Kurban olayım sana ey dümenci yar
Peşpeşe acı haberler; çözülmenin emareleri bir bir görülüyor. Cizre, Silopi’den sonra Şırnak’ta da “demokratik özerklik’ ilân edildi.
Şehit sayısı gittikçe artıyor; askere, polise, sivillere çeşitli saldırılar gerçekleşiyor. Ülkenin haline mi yanalım, şehitlerimize mi ağlayalım.
Şu an itibariyle PKK “hainimiz” gibi görünüyor. Yarına Allah kerim. Çünkü şimdilik buzdolabına kaldırılan, yarın saltanatlı keyiflere göre tekrar ısıtılıp pişirilip şişirilecek bir süreç var karşımızda.
“Beş vakit namaz kılan Öcalan; sığırların yüzünü güldüren, hayvanların bile anladığı ama bazı insanların anlamadığı çözüm sürecinden, Oslo ve Dolmabahçe mutabakatlarından” geldik buraya.
Muhafazakârın sürekli konum ve söylem değiştirdiği bir tablo. Bunu mazur görmemiz, sindirip hazmetmemiz, hatta uzun olmayan bir sürede her ne olursa olsun, kahramanlık hikâyesi olarak yutmamız gerek. Tehlikeli olan da bu.
Çözüm Süreci de büyük akıl, kahramanlık; aksi tersi de. Arada hiçbir zıddiyet, çelişki, yol ayrımı yoktur. Hepsi anayolun güzergâhına girer ve tümü doğrudur. Siz yeter ki ayarlarınızı zamanında yapın ve kafanıza mukayyet olun, kaynama filan yapmasın. Sıkı tutunun.
Gözümüzün içine bakarak yalan söylense dahi; Muktedir ne söylerse, ne dilerse geçerli sahihtir. “Beyin” sadece akil takımına ve avenelere aittir. Size gönüllü kabulleniş gerektir.
Yarın gene hesaplar alt üst olursa, yine bir üstün akıl yapıştırması huzurlarınızda. Hürmette kusur etme, dikkat! Vaciptir.
“Büyüklerimiz ne derse o; O diyorsa doğrudur” hâli. Malûm, yüce, gökleri delen vasıflar bunu icabettirir.
Siyasete politikacılara böylesi bir kaptırılmışlık adanmışlık. Kesin itaat, tam kulluk teslimiyet; modern şartlara göre aranan özelliktir.
Aydınından gazetecisine, halkına kadar belki üst kademelerde biraz daha usturuplu gözükse de, aslında daha fazla sırıtan “sahibinin sesi” aynı kafa yapısı ve aynı izlenecek yoldur.
Düşünme, konuşma, eleştirme, iki kere ikiyi toplama, sadece seyret ve söz dinle. Bize yakıştırılan bir mankurt hikâyesi. Ördeklik, papağanlık, kuzuluk kesinkes şirinliktir.
Müslüman’a her şey yakışır. Zikzaklar, fırıldaklar, “döndüm döndüm döndüm”. Oysa başımız kıymetli.
Bazı gazetelerde HDP’yle “omuz omuza ihanetin” fotoları yayınlanıyor. Neymiş, Osman Baydemir PKK’lı teröristle resim çektirmiş. Yaralı teröristler, partililerce hastaneye götürülmüş vs.
Hâlbuki ancak şahsiyetsizlerin tahammül edeceği şekilde; her daim devlete, söylemleriyle eylemleriyle türlü şekillerde küfür ediliyor. HDP’li vekiller, ihanet içindeyse yeni mi fark ettiniz. Bu dört beş ayda ortaya çıkan bir olgu mudur?
İstikbalimizse, birilerinin iki dudağı arasında.
Ülkesindeki büyük faciaları, sürekli aldatıldıklarını yeni fark edenlerin.. mütemadiyen çark edenlerin, dünya görüşleri felsefeleri, faaliyetleri devamlı karışıklık, kararsızlık, oynarlık içinde çalkalananların, gaflet aymazlık içinde bulunanların, Türkiye’yi yönetmeye hakları olur mu?
Bu kadar çok aldatılan fevkalâdenin fevkinde bir akıl ve dışarıda kimse sizi hesaba almasa da (Selçuklu’dan Osmanlı’ya dek uzanan) muazzam iddialar, tumturaklı hülyalar.
Tutmayın bizi, üstüne üstlük dünya liderliği. İkisi arasındaki yol uçsuz bucaksızdır aslında.
Nereden nereye geldin ey zavallı garip ülkem.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.