Nasıl bir nesil yetişiyor?
Okumayan bir nesil,
Düşünmeyen bir nesil,
Üretmeyen bir nesil,
Tüketen bir nesil,
El ovuşturan bir nesil yetişiyor.
Okumuyor. Tarihten, kültürden, sanattan, edebiyattan haberi yok. Tüm okuduğu zoraki ders kitapları ve seviyesiz, kalitesiz, 5-10 kelimelik tweet ve face mesajlarından ibaret. Dünya klasiklerinden, Asr-ı Saadet’ten, Kısas-ı Enbiya’dan, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Tasavvuf ilimlerinden kaç kitabı okumuş?
Düşünmüyor. Geçmişi, geleceği, dünyayı, ahireti, nasıl bir hayat yaşadığını, vaktini nelerle geçirdiğini umursadığı yok. İslam ülkelerinin halini, asılan Müslümanları, yıkılan İslam beldelerini, dünyada dönen dolapları, siyonizme hortumlanan paraları düşündüğü yok.
Üretmiyor. Mesleğinde, bahçesinde, kafasında, beyninde bir şeyler üretmiyor. “Ben şu insanlık için, şu Müslümanlar için ne yapabilirim, nasıl faydalı olabilirim?” diye bir kaygısı, gayreti yok.
Tüketiyor. AVM’lerde, çarşıda, pazarda, lokantada, kafede, okulda, kantinde, stadyumda, otelde, tatilde, evde, oturarak, yatarak, ayakta, yaslanarak… ha bire tüketiyor. Giyim-kuşam, yeme-içme, lüks tüketim, marka hastalığı, israf... almış başını gitmiş.
Bir üreten 10 tüketiyor. 10 üreten 1 tüketemiyor. 1 kula 9 pul, 9 kula 1 kul dengesizliği devam ediyor.
El ovuşturuyor. Şahsiyeti, kimliği, özgüveni, fikri altyapısı, medeni cesareti, sorgulama, itiraz etme, hakkı söyleme, hakkı savunma derdi yok. İyi olduğunu zannettiği adamların etrafında alkışçılık, borazanlık, dalkavukluk, kölelik, uyduluk yapmayı marifet sayıyor.
Elinde telefon veya internet, aile-akraba-sosyal hayattan kopuk, gerçek hayatı bırakıp kendine özel sanal bir dünya kurmuş. Siyasetten uzak, spordan uzak, (sporu seyretmekten değil, yapmaktan uzak) kitapsız, ibadetsiz, zikirsiz, fikirsiz, şükürsüz, boş, bomboş bir nesil yetişiyor.
Böyle bir neslin, o neslin bulunduğu ülkenin, o gençlerin bulunduğu milletin geleceği nasıl olur acaba?
Bu karamsar sözlerime itiraz olarak “İyi örnekler de var” diyenler çıkabilir. Doğrudur, inkar etmiyorum, elbette var ama iyilerle kötülerin oranı nedir?
Önümüzde kaç doğru, kaç yanlış var? 3 yanlış 1 doğruyu götürürse, elimizde kaç doğru kalacak? Ya da doğru kalacak mı?
Tıpta, matematikte, fizikte, kimyada, biyolojide, astronomide, ekonomide, İslami ilimlerde dünyaya parmak ısırtan, örnek olan, şampiyon olan, icad yapan, ödül alan kaç gencimiz var?
Konser bileti, maç bileti için uzayıp giden kuyrukları, kampanya yapan market önlerinde yorganla, battaniye ile gece geçirip hayvanların ahıra giriş-çıkışı gibi içeri hücum eden insanları acaba kütübhane önünde, cami önünde, hayırlı faaliyetler için sıra beklerken görebilecek miyiz?
Tanıdık bir kitapçı arkadaşınız varsa, “İşleriniz nasıl, kitap satışları ne alemde?” diye sorsanız, nasıl bir cevap alacağınızı biliyor musunuz?
Her caddede onlarca cep telefoncu ve ekmek arası dönercinin fışkırdığı memlekette yakında kitapçıların nalbantlık, eğercilik, semercilik, keçecilik gibi antika meslekler sınıfına girdiğini görürseniz, televizyonlarda “Ölmeye yüz tutmuş mesleklerden kitapçılık” diye bir belgesel program görürseniz şaşmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.