Modern Türkiye destanları
Muktedirlerin iki dudağı arasında.
Dostluklar, düşmanlıklar, ideolojiler, uğruna senelerin nesillerin emeği, teri, belki kanı dökülmüş, ağıtlara karışmış destanlar, ölümsüz davalar ve her şeye kâdir dudaklar…
Nasıl düşünmeliyiz, yemeli içmeliyiz, düşman profilimiz, ezcümlemiz, bağımız bahçemiz, zihnimiz; adalet dağıtıcılarının, demokrasi havarileri satıcıları, kılık kıyafet atıcılarının dudakları arasında.
Biz ancak ‘hınk deyici’ olmalıyız. Başa ne felaket gelirse gelsin, neşeyle dolmalıyız ayarlanmalıyız.
Çünkü bütün tanımlamalar, dağıtımlar, aydınlatmalar, gideceğimiz yollar, ölçüler, hayat biçimi, kader tasarımları onlara aittir.
Oy verseniz de, vermeseniz de mühim değil. Kafayı ve ruhu da otomatikman teslim edeceksiniz. Tüm varlığımız, mânâmız, onların “mânâsız” tutkuları uğruna seferber edilmelidir.
Halbuki hırs küpleri ne dipsiz ve buna mukabil gayya kuyuları ne çetindir.
Beyniniz yuvarlacıktır nasılsa. Tekmelenir, oynanır, kirletilir, yuvarlanır top gibi. Dünyanız çökertilir karartılır, sınıfları bile belirsiz zavallıcıklar, yaratıklar benzeri. Ne uğruna.
Toprağa bunca gömülüyken, bütün hesap kitaplar kendi üzerineyken.,
“Pay Kavgası” bütün haşmetiyle yürürlükteyken, kalp içinde habire boşluklar açarken…
Yürüdüm koştum ilerledim sanılırken..
Ve dünyalıklar uğruna kanatlarını hoyratça kırmışken nasıl uçabilirdik oysa. Kireçli Bahçe’lerde ne yetişebilirdi, yoksa.
Fiillerimiz, işlerimizin hepsinin bir neticesi var. Ama biz maddî sonuçları, ne de manevisini hiç kâle almıyoruz.
Ne yaparsak yapalım; eylemlerimizle kimliğimiz, ulvî hedeflerimizi heba edip nasıl silersek silelim; ne azîm dönüşler, ricatlar, çarklar, keyfî rücular vuku bulursa bulsun, hepsinden bir kahramanlık hikâyesi, peygamberlere bile nasip olmayan bir üstünlük sıfatı, kutluluk hâlesi çıkarılmalıdır.
Kusursuz, mükemmel üstü siyasilerle yol bulunmalıdır.
Daha berbat vahim bir durumsa, aydınların bu şuursuz gidişata katılması, ikaz eleştiri gibi özelliklerini bırakıp; siyasî hüviyeti, rengi ne olursa olsun; aynı yoz hayasız, dönek, kokuşmuş akılla iş görmesi ve halk tabakalarına yön vermesidir.
Benim zavallı milletim.
Bir bayrama daha böyle giriyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.