Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kuşatılmış kent

Kuşatılmış kent

Konya’mızı tarif etmek veya tanıtmak amacıyla ve yabancılardan daha çok yerliler için bu güne kadar ne çok söz söylendi hiç düşündünüz mü?

Anadolu’daki ilk Başkent olmaktan tutun da kültür ve tarih şehri olmaya kadar..
Anadolu’muzda ilk üniversite kurulan şehir olmaktan tutun da en çok öğrenci barındıran şehir olmaya kadar.
Ya da su medeniyetinden başlayarak şimdilerde artık esamisi okunmayan tarım başkenti olmaya kadar.
Bu tanımların tamamına doğru demek mümkün olduğu gibi tamamına gerçek dışı da diyebilirsiniz.
Ulaşacağınız sonuç nereden baktığınıza bağlı.
Çünkü durduğunuz yerde sizin için her şey mubahsa bundan daha şatafatlı sözler söyleyebilirsiniz.
Ama durduğunuz yer gerçekleri görmek istediğiniz bir yer ise bu sözler yalandan dolandan başka bir şey değildir.
Daha doğrusu muhataplarınızı kandırmak için söylediğiniz sözlerden başka bir şey değil.
Maalesef yıllardır siyasiler tarafından söylenen bu sözlerin gerçek olmadığı bu günkü gelinen noktada artık tüm çıplaklığı ile ispatlanmış durumdadır.
Çünkü bu şehir artık kuşatılmış bir şehirdir.
Hem de bu şehirde yaşayanlar tarafından kuşatılmıştır.
Çünkü tarım başkenti denilen bu şehirde hayvancılık için saman ithal ediliyorsa bilin ki bir şeyleri daha kendilerine mal edebilmek için bu şehirde siyaseten ahkâm kesenler saman altından su yürütme yolunu seçmiş durumdadırlar.
Su medeniyetinin başkenti diye anlatılan bu şehirde musluklardan akan suların arıtma tesisinden geldiği bilindiği halde çeşmelerden tatlı su akıyor deniliyorsa siyaseten sudan sebeplerle siyasi ikbal elde edilmek isteniyor demektir.
Bu şehirde mücahitlikten müteahhitliğe geçiş yapan genetiği değişmiş mahlûkların demokrasi tanımı ortak akıldan demokratların diktatörlüğüne dönüşmüş ise kaçınılmaz son görünmüş demektir.
Ankara’da olan yüzlercesi yanında özellikle Konya’mızda yerel yönetimlerde aldıkları eğitim ve yaptıkları çalışmalar planında kendilerine danışılmayan hatta yerel yönetimlerin görevleri itibarıyla danışılma değeri olmayan pek çok “danışman” var ise yerel tabirle kış kışlığını henüz yapmamış olsa da ilgililer yapılarının gereğini yapıyor demektir.
Dikkat ediyorsanız bu tür durumlar milleti kurtarmaya soyunan siyasilerin oluşturduğu tek parti hükümetleri döneminde yaşanıyor çoğunlukla.
Hal böyle olunca da kalitesiz veya kalite kavramından habersiz adamlardan teşekkül eden siyasi ve ticari birliktelikler tarafından şehirler kuşatılmış oluyor.
Daha açıkçası siyasetle elde ettikleri ile ticari birliktelikleri veya ticari birliktelikleri ile elde ettikleriyle yeni yeni siyasi birliktelikler oluşturuluyor.
En sonunda da bu birliktelikler ile şehirler kuşatılıyor ya da 12 Eylül öncesinin meşhur tabiriyle şehirler kurtarılmış oluyor.
Elbette kendileri adına.
Çünkü bu kurtarıcılara göre kendilerinden başka muhafazakâr ve demokrat kimse yoktur.
Karşı çıkan herkes onlara göre ya yok edilmesi gereken bir haindir, ya da düşman.
Hatta bunlara göre birlikte yıllarca iktidar partisinin üyesi olarak görev yaptıktan sonra bir şekilde saha dışına itilen arkadaşlarının bile şehir veya ülke problemlerine ilişkin teklifleri yapma hakları bile yoktur.
Onların ister görevde olsun ister görevden uzaklaştırıldıklarında olsun yapacakları tek şey sürekli olarak iktidar tarafından yapılanları doğrulamak ve ne olursa olsun asla eleştirmemektir.
Her şeyin en iyisini kendileri bildikleri için vekil seçilenler ömür boyunca vekil olarak kalacağını,  Müdür tayin edilenler sürekli koltukta oturacağını, Rektör seçilenler ise hiç ölmeyip hep orada mekân sahibi olacağına inanınca makamların geçici olduğunu idrak edemiyorlar ve kendi etraflarında bir vasıfsız çevre oluşturuyorlar.
Bütün bunları gördükleri halde her seçimde söylenen yalanlara kanıp bu kısır döngüden kurtulamayan hemşerilere gelince onların da galiba ferasetleri bağlanıyor ve seçilmişler kadar seçenlerinde Hesap Gününde sorumlu tutulacaklarını unutuyorlar
Bu şehrin yeteneksiz ufuksuz kişiler tarafından kuşatılmışlığını kırmak zor değil.
Ama önce bu güne kadar aldatıldığımıza inanmak gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi