Korona virüsten sonra her şey eskisi gibi olacak

Korona virüsten sonra her şey eskisi gibi olacak

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söyleminin çok iddialı olduğunu söyleyen KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, “Tarihsel olarak büyük olaylardan sonra hep bu ifade kullanılmıştır ama her şey eskisi gibi olmuştur” dedi

Korona virüsün Türkiye'de ilk kez görülmesiyle birlikte, vatandaşın gündelik yaşantısındaki bazı uygulamalarında da kısa süre içinde değişiklikler meydana geldi. Gezmeyi, dolaşmayı çok seven, insanlarla sürekli iletişim halinde olmaktan keyif alan vatandaşlar, virüsün yayılımını engellemek amacıyla bazen yasaklarla bazen de kendi istekleri ile evde kaldı. Maskeli bir yaşam zorunlu hale geldi. Yakın temastan uzak, mesafeli bir hayat biçimi ortaya çıktı. Yine vatandaşın Ramazan ayını ve bayramı idrak ediş şekli, diğer Ramazan ayı ve bayramlara göre farklı oldu. Uzun süre sonra ilk kez Türkiye'de kısıtlamaların olduğu günler yaşandı. Korona virüs ile birlikte gelen bu yeni uygulamalar, insanların aklına “Toplumsal yapımız, kültürümüz, değerlerimiz değişiyor” düşüncesini getirdi. KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı ise “Tarihi yanlış okuyoruz. Bu dönemde en fazla kullanılan ifade 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' ifadesi. Bu çok iddialı bir cümle. Tarihsel olarak bakıldığı zaman büyük olay ve gelişmelerden sonra da hep bu cümle kullanılmış ama görülmüş ki her şey eskisi gibi olmuş. Korona virüsün bir değişimi tetiklediği kesin. Fakat bu salgın çok kısa süre içinde büyük değişimleri beraberinde getirmez” şeklinde konuştu.

KORONA MODERNLEŞMENİN AİLE TEORİSİNİ ÇÜRÜTTÜ

Korona virüs sürecinde aile içi iletişimde yeni bir modelin ortaya çıktığını, bireyselleşen insanların aile yapısının önemini kavradığını söyleyen Bağlı, korona ile birlikte bir de modernleşmenin aile teorisinin çürüdüğünü dile getirdi. 2 bin yıldır devam eden tartışmanın korona ile birlikte son bulduğuna dikkat çeken Bağlı, şunları kaydetti: “Modernleşmenin aileye yüklediği anlam farklıydı. Modernleşmede aile sadece duygusal bağların giderildiği bir yapı olarak görülüyordu. Bu süreç içinde insanlar ailenin sadece duygusal ihtiyaçları gideren bir yapı olmadığı görüldü. Aile, kişinin birçok ihtiyacını gideren bir yapıdır. Modernleşmenin aile teorisini büyük oranda çürüttü. Aile duygusal ihtiyaçları gideren bir yapı olarak görüyordu. Birçok ihtiyacımızı gideren bir yapı olduğu görüldü. Bu süreçte ailenin önemi daha iyi idrak edildi. Aile olmak ve aileye duyulan ihtiyaç insanoğlunun doğasında var olan temel eğilimlere tekabül eden bir konudur. Aile, toplumu oluşturan en temel yapıdır. Toplumu, yapısal değişimler etkiler.”

4-3-9.jpg

SARILMAK TOKALAŞMAK BİZİM İÇİN BİR DEĞER

Doğu toplumlarının batı toplumuna göre diyaloglarda yakın teması daha çok önemsediğini ifade eden Prof. Dr. Mazhar Bağlı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Toplumsal olarak tokalaşmayı, sarılmayı önemseyen bir yapımız var. Sarılmak, tokalaşmak bizim için bir samimiyet göstergesidir. Bu süreçte yakın temastan mecburi olarak uzak duruluyor. Virüsün yayılmasını önlemek amacıyla olması gereken de bu. Virüs bittikten sonra sarılma ve tokalaşma özelliğimizden taviz verecek miyiz? Bu konuda emin değilim. Çünkü bu özellikler bizim eski geleneğimiz. Bizim için sadece bir adet de değil. Dil, din, inanç ve coğrafya ile ilgili de bir konu. Bu özelliklerin değişmesi için dil, din, inanç ve coğrafi özelliklerimizin de değişmesi gerekiyor. Dün farklı bir toplum olarak uyanmıştık, bugün farklı bir toplum olarak uyanacağız gibi bir durum söz konusu olamaz. Büyük değişimler, çok kısa süre içinde olmaz. Korona için öncül bir konu diyebiliriz. Korona sürecini birkaç alandaki değişimin öncül adım olarak okumak gerekiyor. Bazı değişimleri tetikleyebilir.

EVDE KALMAK BİZİM İÇİN PROBLEM OLMADI

Bu süreçte insanların evde kalma süresinin arttığını, bazı yaş gruplarının, kronik rahatsızlığı bulunanların yasaklamalardan dolayı evde kalma zorunluluğunun olduğunu hatırlatan KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, konuşmasını şu cümleler ile sonlandırdı: “Ev denilince bizim kültürümüzde sadece fiziki mekân kastedilmez. Evimizin içinde yaşattığımız adetlerimiz, kültürlerimiz, inançlarımız vardır. Evimizin içinde babamız, annemiz, ablamız, kardeşimiz, eşimiz, çocuklarımız vardır. Evde olmayı mapushanede olmak gibi görmek gerekmiyor. İnsanların korona ile birlikte eve kapanmış olması bizim toplumumuz için bir handikapa neden olmadı. Bu süreç, evi sadece barınma mekânı, yatmadan yatmaya gerekli bir mekân olarak gören toplumlar için ciddi sorun oldu. Evimizin anlamı bizim için çok farklıdır. O yüzden evimizde olmamızdan dolayı bir problem yaşamadık.”

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum