Hani ilaç gibi derler ya, öyle oldu Karabük karşısında, son dakikada gelen golle kazanılan 3 puan.

Sıkıntılı bir dönemde alınan galibiyet moral ve güven kazandırdı.

Ligde geride kalan 7 hafta da futbol olarak beklenileni veremeyen ve 6 puanda kalan Kartallar, ligin en hazır ve güçlü bir kadroya sahip, ekonomik yönden rahat ekibi Karabük karşısında oyun olarak çok iyi olmasalar da üst düzey mücadele ile gelen 3 puanla sevinen taraf oldu.

Futbol olarak iyi değil dedik, Torku Konyaspor için.

Öyle ki, yeşil-beyazlılar maçta ilk kombine atağı 26. dakikada geliştirdi, ilk net gol pozisyonunu da 36. dakikada Torje ve Hasan işbirliği sonucu yakaladı.

İlk 45 dakikada, çok net olmasa da iki üç pozisyon bulan Karabükspor biraz daha etkiliydi denebilir.

İkinci yarıda ise, oyunu rakip yarı alana yıkmaya çalışan ve daha iyi mücadele etmesine karşın,  orta alanda yine boş alan bırakan ve yan paslarla çok top kaybeden Torku Konyaspor, ikinci 45 dakikada etkili olamayan, gol silahları Akpala ve Kumbala’yı iyi kullanamayan Karabük önünde galibiyeti hak etti mi? seyircinin taktirine bırakıyorum. Ama, alınan galibiyet 3 puandan da öteydi. Dahası, takıma moral ve güven geldi.

Karabük karşısında kim iyi oynadı, kimler kötüydü eleştirisi üzerinde durmak istemiyorum. Görünen köy klavuz istemez. Orta saha iyi olursa takım da iyi olur. Hleb oynarsa, Konyaspor pozisyonlar üretir. Kısaca bunları söylemek lazım.

Sakatlıklar nedeniyle oyuncu sıkıntısı çeken ve Pazartesi günü forvet sıkıntısı yaşayan  Torku Konyaspor’un, bu maçta gol atması ya duran toplardan gelecek pozisyonlara, yada bireysel becerilere bağlıydı. Hatta, maçın ikinci yarısında beklentimiz, Ömer Ali’nin içe kat ederek gol yollarında topla buluşmasının golü getirmesiydi.

Genç futbolcu, Altay ile hafta içerisinde yapılan Türkiye kupasında olduğu gibi bu beklentimizi boşa çıkartmadı. İki net pozisyonu, topa vurmakta geç kaldığı için  değerlendiremeyen Ömer Ali son dakikada da olsa attığı golle takıma altın değerinde 3 puan kazandırdı.

Kısacası, bu koşullarda yapılacak fazla bir şey yok. Eldeki kadro ile ilk yarı sonuna kadar en iyi şekilde mücadele ederek devreyi en iyi yerde bitirmek ve takımı ilk 10 arasında tutabilmek, Torku Konyaspor’u ikinci yarı için rahatlatacak.

Alternatifli ! kadro ile kalan 9 maçta yapılacak olan bu.

Beklentimiz, yeni teknik direktör Aykut Kocaman ile ilk lig maçında alınan galibiyet ve yakalanan hava en iyi şekilde değerlendirilmesinden yanadır.  

Hakem yönetimine gelince:

Halis Özkahya, üst klasman hakemleri arasında en kötü olanıdır. Bunu, Torku Konyaspor-Karabükspor maçında ki yönetimiyle bir kez daha gösterdi.

Maçın 30. dakikasında Djalma’nın rakip oyuncu tarafından çekilerek indirilmesine ve sakatlanması karşısında sarı karta başvurmayan Özkahya, daha sonra Torku Konyasporlu futbolcuların yaptıkları aynı hareketleri sarı kartla cezalandırdı. Hatta, Selim’in topa müdahalesinde ikinci kez sarı kartını göstererek Trabzon maçı öncesi bu futbolcuyu kırmızı kartla saf dışı etti. 

Bu tür hakemleri kimler koruyor, arkalarında kimler var bilemiyorum. Ama, Halis Özkahya gibi geride kalan maçlarda çok net hatalar yapan hakemlerin ısrarla maçlara verilmesini anlamak çok zor. Bunda elbette ki, gözlemcilerinde hataları çok. Hakemlerin hatalarına göz yumarak geçer not veren gözlemciler sayesinde zarar gören Türk futbolu oluyor.

Diyeceksiniz ki, Halis Özkahya kötüydü de Türk hakemliğinin üst sıralarında gösterilen Bülent Yıldırım, derbi maçta çok mu iyi maç yönetti, veya Eskişehirspor-Balıkasirspor maçının hakemi M. İlker Coşkun çok mu iyiydi? Evet haklısınız. Dedik ya, balık baştan kokuyor.

MHK’nin artık Türk futboluna zarar vermemek, takımları cezalandırmamak adına Türk hakemliğine yeni bir yön vermesinin zamanı çoktan geldi.

Eyyancılık, korumacılık bırakılmalı. Korumacı gözlemciler temizlenmeli ve kalanlarda iyi eğitilmeli. Genç hakemlere güvenilerek şans tanınmalı. Artık, yeni bir rüzgar yakalanmalı. Yoksa Türk futbolu olduğu yerde kalır. Avrupa ve Dünya şampiyonalarına katılma istekleri de boşa çıkar.