Hâlid Şen

Hâlid Şen

Nereye oy vereceğiz?

Nereye oy vereceğiz?

Hemen hemen her yıl seçime gidiyorsanız, bir de bu seçimlerin gerilimli ortamında bulunan saldırgan yapılar arasında gazetecilik yapmaya çalışıyorsanız, “Bir an evvel seçim bitsin de kurtulalım” dersiniz…

Gazeteci olmaya gerek yok, herkes bıktı artık, kutuplaşmadan, pis siyasetten.

Pek çok tanıdık, “Nereye oy vereceğiz?” diye takılıyor. Ben sana nereye vereceğini söyleyemem ama, kendimce oy verirken nelere dikkat edebileceğimizi söyleyebilirim.

Bir kere, okuyup araştırmazsanız size verilen doğru veya yanlış bilgiye körü körüne inanmak durumunda kalırsınız. “Eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'” ayetini unutmayalım. Bu yazıda yazılanlar da doğru mu diye araştırın. Cımbızla çekilmiş başlıkları okuyup geçmek yerine, detay okuyun, dinleyin.

Öncelikle koltukları bırakmak istemeyenlerin aşağıdaki konuları düşünmenizi istemediğini bilin. Onlar halkın dertlerini dert edinmek yerine, şahıslara laf, çamur atar, karşı görüşündekileri hain, hatta terör destekçisi ilan ederler...

Şimdi gelin 5 başlıkta nereden nereye gelmişiz, bunlara bakalım. Biz idarecilerimizi bunlara bakarak seçeriz… Sağlık, ahlak ve maneviyat, eğitim, ekonomi, dış politika…

SAĞLIK SEKTÖRÜ BÜYÜDÜ

Sağlık, akıl olmadan yaşamın bir anlamı olmaz. Çok güzel, otel konforunda hastanelerimiz oldu. Yine hastanelerde sıra var, hastalıklar arttı. Kanser, şeker hastalığının ne kadar yaygınlaştığını çevrenizde görüyorsunuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerini anlatırken, ‘Bu hastanelerin müşterisi inşallah çok daha artacak' anlayışı kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Bu mantık yüzünden hastalıklar artıyor. Genel Sağlık Sigortası müjde gibi sunulsa da zaten olan şeyi alladılar pulladılar, bir de cebimizdeki parayı aldılar. Devlet hastanelerinden ücretsiz yararlanırken bir anda eczaneler vasıtası ile para toplanmaya başlandı. Koruyucu sağlık hizmetleri yapılmıyor, hastalıklar son derece arttı.

EĞİTİM ELLERİNDE PATLADI

Bu konuda çok bir şey yazmaya gerek yok sanırım. Her sene değişen sınav sistemi. Yerine oturtulamayan eğitim sistemi ve 16 yılsonunda elde var negatif! Muhafazakar çevreye şirin görünmek için 4+4+4 getirildi. İmam hatip ortaokullarımıza tekrar kavuştuk. Her ile üniversite açtık, olanların da sayısını artırdık ama nitelik artmadı. Mezunlar atama bekliyor. Mezun olup iş bulabilenler de işinden memnun değil. Mesleki yönlendirme diye bir şey yok. Puanı nereye tutturabilirsen... Genç, askere gidip geliyor, ama elinde bir mesleği yok. Zaten eleman bulamayan esnaf, sanayici daha çok eleman sıkıntısı yaşamaya başladı. Okullardaki gayri ahlaki ve gayriciddi durumlar, sosyal medyada video olarak paylaşılıyor. Öğretmenlerin eli kolu bağlı, Allah sabır versin.

EKONOMİ BOZUK AMA ‘AH BU DIŞ GÜÇLER’!

Maalesef ülke borç batağı içine sokulmuştur. Burada rakamları tekrar yazmak istemiyorum. Yazılsa da paranın büyüklüğü noktasında hayallerimiz zorlanıyor. Şöyle söyleyeyim, bu borcumuzun 17 günlük faizini sattığımız tüm şeker fabrikalarının parası anca karşılıyor. Hükümet geçtiğimiz yıllarda toplumdan gelen tepkilere daha fazla dayanamayarak asgari ücreti önce 1400, ardından da 1600 liraya çıkardı. Artış güzel görünüyor ama vatandaşın alım gücü azaldı, eski maaşını arar hale getirildi. Dolar, Euro uçtu. Benzin mazot fiyatları malumunuz. Biraz önce bahsettiğim borçlar neden oluştu? Yollar, köprüler, hızlı trenler yaptık. Ne güzel. Bu yatırımları paramız olmadığı için borçla, yüksek fiyata ve yanlış anlaşmalar ile yaptık. Üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisini seçti hükümetimiz. Üreterek kazandığımız para ile, kendi öz kaynağımız ile yapabilirdik bu yatırımları. Artan fiyatlar çiftçiyi zor duruma soktu, çoğu üretimi bıraktı. Buğday, pek çok baklagil, hatta saman ithal ettik. Helal mi haram mı olduğu belli olmayan etleri hiç duymadığımız ülkelerden ithal etmeye başladık. Patates, soğan ithalatı yapacak kadar rezil bir hale geldik. Şimdi çıkmış, patates fiyatlarındaki artışı ‘Dış güçlere’ bağlıyorlar. Hadi oradan! Dış güçler her zaman vardı. Eğer dış güçler yaptı ise ve siz hükümet olarak bunu engelleyemiyorsanız, zaten o koltukları boşaltmanızın vakti gelmiştir. Yapacağız, edeceğiz, imza attık söylemleri hep yapılıyor ama sonuç olarak, yerli otomobilimiz hala yok, uçağımız yok, CNC makinalarının tamamına yakını ithal. İHA’larımız yerli bir şekilde üretiliyor ve kullanılıyor tebrik ediyoruz.

DIŞ POLİTİKA ABD EKSENLİ

Mevcut hükümetin 24 Haziran Seçimleri seçim beyannamesinde, ABD ile müttefikliğin süreceği açık bir şekilde beyan ediliyor. 16 yıldır hükümetin en yakın dostu, birkaç kez yaşanan ufak gerilime rağmen hep ABD olmuştur. İslam Birliği kuralım diye önerenlere “Dini kökenli” bir birlikteliğin olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hristiyan kulübü AB yolundan ayrılmadı, bundan sonra da ayrılmayacak gözüküyor. Müslüman ülkelere gidildiğinde Erdoğan’a yapılan sevgi gösterileri Müslümanların beklediği birliği gösteriyor ama bu yönde bir adım atılmadı. İsrail planlarını adım adım uygularken, Müslümanlar bir araya gelip kutsal şehir Kudüs’ü ikiye böldü ve “Doğu Kudüs” bizimdir denildi. ABD Kudüs’e elçiliğini açtı bile. Suriye’de savaş öncesi çözüme ulaşılabilecek iken, ABD’nin oyununa geldik ve şu an Müslümanlar yurtlarını terk etti, öldürülmeye devam ediyor. Muhacirlere ensarlık yapmak güzel ama, buna biz sebep olduk. “Dış güçler” diye hamasi konuşmalarını sürdürürken onlar planlarını uygulamaya devam ediyor. Üstelik bu planlara biz de destek oluyoruz. Örnek, Irak’a üslerimizin açılması, Libya operasyonuna destek...

AHLAK VE MANEVİYAT

Zalimlerin engellediği başörtüsü okullarda serbest hale getirildi. Fakat... Daha dün, Cuma namazında Hoca efendi içini döktü; “Kızlı erkekli çocuklarımız cami arkasına geliyor... Çocuklarınıza sahip çıkın” diye. Pek çok üzücü, utanç verici hadiseyi üç nokta ile anlatmak zorunda kalıyoruz. Okullarımızı imam hatip okullarına çevirdik ama gençliğimizin gidişatı endişe veriyor. Başörtülü kızlarımızın başı örtülü ama tesettür kavramının yanından geçemiyorlar. İmam efendinin bahsettiği erkek arkadaşı ile kuytu köşelerde buluşmakta bir beis görmüyor. Hükümet AB istedi diye zinayı serbest bıraktı. Cumhurbaşkanımız da geçtiğimiz aylarda “Bu konuda hata yaptık” dedi. Hatalar ile neslimize darbe vuruluyor. LGBT’lilere dernek kurma izni yine başımızdaki hükümet tarafından verildi. Tarih dizilerimiz güzel, gençlerimiz tarihine ilgi duysun okusun ama hamaset ile işler yürümüyor. Gençler gelecekten ne bekliyor buna bakmak lazım? Boşanma haberleri artık normal hale geldi. Yine AB uyum yasaları diye, kadın, erkek eşit diye aile yapımızla oynadılar, meyvelerini de görüyoruz. Her hafta gazetemizi arayarak, “Biz boşandık, evlilik haberini siler misiniz?” diye gelen taleplere üzülmez misiniz?

**

Buradaki tespitlerimde belki eksik kalmış noktalar olabilir ama bence değerlendirmede yeterli gelecektir diye düşünüyorum. Partiler, seçim kampanyalarını halkı ‘nasıl etkileriz’ diye oturur plan yapar. Burada denek sizsiniz. Artık koltuk hesabı için helal mi haram mı diye bir ölçü de göz ardı edilir oldu. Kazanmak uğruna her yolu mübah gören anlayışlar, önünüze pek çok yalan bilgi, iftira sunacaktır. Siz asıl meselelerinize, cebinize, istikbalinize bakın, karar verin.

Gerekirse değiştirin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Hâlid Şen Arşivi