Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Merhaba’ya tekrar merhaba

Merhaba’ya tekrar merhaba

Vira Bismillah.

Yedi yıl emek verdiğim Merhaba Gazetesi’ne, yirmi iki sene sonra tekrar merhaba demek nasıl bir duygu derseniz; ilk günkü gibi heyecanlı ve güzel bir duygu derim. 1994-2001 yılları arasında gazetemiz Merhaba’da yazı işleri müdürü olarak Mevlâna şehri Konya’ya, kültürden san’ata, ekonomiden tarihe, siyasî ve sosyal hadiselere varıncaya kadar pek çok alanda gerek haber, gerek mülâkat, gerek yorum, gerekse araştırma-inceleme yazılarımızla hizmet etmeye gayret ettim.

Siyasi tarihimizin mümtaz şahsiyetlerinden Erbakan Hoca, bildiğiniz gibi 28 Şubat 2011’de vefat etmişti. 1997’de 54. Hükümet Başbakanı olarak tarihe adını yazdıran Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a ve sekiz aylık hükümete yönelik 28 Şubat’ta postmodern bir darbe yapılmıştı. O yıllarda ben Merhaba Gazetesi’nin yazı işleri müdürüydüm. 28 Şubat sürecinde darbenin Konya ayağında Vali Namık Günel, Garnizon Komutanı Tümgeneral M. Kenzi Süner ve diğer uzantılarına varıncaya kadar kalemimizle büyük bir mücadele veriyorduk. Başörtülü üniversiteli bacılarımızı savunduğum ve başörtüsü mücadelesi için Türkiye sathında başlatılan “Başörtüsüne Özgürlük İçin Elele” kampanyasını yürüten STK’ların Atatürk Stadyumu Kapalı Spor Salonu’nda düzenledikleri etkinliği kaleme aldığım için DGM’lik olmuştum. Gazetenin attığı manşetler, haber ve yorumlardan dolayı hakkımızda devamlı soruşturma açılıyor, yarım günüm Adliye koridorlarını adımlamakla veya savcılık karşısında ya da mahkemelerde hâkim karşısında ifade vermekle geçiyordu. Bizi savcılık ve hâkim karşısına çıkaranların niyeti ise, ümmetin ve milletin meselelerini savunmamak içindi. Memleket, millet, din, bayrak ve vatan meseleleriyle alâkalı konularda kalemimizi oynatmamak için “gözdağı” vermekti. İşte o yıllar ve günlerden bu günlere geldik a dostlar!

28 Şubat sürecinde Vali Namık Günel, istisnasız haftanın üç günü Konya İmam Hatip’i, sabahın erken saatlerinde -talebeler o soğukta giriş kapısından itibaren sıraya dizilerek- baskın yapar gibi denetlerdi. Dönemin Milli Eğitim Müdürü de buna önayak olurdu. Soruşturma geçirmeyen ne bir öğretmen ne de bir milli eğitim yetkilisi kalmamıştı. Selçuk Üniversitesi’ndeki milliyetçi, muhafazakâr ve demokrat öğretim üyeleri de A’dan Z’ye fişlenmişlerdi. Sağlıkçılar ve belediye çalışanları da. Tele kulak antenleri ve muhbirler her taraftaydı. Gazeteci olmamız dolayısıyla bizim telefonlarımız zaten dinleniyordu. Konya’da o yıllarda holdingcilik furyası patlak vermişti. Holdinglerden dolayı Konya’nın imajı olumsuz olarak anılmaya başlanmış, ekonomi literatürüne “yeşil sermaye” diye bir şey sokulmuştu. Hâlbuki paranın dini-imanı yoktu. Sizin anlayacağınız vurguncu, soyguncu ve hortumcu düzen, kapitalist küresel sermaye kendi yaşamının ve “erk”inin önüne geçmek isteyen bir başka güce hayat hakkı tanımamak adına kendini koruma altına alma mekanizmasını harekete geçirerek iş birliği yaptığı küresel dış uzantısı olan Amerika; Türkiye’de de TSK’ya çöreklenmiş CUNTA vasıtasıyla 54. Hükümet’i alaşağı etmişti.

***

Alaylı olarak “ilk mektep” olarak gördüğüm Konya Postası’na 1986’da ilk adımımı attığımda, genç bir gazeteci olarak içim kıpır kıpırdı. Bunun öncesinde Konya Postası’nın açtığı “Fatih ve Fetih” konulu kompozisyon yarışmasında dereceye girerek belge almak, benim için tarifsiz bir sevinçti. Değerlendirme komisyonu üyeleri arasında Orhan Samur, İbrahim Sur ve Nurettin Özkan’a kadar pek çok gazeteci ağabeyimiz vardı. Konya Postası’nın yazı kadrosunda Mustafa Ataman’dan Dr. Mustafa Akın’a, Av. Mehmet Ali Uz’dan Mustafa Uysal ve Caner Arabacı’ya kadar pek çok tanınmış şahsiyet vardı. Caner Hoca o yıllarda tarih öğretmeni olarak Vakıflar Çarşısı’nın altındaki gazeteye velespitiyle gelir, yazısını bırakırdı. Gazeteci-yazar Mustafa Ataman, el yazısıyla yazdığı yazısını bırakır ve günlük olayları yarım saat teati ederdik.

O günler çok güzel günlerdi.

***

Enkaz altında kalmış siyasete fazla dokunmadan Konya’nın geçmiş tarihi, tarihî şahsiyetleri, şehrin sokak ve mahalle aralarında kaybolan ruhu üzerine; tuttuğumuz kalemin haysiyet ve şerefine halel getirmeden her hafta Cuma günleri, Merhaba okurlarını aydınlatmaya çalışacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mustafa Balkan Arşivi