Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Maslahat putu

Maslahat putu

Hz. Allah (cc) insanlık tarihi boyunca Hz. Âdem (as) den bu yana Peygamberleri (as) aracılığı ile tebliğ ettiği Tevhid Dini karşısına insanoğlu tarafından hep bir put dikilmiştir.

Resuller ve Nebiler (as) putları ve put düzenlerini her seferinde ortadan kaldırmaya çalıştıkça Tevhid Dinini kendi amaçları doğrultusunda değiştirmeye çalışan insanlar buna karşılık yeni bir put oluşturmuşlardır.

Tarihi süreç içinde toplumlarca sevilen ve sayılan insanların ilerleyen zamanlarda putlaştırıldığı gibi toplumlarca önemsenen kavramlar ve mefhumlar da putlaştırılmıştır.

Mesela kendini en büyük rab olarak tanıtan Firavun bunlardandır.

Ya da atamız Hz. İbrahim’i (as) ateşte yakmak isteyen Nemrut da bunlardandır.

Veya Kur’an-ı Kerim’de Nuh Suresinde isimleri geçen Vedd, Süvâ', Yeğus, Ye'ûk ve Nesr de bu tür putlaştırılan kişilerdir.

Önceki kavimlerden bir kısmı ise tabir caiz ise kayalara oydukları evlerini, kesada uğramasından korktukları ticaretlerini ve sayıca çokluklarını da putlaştırmışlardır.

Kur’an-ı Kerim bize put kıran kişi ve toplumlar ile put diken kişi ve kurumları tanıtır.

Atamız Hz. İbrahim (as) kavminin diktiği putları kıran bir peygamber olarak tanıtılır ayeti kerimelerde.

Bizim ümmeti olmakla şereflendiğimiz Hz. Muhammed (sav) de Mekke’nin fethi gününde müşrikler tarafından Kabei Muazzama ve çevresine dikilen 360 kadar putu kırmış veya Sahabelerine (ra) kırdırmıştır.

Ama gelin görün ki geçen zaman içinde insanlar geçmiş kavimlerde olduğu gibi açıktan kendi elleri ile yaptıkları putlara tapmamışlar ama tabir caiz ise putlar gibi gördükleri ve vazgeçemedikleri kavramlar olarak bazı mefhumları putlaştırmışlardır.

Kişilerin kendilerinin çabaları ile elde ettikleri ve bu sebeple de kendilerini, başkalarından üstün gördükleri bir takım ticaretleri, kavimleri, meslekleri, çoluk çocukları, araçları ve unvanları gibi kavramlar bu türden mefhumlardır.

Bu tür putlaştırılan kavramlar kişilerde var da toplumlarda yok mu?

Cemaatlerini veya içinde bulundukları toplulukları putlaştıranları gördü bu millet.

Önceleri toplumun geneli için faydalı çalışmalar yaptıklarını söyleyen cemaatlerin özellikle maddi ve siyasi alanda palazlandıktan sonra dönüştüklerini görmekteyiz.

Bu dönüşme kendilerini yüceltme ve kendi dışındakileri ötekileştirme olarak başlayıp başkalarına hayat hakkı tanımamaya kadar gitmektedir.

Bu dönüşüm sonuçta başkalarına haram olan hususların önceleri kendilerine mubah sonraları da her türlü haramın helal kabul edilmesi sonucunu doğurmaktadır.

Cemaatlerinin veya cemiyetlerinin maslahatı gözetmek amacıyla başlatılan bu girişimlerin hangi sonuçlara ulaştığını milletçe yaşadığımız acı tecrübeler göstermiştir.

İlk zamanlarda FETÖ için her şeyin mubah hatta helal olarak varsayıldığı maslahat putu maalesef son zamanlarda girişilen bir takım hareketlere bakınca siyasi partiler, vakıflar, dernekler ve hatta tarikatlar açısından da ikame edildiği görülmektedir.

Bunun en acı örneklerinden birini son seçimlerde yaşadık.

Önceleri mensup oldukları siyasi partileri siyasetin bir mecburiyeti olarak gören kişi ve toplulukların şimdilerde son Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde kendilerini destekledikleri siyasi partilerle özdeşleştirdikleri gibi başlarda tamamen karşı oldukları demokrasi ve cumhuriyetle de özdeşleştirdikleri görülmüştür.

Bu önemli gördüğümüz savrulamaya bazıları siyaset bu deyip geçebilir.

Ama özellikle vakıflar, dernekler ve cemaatler için çok garip sonuçlar doğuracak şu hususa dikkat çekmek istiyoruz.

Bir cemaat lideri veya kanaat önderi olarak görülen hoca seçimden bir ay kadar önce yaptığı bir konuşmada söylediğinin tam tersi bir açıklamayı seçimlerden bir hafta önce yaparsa ortadaki çelişkiyi de açıklamak zorundadır.

Üstelik Mezhep İmamı Azam Ebu Hanife (ra)yi mevzu ederek bağlılarına iktidarlara yakın olmamayı öğütleyen hoca efendilerin seçimin hemen öncesinde mevcut iktidara selam çakmaları üstelik de bunu ümmetin maslahatı adına yapmaları çağdaş yapıyı putlaştırmadan başka bir şey değildir.

FETÖ’nün başına gelenlerin kendi başlarına gelmelerinden korkmaları anlaşılır bir şeydir.

Ama Ümmetin bu günkü mazlumiyeti konusunda hiçbir sonucu olmayacak bir seçimde ümmetin maslahatını düşünüyoruz demek sadece bir aldatmacadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi