Nazlı Ilıcak: Emru Uslu, Fuat Avni olabilir
Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Fuat Avni'nin Emre Uslu olduğu iddiasına ilişkin yayımlanan belgelerin sahte olduğunu öne sürdü. Fuat Avni bulunamayınca düzmece belgeler hazırlandığını söyleyen Nazlı Ilıcak, "Emre Uslu, Fuat Avni olabilir ya da olmayabilir. Bu hususta benim kesin bir bilgim yok. Bildiğim tek şey, havuz medyasında yayınlanan belgelerin sahte olduğu" dedi.
Nazlı Ilıcak'ın 'Fuat Avni, Emre Uslu mu?' başlıklı yazısı şöyle:
İLK GÜNDEN BERİ TAKİP EDİYORUM
Fuat Avni kim? Koca devlet peşine düştü. Bir türlü bulamadı. Bulamayınca, düzmece belge hazırladılar. Sözde Fuat Avni’nin Twitter’daki DM (Doğrudan Mesaj) hesabına girmişler, oradaki konuşmaları deşifre etmişler. “Emre Uslu” olarak açıkladılar.
Emre Uslu, Fuat Avni olabilir ya da olmayabilir. Bu hususta benim kesin bir bilgim yok. Bildiğim tek şey, havuz medyasında yayınlanan belgelerin sahte olduğu.
İlk günden itibaren Fuat Avni’yi takip ediyorum. 5 Ağustos 2014 tarihine kadar “@fuatavni” hesabı geçerliydi. 5 Ağustos’ta kapatılınca, “@fuatavnifuat” adını aldı. O hesap da 21 Ocak 2015’te kapatıldı. 21 Ocak 2015’ten itibaren “@fuatavni_f” ismini kullanmaya başladı. Oysa havuz medyasında yayınlanan belgelerin birinde, 19 Ocak 2014 tarihi mevcut; hesap sahibi ise “@fuatavnifuat” olarak gösteriliyor. (Halbuki o tarihte @fuatavni olmalı.) Diğer belge ise 12 Şubat 2014 tarihini taşıyor; isim gene “@fuatavnifuat.” (O tarihte “@fuatavnifuat” yok sadece “@fuatavni” var.) Bu hatayı nasıl izah edebiliriz? Ben, “Emre Uslu’yu suçlamak için sahte belge düzenlediler” ihtimali üzerinde duruyorum.
“Emre Uslu yazdı” denilen söz konusu iki belgenin birinde (19 Ocak 2014), para transferlerinden söz ediliyor. Mesela @fuatavnifuat’ın, “Ulan 5 bin maaş alan adama 400 bin verdik hâlâ lazım diyor” tweetini attığı ileri sürülüyor. Diğer belgede ise (12 Şubat 2014), @fautavnifuat, ISADGSS ile mesajlaşıyor: “Abi ben polis memuru İbrahim” diyen ISADGSS, Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı ve Tek Türkiye dizisinin senaristlerine yapılacak operasyonu haber veriyor. 12 Şubat 2014’te, Fuat Avni’nin “@fuatavnifuat” ismini kullanmadığı bir yana, Dumanlı, Karaca ve dizi senaristlerine operasyonun da ISADGSS’nin ihbarından tam 10 ay sonra, 14 Aralık 2014’te gerçekleştiği biliniyor. Bu durumda Fuat Avni, bilgiyi 10 ay önce almış, bekletmiş, operasyondan bir iki gün önce, 12 Aralık 2014’te takipçileriyle paylaşmış mı oluyor yoksa belgeyi düzenleyenler, sehven 12 Aralık yerine 12 Şubat mı yazdılar?
TARİH KOYMAYI UNUTMUŞLAR
Havuz medyasında yayınlanan 3’üncü belgede, 15 Aralık 2014 tarihi mevcut. Fuat Avni ile mesajlaşan lisanyokbz, “Bizimkilere operasyon hazırlığındalar” diyor. Oysa Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı’ya operasyon bir gün önce 14 Aralık 2014’te gerçekleşiyor. Dördüncü belgede, “@fuatavnifuat” hesabı 21 Ocak 2015’te kapandıktan sonra kullanılan “@fuatavni_f” hesabındaki mesajlar mevcut. O belgede, mesajların yanında hiç tarih yok. Halbuki Twitter’da her tweet otomatik olarak bir tarih taşıyor. Belli ki, belgeyi düzenleyenler tarih koymayı unutmuşlar.
FUAT AVNİ EMRE USLU OLABİLİR...
Tekrar edeyim: Fuat Avni, Emre Uslu olabilir ya da olmayabilir. Ben sadece, belgelerin şüphe uyandıran hataları üzerinde duruyorum.
Havuz medyasının yazı işleri çalışanları, gazetecilik mesleğinin gerektirdiği özeni göstermemiş. Benim yaptığım gibi, belgeye bakacaklar, tarihi inceleyecekler, Fuat Avni’nin birkaç kere isim değiştirdiğini hatırlayarak, tarih ve adlarla arada bir çelişki var mı, yok mu, bunu tespit edeceklerdi. Bunu yapmadıkları için, kendilerine “sıfır” notu veriyorum.
YAZIKLAR OLSUN
Gelelim düzmece belgeyi hazırlayanlara… Muhtemelen bunlar, MİT ya da Emniyet İstihbaratı’ndaki bir ekip. Ne kadar yetersiz olduklarını, tarih ve olaylardaki tutarsızlıklar ortaya koyuyor. Yazıklar olsun! İstihbaratımız kimlerin elinde?
KULLANIŞLI AHMAKLAN ADINA ÜZÜLÜYORUM
Şimdi, havuz medyasındaki bazı kifayetsiz yazarlar çıkıp, “Nazlı Ilıcak da bunları nereden bilecek? Herhalde Cemaat’in istihbaratçı polislerinden alıyor” diyebilirler. Kitabımı bile Ali Fuat Yılmazer’in yazdırdığını ileri sürdüklerine göre, bu gibi iddiaları da seslendireceklerine eminim. Çok şükür telefonum dinleniyor. Ve asistanım Arzu’yla konuşmalarım kayda geçiyor. Belgeler üzerinde nasıl inceleme yaptığımız, o konuşmalardan da çıkarılabilir.
Utanç verici bir dönemden geçiyoruz. Yıldıray Oğur’un deyimiyle “Kullanışlı ahmaklar” adına ben üzülüyorum; lakin onların yüzü kızarmıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.