Haziranda yapılacak milletvekili seçimleri için aday adaylığı sürecinin başladığı günden bu yana geçen yaklaşık 6 aylık sürede nerede ise seçimle yattık, seçimle kalktık.

Toplum olarak nerede ise iktidar yanlısı olanlar ve iktidara muhalif olanlar olarak iki kesime ayrıştırıldık.

Bu ayrımda en büyük rolü durumdan vazife çıkaran siyasi partilerin gönüllü köleleri ile seçimleri bir menfaat harmanı olarak gören ve bu vesile ile iktidar nimetlerinden olduğu kadar muhalefet partilerinin seçim propagandası için ayırdıkları bütçeden pay kapma yarışında olan yazılı ve görsel basın yayın organları oynadılar.

Bu sürede siyasi partilerin hem kendilerini iktidara taşımak, hem de muhaliflerini alaşağı etmek için bin bir gizlilik ve titizlikle ürettikleri seçim stratejilerini dinledik.

Ev toplantılarından mahalle toplantılarına, basın toplantılarından miting meydanlarına kadar her türlü vaad ve kulis dedikoduları dinlemiş olduk.

Başta iktidar partisi adayları için olmak üzere tüm partiler için uydurulan, bire bin katılarak anlatılan, çarptırılan, doğru olan vesaire derken geçen sürede gazete sayfaları ve televizyon ekranlarını dolduran, kamyonlara hatta tırlara sığmayacak ölçüde afaki laflar dinledik.

Bu lafların en garibi de iktidarıyla muhalefetiyle nerede ise tüm partilerin dört elle sarıldıkları mega projeler.

Hani geçen seçimlerde gündeme gelen çılgın projeler vardı ya işte onlar allandı pullandı ve bu seçimde mega proje olarak seçmenlere tekrar okutturuluyor artık.

Dün benim de çılgın projem var diyen her siyasi parti lideri bugünlerde mal bulmuş mağribi gibi, benim de mega projem var telaşıyla meydan meydan ekran ekran geziye çıkmış durumda.

Mega proje kavgası bir müddet daha projeyi ben buldum veya projeyi ben daha önce kitapta yazmıştım şeklinde devam edeceğe benziyor.

Asgari ücrete yapılacak çok küçük zam oranlarının bile kaynağı tartışılırken Anadolu’nun ortasında 200 kişinin iskan edileceği mega kentin kaynağının tartışılmaması sizlere de ilginç gelmiyor mu?

Veya henüz 10.000 doları bile bulmamış milli gelirin mega kentte 33 bin 300 doları aşacağı iddiasının gerçekleşmeyeceğine inandığınız halde seçim palavrasıdır diyerek gülüp geçiyor musunuz?

Veya Türkiye’de bürokrasinin hem de oligarşikleşen bir bürokrasinin kurucusu olan CHP nin, bürokrasisiz bir kent oluşturulacağı vaadinin 4-5 yıllık seçim sürecinde gerçekleşmeyeceğini bilerek sade gülenlerden misiniz?

Esasında vaatler konusunda bütün siyasi partiler birbirleri ile aynıdır ve hemen hemen hepsinin seçim zamanı sıraladıkları vaatler 5 yılda tamamlanamayacak türden işlerdir.

Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır.

Bir zamanlar şimdiki böyle çılgın ve mega proje benzeri uçuk kaçık projeler Bülent Ecevit ve Türkeş zamanında millete yutturulmaya kalkışılmıştı. Köykent ve tarım kent projesi adı altında.

Hele bir Erke Dönergeci adlı devri daim fırıldağı vardı ki, bir zamanların parlamentosunun meşhur Kubi’sine rahmet okuttururdu.

Hepsi tarih oldu bir türlü denkleştirilemeyen bütçe ve gerçekleştirilemeyen milli gelirler karşısında.

Yerine getirilmeyecek ölçüde fırıldak mega projeleri bir yana bırakarak bu ülke gerçeklerine dönecek olursak, Türkiye Bankalar Birliği’nin açıklamalarına göre; Ocak-Nisan döneminde tutarı 2,9 milyar olan 315 bin adet senet protesto edildi bu seçim döneminde.

Ocak-Nisan 2015 döneminde adet olarak en fazla senedin protesto edildiği iller arasında ilk 5 sıra, İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Bursa olarak gerçekleşti.

4 aylık ekonomik göstergeleri ortaya koyarak içimizdeki gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olan laf anlamazlara Biz yine de sormuş olalım.

Bu mu ekonominin her geçen gün iyiye gitmesi? Bu mu dünya da en büyük 10 ekonomi arasında olmak?

Ya da daha açık bir şekilde soralım.

Bir şehre genelev ihtiyaçtır diyen Mehmet Keçeciler’ in, son Konya STK toplantısında ifade ettiği gibi, kamuoyu kanaat önderlerinin zaman zaman toplanıp İsrail ile iyi ilişkiler kurulması konusunda fetva verecekleri yeni nesil bir fetva evi de yapılacak mı bu mega proje kentlere.

Var mı bir cevabınız bu sorulara?