Dünya’da bir kriz var…

Ama bizde ki krizin her geçen gün derinleşerek kronikleşen bir yapısı var...Çünkü belirsizlik koyulaşıyor… Umutsuzluğa iten, ışığı göstermeyen bir dalganın içinde yuvarlanıyoruz… Kafamızı kaldırıp nefes almaya bile müsaade etmeyen azgınlıkta bir zam yağmuru altındayız…

İlgililerine soruyoruz?

Dünya kriterleri belli, bizde niye bu kadar sert vuruyor hayat pahalılığı diye...Kriz yönetimindeki zafiyetten bahsediyorlar… Kimse ateşi söndürme adına pozisyon alamıyor bu da belirsizliği tetikliyor...

Hiper enflasyon altında ezildikçe alın terimiz pula dönüyor…

**

Çin alfabesinde “tehlike” ve “fırsat” kelimelerini ifade eden semboller bir araya geldiğinde “kriz” anlamını taşıyan sembolü oluşturur. Çin kültüründe her krizin bir tehlike ve fırsat içerdiği bu sembollerle anlatılır.

İngiliz Başbakan Winston Churchill’in “İyi bir krizi asla ziyan etmeyin” sözü de bunu işaret eder sanırım…

İhracatımız arttı diye övünürken artanın aslında “Ucuz işçilik” ihraç ettiğimizi göremeyen çok…

**

İçinden geçtiğimiz süreç hem kurumlar hem de çalışanlar açısından tehdit edici ögeler içerdiği gibi aynı zamanda fırsatlar da barındırıyor. Ama bu fırsatın bile değerlendirildiğinden emin değiliz…

“Belirsiz zamanlarda yaşayasın” bir Çin bedduasıdır.

Belirsizlik gerçek bir lanettir çünkü insan büyük uyum yeteneğine sahip olsa da belirsizliğe uyum sağlayamaz…Biz de aynen bu bedduanın içinde yaşıyoruz şimdi…

Sistemi aksıyor diye değiştirdik(!) içinde bulunduğumuz sistemin belirsizliği içinde debeleniyoruz…

**

Yapılması gereken zam ‘siyaset güdülmeden’ piyasa koşullarına göre bir kere de belki de ağır bir şekilde yapılsa piyasanın kontrolü sağlanabilir… Alıştıra alıştıra(!) kronikleşerek artan bir zam yağmuru piyasaları belirsizliğe iterken Hiper enflasyon altında ezilen halkımız yeni oluşan “Köpük enflasyonu” ile darmadağın ediliyor…

Satıcı sattığı malı yerine koyamayacağı endişesiyle gelecek belirsiz zam sağanağı altında ‘nasıl olsa devam edecek’ psikolojisiyle fiyatlıyor…

Bu davranış piyasaları tersten vurarak “Köpük enflasyonu” oluşturuyor…

Bu sarmaldan şu koşullarda çıkabilmemiz zor görünüyor…

Peki ne olacak?

Ekonomi düzelmezse; 2001’de ne olduysa aynısı olacak…

Köpük kabardıkça, toplumda değişen sosyoloji içinde eski kahramanından kendini kurtaracak yeni bir kahraman oluşturacak…

------

“4 ”

Geldiğin yeri unutmayacaksın
Çıktığın yolda adam satmayacaksın
Ne olursa olsun yalan söylemeyeceksin

Seni yolda bırakanı asla unutmayacaksın

------

DERVİŞE SORMUŞLAR;

Bu kadar güzel ahlâklı olmayı nereden öğrendiniz?”

- “Ahlâksızdan!

----

FIKRAYLA

Çin modeli ile gelişip, büyüyeceğini, karnını doyuracağını(!)sananlara gördükçe şu fıkra geliyor aklımıza…Eski doğu bloku ülkelerindeki yaşamı özetleyen örnek için;
Biri Polonyalı biri Çekoslovakyalı iki köpek varmış. Ortak sınırda buluşmuşlar. Her ikisi de diğer tarafa geçmeye çalışıyormuş...

Polonyalı köpek, "Senin ülkene gidiyorum çünkü karnım aç. Geçen hafta sadece bir kemik çorbası ve bir patates kabuğu yedim. Sen ne diye benim ülkeme gelmek istiyorsun ki? " demiş.

Çekoslovak köpekse, "Havlayabilmek istiyorum" diye cevap vermiş...

FOTOĞRAFLA

Rahmetli Kurucu Kazım Ağa Arapoğlu makasında bir lezzeti Konya’ya marka yapıp göçüp gitti bu dünyadan. Aslında lezzetini geçmiş anılardan alan Kazım Ağa’nın kuru fasulyesini yemeye daha doğrusu o anıları yaşamaya üç Belediye Başkanımız da gitmiş Konya tarihine de bir fotoğrafla not düşmüşler…

----------

HADİSLE

(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.