Neden “BEN” değil…?
İşten güçten yorgun-argın düşmüş bir vezir, padişahın hayatına bir bakar ki, zevk-ü sefa içinde…İçten içe padişahı kıskanmaya başlar…
***
Padişahın çok neşeli olduğu bir gün, yanına sokularak, bir taraftan da nazlanarak, padişaha bir maruzatı oluğunu söyler…
***
Padişah başıyla konuş işareti verdikten sonra vezir başlar anlatmaya…
***
“Hünkarım, bildiğiniz üzere sürekli yanınızdayım ve her konuda size yardımda bulunmaktayım…
***
Akıllıca düşünmek ve sorunlara çözüm bulma konusunda da sizden aşağı kalır yanım yok!
***
Lakin siz Padişahsınız ben ise vezirinizim…”
***
Padişah merakla yerinden doğrulur; “Eee?”
***
Vezir korkarak devam eder; “Yani demem o ki, aramızda ne fark var?”
***
Bu soru üzerine Padişah tebessüm eder ve , işaret parmağını uzatmasını ister...
***
Kendi de işaret parmağını vezire uzatır...
***
Vezirin uzattığı parmağı ağzına götürerek, “Aynı anda ısıracağız” der…
***
Vezir şaşkınlık ve bir o kadar da hırs içinde padişahın parmağını ısırmaya başlar… Bir müddet cebelleşmeden sonra vezir, dayanamayarak bağırır...
***
Ve parmağını kaçırır...
***
Bunun üzerine padişah, vezirine dönüp;
***
“Eğer sen feryat etmesen, ben de takatimin sonunda idim... Ama sen feryat ettiğine göre, ben demek ki senden daha dayanıklıyım.” der...
***
Acıdan kıvranarak hala feryat eden vezirine dönerek padişah son sözünü söyler; “Bırak da aramızda bir parmak fark olsun!” der...
***
Niye yazdık bu kıssayı?
***
Şu günlerde kendisine sürekli niye BEN değil de, O oldu sorusunu soran çok sayıda tanıdık var…
***
Cevabı, yukarıdaki kıssa da…
***
Erken bağırıp, parmağınızı da erken çektiniz…
***
Karşı tarafta Allah var, dişinin hakkını verdi…