Müslümanlar Kudüs konusunda samimi
22 Mayıs tarihinde yayımlanan Kudüs için çözüm yolları isimli yazımı bir okuyucu şu şekilde eleştirmiştir: “Geldiğimiz noktada Kudüs'ün Müslümanların kırmızı çizgisi olduğu pek samimi durmuyor, ya da artık o Müslümanların sayısı azaldı diyelim. Diğer taraftan başta Suudi kabilesi olmak üzere çoğu Arap ülkesi -kabilesi İsrail'in güdümüne girmiştir. Bekaları İsrail'e bağlıdır. Kudüs için Hıristiyan dünyasının hassasiyeti olmasa, İsrail Müslümanların tepkisini çok ciddiye almaz, hatta orada Filistinli bile bırakmazdı. Acı ama gerçek bu. Allah Müslümanları ıslah etsin, basiret versin gerisi gelir zaten.”
Bu eleştiri, ciddiyetten uzak ve ilmi esaslara uygun olmadığı için cevap vermek zorunda kaldım. Müslümanlar, Kudüs konusunda samimidir. Çünkü Kudüs, Müslüman Coğrafyanın kalbidir. İlk kıblemizdir. Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyubi’nin dediği gibi mahşer orada gerçekleşecek ve mizan oraya kurulacaktır. Yılan bir fırsatını bularak mübarek Kudüs’e çöreklendi. Fırsat buldukça Kudüs sakinlerini sokmaktadır. Yılan ilk defa ümmetin kalbine çöreklenmiş değil. Selahaddin Eyyubi, bu yılanı kuyruğundan tuttu geldiği yere geri gönderdi. Yakında göreceksin bir Selahadin-i Eyyubi çıkacak kuyruğundan tutup geldiği yere gönderecektir.
Suudi Arabistan olmak üzere çoğu Arap ülkesi İsrail’in güdümünde değildir. Yılanın ağabeyi ABD’den çekindikleri için siyaset gereği zalimden yana politika yapmaktadırlar.
Peygamber (s.a.v) bir kabile reisini gülümseyerek karşılıyor. Hz. Aişe (r.anha) validemiz;
“-Ya Resulallah! Bu reis kavminin en şerli olanıdır, niçin böyle ona yumuşak davrandın?”
Resulullah (s.av.) Efendimiz şöyle cevap verir:
-Şerrinden emin olmak için ya Aişe!
Arapları kabile diyerek küçümsemekle bir şey elde edemezsin. Arap bir kavimdir. Tarihlerini okumanı tavsiye ederim. Mekke halkı Kâbe’nin sakinleri, Medine halkı Peygamber (s.av.) Efendimizin komşuları. Araplar, peygamber (s.a.v.) Efendimizin kavminden, Halife Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin. (radıyallahu anhüm) torunlarıdır. Emevi ve Abbasi devletini kuranların İspanya’yı fetheden Tarık bin Ziyad’ın torunlarıdır. İçine düştükleri gaflet daimi değil, yakında tarihteki yerlerini alacakları konusunda hiç tereddüdün olmasın.
Diğer kavimler de kabilelerden, aşiretlerden, soy ve sülalelerden oluşmuştur. Bütün Müslümanlar da ümmeti oluşturmuştur.
ABD, Kral Faysal’ı, ümmetin kurtuluşunun hilafetle mümkün olacağını itiraf edince onu yeğenine şehit ettirmiştir. Pakistan Devlet Başkanı Ziya-ül-Hakk’ı da aynı düşüncesinden dolayı şehit etmiştir.
İsrail bir devlet değildir. Batı’nın ileri karakoludur. ABD Eski Dış İşleri Bakanı Yahudi asıllı Madeleine Albricht, “Tanrı ve Güçlü” isimli eserinde şöyle diyor: “İsrail Batı’nın Kudüs’teki ileri karakolu, Yahudilerin de bu karakolun polisleridir.”
İsrail’in bekası, Müslümanların elindedir. Çünkü Hitler, fırınlarda Yahudileri yakmış, zulmetmiş, İsrail, bu sebepten dolayı Avrupa’da tutunamamıştır, Osmanlı onlara, “Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü” inancıyla kucağını açmıştır.
Yahudi, bu nimete nankörlük ederek, Osmanlı zayıflayınca sırtından sokmuş ve Kudüs’e İngilizlerin yardımıyla çöreklenmiştir.
Yakında inşallah bir Selahadin-i Eyyubi çıkacak, 14 Mayıs ABD’nin Kudüs’e büyük elçiliğini taşıdığı tarihte, geçen yazımda da ifade ettiğim gibi, “Kudüs Zeytin Dalı Harekâtı’nı başlatacak yılanın kuyruğundan tutup geldiği yere atacaktır.
Hitlerin torunu onları tekrar fırında yakacak onlar da tekrar Osmanlı torunlarının merhametine sığınacaklardır. Bu şekilde tarih bir daha tekerrür edecektir. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.