Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Muhafazakâr dekorasyon

Muhafazakâr dekorasyon

Türkiye olarak 1950 seçimleri ile başlayan Müslümanların daha doğrusu muhafazakâr Müslümanların iktidarı ele geçirme veya iktidara ortak olup nimetlerinden hem maddi hem de manevi olarak faydalanma istekleri ile muhafazakâr mahalle ve karşıt seküler laik mahalle arasında yaşanan neredeyse 60 yıllık mücadele daha uzun bir müddet daha devam edeceğe benziyor.

60 yıldır hemen her darbe girişimi veya gerçekleşen ihtilal veya 28 Şubat benzeri bir faşizan baskı süreci sonrasında siyasi havanın açması ile birlikte her iki mahalle taraftarları arasında siyasi görüşü hâkim kılma yarışının yanında bir yarışın daha yaşandığı gözlenmektedir.

Bu yaşanan yarış iki mahalle mensupları arasında ev ve işyerlerini gösterişli hatta abartılı denecek bir şekilde dekore etme yarışıdır.

Daha doğrusu İslami kesim olarak görülen muhafazakâr kesimin başörtüsünü tabir caiz ise yozlaştırmasından sonra ev ve işyerleri ile tatil mekânlarını da yozlaştırmalarıdır.

Sovyetler birliğinin çöküp dağılmasından önce Çin de dâhil doğu bloku denen komünist ülkeler ile Amerika’nın başını çektiği kapitalist ülkelerin askeri harcamalar başta olmak üzere uzay çalışmalarına kadar hemen her alanda yaşanan yarışın bir benzeri maalesef bu gün muhafazakâr Müslümanlar ile liberal kemalist insanlar arasında yaşanmaktadır.

Her ne kadar dış güçler tarafından kotarıldığı söylenen ihtilal ve darbelerin Türkiye’yi 21. yüzyılda dünyanın büyük devletlerinden biri olma yolundan çevirmek için yapılmış engeller olarak görülse de her iki mahalle insanı tarafından yaşanan birbirini dünyalık olarak geçme yarışının sancısının bu yaşanan süreçte oldukça etkili olduğuna inanıyoruz.

Kim ne derse desin gelişen siyasi olaylar ve güney komşularımızda yaşanan adı konmamış savaş göstermiştir ki Türkiye tıpkı soğuk savaşın yaşandığı dönemlerdekine benzer hatta ondan daha fazla küresel güçlerin dengelerinden hem siyasi hem de ekonomik olarak etkilenebilen hatta dost görünen ezeli düşmanların etkisine açık ve onlar tarafından siyaseten ve askeri olarak denetlenebilir bir ülke durumundadır.

Türkiye özellikle tek parti iktidarları döneminde siyaseten ve ekonomik olarak dost görünen ezeli düşmanlarının etkisine girdiği gibi hukuk, eğitim ve ahlaki konularda da düşmanlarının etkisine girmiştir.

İktidar olmayı düzenle hesaplaşma olarak gören Müslümanların düşünceleri iktidar olduktan sonra salt devlet imkânlarından mümkün olduğunca daha fazla faydalanabilmeye dönüşmüş, iman ve ibadet düşüncelerinde olmasa bile muamelat düşüncelerinde eski düşüncelerinden oldukça farklı kabulleri meydana gelmiştir.

Bu değişen kabullerinin belki de en kötüsü başta da ifade ettiğimiz gibi yaşadıkları mekânları birbirlerini tahrik edip daha fazla harcama yapmaya yöneltecek kadar gösterişli hatta abartılı şekilde dekore etme yarışlarıdır.

Başlangıçta devlet kademesindeki veya ekonomik alandaki yerini aldığı kişiden geri kalmamak gibi bir düşünce ile rakip gördüğü karşı cenaha karşı başlatılan yarış ilerleyen zaman içinde kendi cenahındaki insanlarla yaptığı bir yarışa evirilmiştir.

Yaz tatillerinde Amerika ve Avrupa’da gördükleri stillerde ev ve yazlık inşası ile başlayan görgüsüzlük diyebileceğimiz bu savrulma daha sonra tatil için gittikleri körfez ülkeleri denen Arap devletlerinde ve emirliklerinde gördükleri şatafatlı iç dekorasyonun kötü benzerlerini evlerinin ve işyerlerinin iç dekorasyonunda uygulamak gibi bir garabete kapı açmıştır.

Kısacası inancının gereği olarak savunduğu başörtüsünü eşinin ve kızın başını örten bir bez parçasına dönüştürerek yozlaştıranlar mimari unsurları da yozlaştırmış oldular.

Seküler laik kesim tarafından mağdur edilmişken iktidarı ele geçirmekle sınıf atladığını zannederek hayat standartlarını değiştiren muhafazakâr Müslüman kesimin tabir caiz ise modernite ile modernite ile olan yüzleşmesi hüsranla sonuçlanmıştır.

Birbirlerine Kur’an-ı Kerim’in sadece iman ve ibadetten ibaret olmadığını, muamelattaki hükümlerin de kaynağı olduğunu söyleyen insanların kısa denebilecek bir zaman diliminde ahlaken bir yozlaşma yaşayarak hukuk, adalet, ahlak ve ticari işlemler konusunda yaşadıkları savrulmayı sadece ekonomik sebepler bağlamak mümkün değildir.

Müslümanlar bilirler ki Cenab-ı Allah (cc) sadece iman ve ibadet ettikleri anlarda değil hayatlarının her anında rableridir. Yani eski zamanlarda söyledikleri gibi Allah(cc) yeryüzünün de gökyüzünün de rabbidir.

 Kurulu seküler laik düzenin Müslümanları dinlerine, milletlerine, tarihine, vatanına velhasıl kendine yabancılaşmakla eleştirenlerin iktidarı ele geçirince uygulamaları ile eleştirdikleri kesimden daha fazla zarar veriyor olmaları “Yeni Türkiye” kavramı ile açıklanamayacak kadar büyüktür.

Erkek için sakalın, kadın için ise başörtüsünün ahlaklı olmanın ölçüsü olmadığını Müslümanlardan öğrenmek ne kadar acıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi