Mahir Ünal İle Kurtulmuş'un Hsyk İfadeleri Tbmm Gündeminde

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un HSYK seçimleriyle ilgili yaptığı açıklamaları Meclis gündemine taşıdı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın cevaplaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı soru önergesi veren Tanal, Mahir Ünal’ın yapmış olduğu değerlendirmenin HSYK seçimlerine açıkça müdahale olduğunun su götürmez bir gerçek olduğunu vurguladı. Tanal, HSYK seçimlerinin, baskı ortamında gerçekleştirildiği, oy kullanacak seçmenlerin belirli adaylara yönlendirildiği, iktidarın beklentileri çerçevesinde belirli adayların kazanmaması halinde, seçim sonuçlarının geçerli sayılmayacağı ve seçimler sonrasında başka yolların deneneceğine ilişkin açıklamanın iktidarın, amaçladığı seçim sonuçları ortaya çıkmazsa, bu sonuçları uygulamaya sokmayacağını çok açık bir şekilde ifade etmekte olduğunu kaydetti.

Tanal, Bakan Bozdağ’a şu soruları yöneltti:

"Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerine ilişkin olarak Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın 'Bu seçimleri gayrimeşru sayarız' Değerlendirmesinde bulunduğu iddiası doğru mudur? Şayet doğru ise bu sözler HSYK seçimine müdahale niteliğinde değil midir?

Bu beyan da göz önünde bulundurulduğunda HSYK seçimlerinin baskı ortamında gerçekleştirildiği, oy kullanacak seçmenlerin belirli adaylara yönlendirildiği, iktidarın beklentileri çerçevesinde belirli adayların kazanmaması halinde seçim sonuçlarının geçerli sayılmayacağı söylenebilir mi?

İktidar, çok açık bir şekilde amaçladığı seçim sonuçları ortaya çıkmazsa bu sonuçları uygulamaya sokmayacağını mı ifade etmiştir?

İddiaların doğruluğu halinde, bahse konu seçimi yapmaya ne gerek vardır?

Seçimlerin doğruluk, dürüstlük ve adalet içinde yönetimi ve bunun için alınması gereken her türlü kararı almak, bu kararları alabilmek için de yapılması gereken her türlü inceleme ve araştırmayı yapmak YSK’nın görevleri arasında değil midir? YSK görevini yerine getirememekte midir?

Bahse konu değerlendirme, eşit yarışma ve serbest seçim kurallarını ve ortamın varlığını doğrudan etkileyici nitelikte değil midir?

Çağdaş demokrasilerin geçerli olduğu ülkelerde bu tarz seçimlerde özellikle yargıdaki sivil örgütler öne çıkmakta iken Türkiye’de ise söz konusu yargı örgütleri görmezden gelinmekte, bu örgütler ve diğer adaylar baskılanmakta mıdır?

Konuyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş 'Yargı bağımsız olacak ama yargı bağımsızlığı millet iradesinin üzerine çıkamaz' ifadelerini kullandığına ilişkin iddialar doğru mudur?

Kurumlar yapılandırılırken milli irade yok sayılamazken, yargının bağımsızlığı yok sayılabilir mi görülecektir? Yeni Türkiye anlayışı bunu mu gerektirmektedir?" CİHAN