Müslümanların yeni hali
Türkiye olarak geçmişte inancını dilediği gibi yaşama ve giyim kuşam yönünden “Ben Müslümanım” demenin zor olduğu günler yaşadık.
Hep birlikte zor günler bir daha geri dönmemecesine geride kaldı derken bu defa yeni bir zorluk yaşıyoruz.
Şimdilerde yaşadığımız zorluk Müslümanlara "Müslümanlık bu değildir" demenin zorluğudur.
Bu son yıllarda yaşanan zorluk tek parti iktidarında Ezanın asli hali ile okunamaması veya 28 Şubat zulmü günlerinde başörtüsü ile tahsil yapmanın veya adliyelere girmenin zor olduğu günlerden daha zor geliyor.
Çünkü son zamanlardaki bu zor Mücadele esnasında Müslümanın karşısında kendisi gibi bir Müslüman var.
Bu durum zorluğu daha da zor bir hale getiriyor.
İnsana karşısındaki kardeşine nasıl davranacağını ve nasıl bir dil kullanacağını bile şaşırtıyor.
Müslümanlar dün Kur’an-ı Kerim ve Hadisi Şerifler okuyor, ilmihal bilgilerini canlı tutmaya çalışıyorlardı.
Bu gün de okuyorlar ama ya kendi ticaretleri için çıkar bir yol bulmak veya müsteşriklere taş çıkarırcasına Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Sahih Sünneti Seniyyeleri ile Hadisi Şeriflerini Müslümanların hayatlarından çıkarmak için.
Müslümanlar dün dinlerini öğrenmek için kapı kapı dolaşarak programlar arasında mekik dokuyarak bilgilerine bilgi katmaya çalışırlardı.
Bu gün de düzenlenen programlara katılıyor ve yeni bir şeyler öğrenmek için çaba sarf ediyorlar ama bu defa cennet yolunda olmaya çalışan arkadaşlarını ve kardeşlerini tekfir etmek için.
Müslümanlar Allah’ın (cc) dinini öğrenmeyi, öğretmeyi, yaşamayı ve yaşatmayı cenneti kazanmak için yaparlarken bu günlerde dinleri sanki Türkiye’ye ve hatta tüm dünyaya hâkim olmuşçasına bir boş vermişlik ve rehavet içerisine dünyaya dalmış gitmiş durumdalar.
Müslümanlar için dünkü imtihan zor bir imtihandı, bu günküsü daha da zor bir imtihan oluyor.
Dünkü imtihanda bir kısım kişiler dökülmüştü, bu günkü imtihanda dökülenler dünkülerden hayli fazla olmakta.
Ne oldu derseniz, imtihanın şekli değişince dökülenlerde fazlaca oldu.
Yani şairin dediği gibi oldu aynen. Yani;
Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu
Bu azar azar olan şeyler de hep nedense Müslümanlara o uzaktan baktıkları yıllarda çok elde etmek istedikleri para, makam, mevki ve kadın yüzünden oldu.
Müslümanlar partileri iktidar olunca Hz. Rasulullah’ın (sav) kaybettiğini zannettikleri Uhud Savaşı’nın rövanşını kazandık düşüncesiyle para kazanmayı önceledikten, iktidarın nimetlerinden birazda Müslümanlar faydalansın anlayışıyla resmi makamları işgal ettikten sonra sıra 4+1 evler ile yerli yapım otomobilleri küçümseyerek semtlerini ve araçlarını değiştirme yarışına girdiler.
Evlerin şekli ile arabaların modelleri değişince sıra kendi aralarında lüks ve ihtişam yarışı başladı.
Bir de işin içine teknolojik gelişmelerin nimeti olan internet bağlantılı televizyonlar, bilgisayarlar ve cep telefonları dâhil olunca bilgiye kolay ulaşma adına Hocaefendilerin sohbet halkaları ayet ve hadis münkirlikleri ile meşhur kerametleri kendilerinden menkul internet bezirgânları etraflarında kurulur oldu.
Bir aradaki aile bireyleri bile birbirleri ile sohbet etmek yerine sanal sohbeti tercih eder oldular.
Kur’an-ı Kerim’den Hz. Rasulullah (sav) rehberliğinde öğrenmek zorunda olduğumuz ayeti kerimeler ile hayatımızda nirengi noktası olması gereken peygamber kıssalarını öğrenmekten daha ileri facebook ve whatsapp da kendi kafamıza göre yorumlar olduk.
Sonuçta Merhum Celâleddin Ökten Hoca ifadesiyle “Parayı kazanmak kolaydır; sarf etmek zordur. Çünkü sarf etmek için görgü gerekir.” Görgüsüz, yine merhum Elmalılı Hamdi Yazır Hoca’nın “Evlilik pahalılaşınca zina ucuzlaşır” düşüncesini doğrularcasına sekreterlerle evlenir olduk.
Bu günkü durumun daha ilerisinin ne olacağı konusunda merhum Muhammed Gazali’nin sözünü hatırlamanın tam zamanıdır.
“İnsanın İslam düşmanlarına hizmet etmesi için ajan olması gerekmez. Ahmak olması yeterlidir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.