Necip Fazıl heyacanını hiç kaybetmedi

Üstâd Necip Fazıl Kısakürek’in birbirinden güzel ve mânâlı şiirleri, Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde yankılandı. Sohbete Sakarya’dan katılan Mehmet Delibaş, Üstâd Necip Fazıl Kısakürek tarafından yazılan şiirleri, Üstâd’ın hayat hikâyesine ve yazılış tarihlerine göre seslendirerek yorumladı. 68 yaşında olmasına rağmen heyecanından hiçbir şey kaybetmeyen ve Üstâd’ı yakından tanıyarak yazdığı eserler ile şiirlerini ezbere bilen yazar Mehmet Delibaş, 1949’da Büyük Doğu’yu kuran Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü” adlı şiirinin ilk defa 1950’de, Kayseri’de okunduğunu dile getirerek dinleyicilerden büyük alkış alan Sakarya Türküsü’nü okudu. Daha sonra “Nûr” ve “Geçilmez” şiirlerini yorumlayan Delibaş, Necip Fazıl 17 yaşında iken 1921’de, Yakup Kadri’ye şiir defterini teslim ettikten sonra Yeni Mecmuada şiirlerinin çıkmaya başladığını ve 20 yaşında iken Paris’e gittiğini söyledi. Fransa’da kumar illetine yakalanan Necip Fazıl’ın ızdıraplı yıllarının da o zaman başladığını ve 1924’de Paris kaldırımlarını aşındırırken “Kaldırımlar” adlı şiirini yazdığını ifade eden Delibaş, Kısakürek’in Marsilya Treni ve daha sonra Marsilya Vapuruyla Türkiye’ye döndükten sonra 1926’da bankada memur olarak çalışmaya başladığını, bir otelde kaldığı sırada “Otel Odaları” adlı şiirini kaleme aldığını belirtti. “Kaldırımlar” adlı şiirin ilk defa 1928’de Hayat Mecmuasında çıktığını hatırlatan Delibaş, 1933’de Trabzon’da Yağmur, 30 yaşında iken 1937’de Çile adlı o meşhur şiirini kaleme aldığını ifade etti. Hayatının ikinci safhasının bundan sonra başladığına işaret eden ve bu arada Tohum ve Bir Adam Yaratmak adlı tiyatro oyunlarının da sahnelendiğine işaret eden Delibaş, 1946’da “Muhasebe” adlı şiirini yazan Üstâd Kısakürek’in 27 Mayıs 1960 ihtilâliyle birlikte bir yazısından dolayı girdiği hapishanede o meşhur “Zindandan Mehmet’e Mektup” şiirini kaleme aldığını söyledi. 24 Mayıs 1983 tarihinde vefat eden Necip Fazıl Kısakürek’in yatağında sadece iki gün yattığını ve Tabut ile Dua şiirlerini aynı yıl kaleme aldığını kaydederek şu ifadelere yer verdi. “Yatağından doğruldu ve bir koltuğa oturtuldu. Oğlundan son defa bir sigara yakarak kendisine vermesini istedi. Sigaradan bir nefes çekti ve gözleri oturduğu odanın penceresinden karşı bahçedeki ağacın yapraklarında çakılı kaldı. ‘Elindeyse zamana dur geçme diye dayat, bir sigara içmekten daha kısa bu hayat’ dizeleri de Üstâd’a aittir.”