Recep Çınar

Recep Çınar

Kötü oynarken kazanmak!

Kötü oynarken kazanmak!

Aykut Kocaman'ın yanlıştan döndüğü dakika 46'ydı...

Hoca, Ömer Şişmanoğlu ile Sissoko'yu kenara alma noktasında “kocaman!”ca bir sabır abidesiydi...

Tabi ki Meha ve Holmen için de sabrını deniyordu...

Ortada bir “zaruret”  ve kenarda da takıma “katkı” koyacak oyuncular varken, “hamle”yi daha erken yapabilmeliydi Aykut Kocaman...

Ezberbozan bir değişikliğe imza atabilir, forvetsiz oynayan Eskişehir takımı da, deyim yerindeyse “köpeksiz köyde çomaksız gezer”i oynamayabilirdi...

Dedim ya, keşke Ömer Şişmanoğlu-Rangelov ile Sissoko-Halil İbrahim değişikliği, tribünlerin “homurdanma”larından ve bu iki oyuncuya “şaşı” bakışlardan önce yapılabilseydi...

Kocaman'ın kötü giden oyuna seyirci kalması ne kadar hataysa, hatasında ısrar etmeyerek 46'da da olsa yaptığı hamle bir o kadar doğruydu...

Aslında bu iki oyuncunun kötü performansı kötü bir algıya da sebep oldu...

Eskişehir'den gelmiş ya da kırmızı-siyahlı formayı giymiş olmaları ile profesyonellikleri terazilendi...

Hem de hiç haketmedikleri bir halde...

Futbola “duygusal” bakan bazı insanlara “itiraz” etmiş olmamıza rağmen, kötü bir algı yaratılmasının önüne maalesef geçemedik...

Bu da futbolun “çamur!” tarafı...

Yani, futbol sadece futbolla sınırlı kalmıyor...

Acı ama gerçek...

xxx

Rangelov ve Halil İbrahim ile oyuna bir hareketlilik gelirken, özellikle de Bulgar oyuncu ile bir güven ortamı oluştu takımda...

Takım daha inanarak gitti Eskişehir tarafına...

52'de Abdulkerim'in dokunuşu ile skor sadece 1-1'e gelmedi,  63'te 2-1 geriye düşmemize rağmen, oyunun insiyatifi de elimize geçti...

Özellikle Meha öncelerde yaptığı gibi...

Yine kendi standartları dahilinde yaptığı bir vuruşla Torku Konyaspor'a 3 puanı getiren isim oldu...

Oyunun içinde çok görünmeseler de Meha ve Holmen'in direkt skora etki etmelerini  ıskalamamak lazım...

Bir de oyunun içinde olsalar, neler yaparlardı acaba!

xxx

Belki oyun kimseyi tatmin etmedi...

Belki tribünlerin beklentilerini karşılamaktan uzaktı...

Belki kimse karnını kaşıya kaşıya maç seyretmedi...

Ancak kötü oynayarak, vasatı bile ulaşamayan bir futbolla da olsa kazanmış olmayı önemsiyorum...

Takımın kötü oynarken kazanabilme becerisini  es geçmemek lazım...

Hem de, Eskişehirspor önünde iki defa geriye düştüğü ve Aykut Kocaman'ın da yanlış başladığı maçı doğru bitirdiği bir günde...

“Bundan iyisi Şam'da kayısı” değil de ne?

xxx

ALTERNATİFLER DEVREYE GİRMELİ

Sağbek yokluğunda kusursuz olmasa da, fena oynamayan bir Ömer Ali'yi öne atma zamanının geldiğini görüyordur Aykut Kocaman...

Sağbek için arayışı başlamış...

Başkan ve başka yöneticilerle konuştuğumuzda satır aralarından çıkardığım bu...

Sanırım Kocaman bundan sonrası için Ömer Ali'yi önde kullanmak isteyecektir...

Çünkü, takımı öne taşıyacak bir oyuncuyu özgür bırakmak lazım...

Muadil olmasından öte, daha tecrübeli bir Ali Turan'ın sağ arkada iyi işler çıkardığını da unutmamak lazım...

Aykut Kocaman, Ömer Ali'yi ön sağa, Ali Turan'ı da arka sağa,  haftalardır kulübede tuttuğu Selim'i Vukoviç'in yanına sürse ne olur?

Dossa'yı geçtik...

“Sakat” diyorlar...

Şunu söylemeye çalışıyorum; rekabet başarıdır...

Bir takımda altarnatiflerin olması, olmamasından evladır...

Tetikleyecektir sahadakilerin performanslarını...

Kimse bu takımda “formam garanti” gibi bir gubuzluğun içerisine olmamalı!

NOT: “Gubuzluk ne?” diye merak edenler, takımdaki has Konyalılardan öğrenebilirler bu kelimenin ne manaya geldiğini.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi