Kuzey Irak, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani liderliğinde 25 Eylül'de referanduma gidiyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın dediği gibi bu durum hatalı bir yaklaşımdır. Anlaşılıyor ki Ortadoğu daha da ısınacak, ateş bacayı sarabilir.

Gerekçe olarak,  Bağdat’ın ortaklığı kabul etmemesidir. Barzani şöyle diyor:  “En büyük sorun Bağdat'taki kardeşlerimizin gerçek bir ortaklığı kabul  etmemeleridir. Kusura bakmayın biz de size hizmetçi olmayı kabul etmiyoruz.”  

Başta ABD olmak üzere Irak, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, 25 Eylül’de referandumun yapılmasına karşıdır. Türkiye bunun bir bedeli var, diyor.  

Suudi Arabistan destekli ve Londra’da yayınlanan Şarku’l Avsat Gazetesi, yayınladığı haberde şöyle diyor: “Türkiye, 25 Eylül’de Irak Kürdistan’ın bağımsızlık için referandum tanzim etmesinin bir bedeli olacaktır.

Türk Dışişleri Bakanlığı bir beyanatında şöyle dedi: Kürdistan liderinin bütün dostça nasihatlere rağmen bu referandumun tanziminde ısrar etmesinin bir bedeli olacaktır Erbil, bu hatalı yaklaşımdan vazgeçmesi gerekir.

Barzani, önümüzdeki 25 Eylül’de yapılacak olan  Referandum için 1991 yılından beri bu bölgede özerklik için gerekli altyapıyı oluşturmak için çalışmaktadır.

Bu referandumun yapılmasına şiddetle karşı çıkan Ankara, ayrılıkçı Kürtlerle Güney Doğu bölgesinde mücadele ediyor.

Türkiye Dışişleri, geçen salı günü bu referandumun yapılmaması yönünde yaptığı oylamayı övmüştür.

Kürt sorumluları, “evet” kazanırsa hemen bağımsızlık ilan edilmeyecek, merkezi hükümetle Bağdat’ta görüşmelerin başlaması onlara bir fırsat verecektir.

Irak Kürdistan bölgesi, Türkiye- Ceyhan limanına uzanan Musul petrollerinden gelir sağlayacaktır..   (Şarku’l Avsat Gazetesi 14.09.2017)

Türkiye güçlü bir devlet olsaydı, IKBY böyle tehlikeli bir maceraya sürüklenmezdi ABD her ne kadar bu referanduma karşıyım dese de perde arkasında IKBY ile bir anlaşması söz konusu olabilir.  

Kuzey Irak’ın bu duruma düşmesinde Barzani’nin, Irak ve Suriye’nin büyük rolü vardır. Eli kanlı Hafız Esed’in ülkesinde yaşayan Kürtlere düne kadar kimlik dahi vermemiştir. Saddam Hüseyin zamanında Kuzey Irak’ın durumu pek iç açıcı değildi.

Ümmet fikri yerine ulusalcılık fikri yerleşirse işte sonuç böyle olur. Türkiye’de ulusalcı olsa da Osmanlı’dan kalma idare anlayışı dolayısıyla Kürt vatandaşlarına Irak ve Suriye yönetimleri gibi davranmamıştır.

Barzani, biz Irak yönetimin kölesi olmak istemiyoruz, diyor. Sözde haklı olmakla birlikte Irak’ın bu duruma düşmesinde merkezî yönetim kadar kendi de sorumludur. Irak yönetimiyle ortak olmak için çaba sarf etmeye devam etseydi daha makul olurdu. Çevre ülkeler de kendisine yardımcı olurdu. Müslüman halklar yavaş yavaş bu gerçeği kavramaya başladılar.

Irak merkezi hükümeti, Kuzey Irak’ın payına düşen petrolü kesti. Türkiye ve İran da kapıları kapatırsa yalnız kalacaktır. Bunların hiç biri gerçekleşmezse dahi, çevre komşuları için bir tehdit haline gelecek. Irak’ı da parçalamış olacaktır.

Bu proje, Irak’tan ziyade Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını bozmak için ortaya konmuştur. 15 Temmuz bunun bir provasıydı fakat başarılı olamadılar. Bu proje ile başarılı olurlar mı, bilmem ama onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı vardır. Allah’ın tuzağı daha hayırlıdır.

Sonuçta diyoruz ki Türkiye elini çabuk tutup bu referandumun iptal edilmesi için gereken tedbiri alması gerekir, diye düşünüyorum. Hoşça kalın.