

Peşlerinde, ümmettin gönlünde açtıkları hüzün yaraları hala kabuk bağlamadı...

***

Cemaatleri ve dava arkadaşları onların isminin geçtiği meclislerde hala gözyaşı akıtmaktalar...

***

Merhum Necmettin Erbakan ve Merhum Tahir Büyükkörükçü Hocalarımızı vefatlarının ikinci sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz...

***

Bu şehir sizden razı oldu, sizde bu şehirden YEVM-İL KIYAMET'te razı olun inşallah... Kabriniz nur mekanınız ADN cennetleri olsun...

***

Amin diyin Müslümanlar...


2-1.20130228095816.jpg

DOST, DOSTUNUN PEŞİ SIRA YÜRÜR

Merhum Necmeddin Erbakan Hoca ve Merhum Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'nin cezaevi günlerinden...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi