Konya’dan ‘şeker tadı’ kaldı
Ankara’dan Konya’ya Bakış
Çetin ORANLI
Kaynak, Konya’dan ayrılırken, ‘Konya da tuz da var, şeker de var, un da var ama ben buradan ayrılırken damağımda şeker tadı kaldı’ dediğini hatırlatıyor
Maliye’nin gülen yüzüydü…
Konya’da Vergi Dairesi Başkanı olarak 2,5 yıl boyunca hizmet veren Harun Kaynak, dinamik kişiliği, güler yüzü ile Maliye’nin imajını değiştiren, buna karşın vergi uygulamalarından da taviz vermeyen bürokrattı. Özel sektör yaklaşımlarını hatırlatan uygulamalarıyla da dikkat çeken Harun Kaynak, öncülük ettiği sergilerle Konya Vergi Dairesi’ni sanatseverlerin uğrak yeri haline de getirmişti. Kaynak, Konya’dan ayrıldığında dostları olarak üzülmüştük. Geçtiğimiz günlerde sürpriz bir şekilde kamudaki görevinden istifa ederek Ankara merkezli Türkerler Şirketler Grubu’na Mali Koordinatör olarak atanan Harun Kaynak’ı yeni ofisinde ziyaret ederek, Konya’ya ilişkin konuştuk. Biliyoruz ki; Kaynak’ın iş değişikliği kamu adına kayıp, özel sektör adına kazançtır… (Ç.O.)
HARUN KAYNAK KİMDİR?
1969 yılında Antakya'da doğdu. Aslen Nevşehir Ürgüp nüfusuna kayıtlı olan Harun Kaynak, ilk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 1993 yılında aynı fakültenin yine işletme bölümünde yüksek lisans yaptı. 1993 yılında Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kuruluna Hesap Uzman Yardımcısı olarak intisap etti. 1997 yılında hesap uzmanı 2004 yılında da baş hesap uzmanı oldu. Aralık 2002'de Ankara Defterdar Yardımcılığına atandı. Kasım 2004'te mali konularda incelemeler için Maliye Bakanlığınca bir yıllığına İngiltere’ye gönderildi. Aralık 2005'te Konya Vergi Dairesi Başkanlığına, Temmuz 2008'de de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire Başkanlığına atandı. Şubat ayı başında kamu hizmetine son vererek Türkerler Şirketler Grubunda Mali İşler Koordinatörü olarak göreve başlayan Harun Kaynak, evli ve iki 2 çocuk babası.
* Harun Bey, gelecekte kamuda çok önemli görevler üstlenmesi beklenen bir bürokrat olmanıza rağmen özel sektöre geçmeyi tercih ettiniz. Çoğu insanı şaşırtan bu tercih nasıl gerçekleşti?
— Kamu bürokrasisi içerisinde bu eğilim çok rastlanan bir durum olmayabilir ama Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu mensuplarının çoğu bu tercihlerini kullanır, hatta hesap uzmanı olanların yarısından fazlası özel sektöre belli bir tarihte geçmiştir. 8–20 yıllık kıdeme ulaşan hesap uzmanlarının yarısı özel sektöre geçmiştir. Burada kiminin tercihi denetim şirketi olur, kimisi mali işler koordinatörü olarak geçer, kimisi farklı pozisyonlarda bulunur ama bu kültür hesap uzmanı olarak bana ters değil. Onun dışında da bizim aile çevremizde memur olan tek aile de bizdik. Bu nedenle özel sektöre aile olarak, kültür olarak alışık bir insanım ve kamudayken bile böyle bir tercihe ters bakmadım. Hatta dün çok sevdiğim Konyalı bir iş adamı arayıp, “Üstat, şaşırdım ama sevindim. Aramıza hoş geldin. Siz zaten buradayken de kamuda bir anlamda özel sektörde gibi çalışıyordunuz. Farklı bir yapınız vardı. O nedenle de bulunduğunuz ortamda çok zorlanmayacaksınız” dedi.
Yine de bunun çok kolay olmadığını düşünüyorum. Kamudaki bir sayfayı kapatıp yeni bir sayfa açmak insanı farklı duygulara yönlendiriyor. Sonuçta buradaki işin de bir devlet görevi olduğunu düşünüyoruz. O taraftayken vergi toplarken, bu taraftayken de vergi mükelleflerini desteklemek ve doğru kanallarla o kaynakları kamuya aktarmak gibi bir fonksiyonumuz olduğunu düşünüyorum.
TÜRKERLER 53 ŞİRKETLİ BİR GRUP
* Mali İşler Koordinatörü olarak görev aldığınız Türkerler Şirketler Grubu hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
— Ağırlıklı olarak inşaat ve taahhüt işi yapıyor. Onun dışında ciddi enerji yatırımları var. Bu paralelde örneğin Karadeniz’de yap-işlet modeliyle bir barajı, rüzgâr enerjisine yatırımları ve doğalgaz alt yapı yatırımları var. Zaten ilk inşaat-taahhüt işlerinde birikimiyle doğalgaz altyapı işlerine girerek biraz da enerji işine yönelmiş. Grubumuzun, Ortadoğu ülkelerinde yatırımları, ortaklılıkları var. En son Suudi Arabistan’da da bir şirket kurmuşuz. Toplam 52 tane şirketimiz bulunuyordu, son kurulan şirketimizle birlikte 53 oldu. Bunların bir kısmı yurtdışı ağırlıklı. Yakın zamanda grubumuzun farklı ülkelerde de yatırımları olacak. Vizyon sahibi, ticaret ve girişimcilik kültürüne sahip bir grup burası.
Elbette Ankara’da bir anlamda İstanbul, İzmir gibi şehirlere kıyasla sanayici ve girişimci profili biraz farklılık arz ediyor. Ankara’nın da saygın bir imajı var. Güzel olan da böyle bir kurumun benim için ihtiyaç duyup kuruma katılmamın arzu edilmesidir.
Grubumuzun ilk yatırımı olarak hazır giyim alanında iki ayrı şirketi ve bir de mağazalar zinciri vardı. İnşaat sektörüne daha sonra yönelmişler. Şirketin yönetim kitlesi ağırlıklı olarak inşaat mühendislerinden oluşuyor.
* Türkerler Grubu, kaç yıllık geçmişe sahip?
— Grubumuzun yaklaşık 20 yıldır inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Ancak geçmişi daha da eskiye uzanıyor. Yönetim Kurulu Başkanımızın babasını da işin içine katarsak Türkerler Grubu, 50 yıldır ticaretin içerisinde var. Son 7-8 yıldır da enerji sektöründe yatırımları var Türkerler’in. Bu alanda ilk olarak doğalgaz borularının döşenmesi ile ilgili Ankara ve İzmir ağırlıklı olarak yatırımlar yapılmış.
* Geniş yatırım sahası dikkate alındığında Türkerler Grubu’nu ve sizi belki de yakın zamanda Konya’da da görmek mümkün olacak, ne dersiniz?
— Projelerde şu ana kadar hiç Konya olmamış. Sonuçta bu, mühendislik işidir ve bu anlamda benim bu konuya yaklaşımımın ancak ‘rantabl veya değil’ yaklaşımında olur. Ama bu tercihlerin içerisine şu anda çok fazla girmiyorum. Zaten bunun için de çok erken.
SANAYİ ODASI BAŞKANI KONYA İÇİN BİR ŞANS
* Konya’da yaklaşımınızla, yaptıklarınızla iz bırakan bürokratlardan biriydiniz. Maliye’nin imajını değiştirmiştiniz. Konya’yla ilgili hatıralarınızdan paylaşmak istedikleriniz var mı? Sizin iz bırakmanızı sağlayan unsurlar nelerdir?
— İz bırakılması konusunu benim değerlendirmem çok objektif olmaz. Konya’da 17 yıllık kamu tecrübemle çok güzel günler geçirdim. Meslek tecrübemin sadece 2,5 yılının Konya ya ait olmasına rağmen şehrin hem bende, hem de eşim ve çocuklarımızda derin etkileri oldu. Bunun neticesi olarak da biz Konya’dan kopmadık. Konya’yla ilgili çok sağlam diyaloglarımız var halen. Benim buraya gelişimi duyan çok sayıda Konyalı dönüp bir hayırlı olsun temennilerini iletti. Konya gerçekten iyi niyetli insanların (girişimci, sanayici anlamında anlatıyorum) genel hatlarıyla bulunduğu temiz Anadolu toprağı. İnsanlar gerçekten çok girişimci ve gözü karalar bu anlamda. Sürekli yatırım hevesinde olan insanlar. Bunu yaparken de kısmen hızlı büyümenin getirdiği kontrolsüzlükler de görülmüştür. Vergi Dairesi Başkanı olarak sadece vergi alan isteyen bir şey değil bir anlamda taşıdığım kültürü de Konya sanayicisiyle paylaşma anlamında bir yaklaşımım oldu. ‘Vergini ver ama kurumsallaş’ dedik, ‘yatırımları yaparken projeksiyonları böyle yapmalısın’ tavsiyelerinde bulunduk. Öyle sertifikalar verdik ki, ‘biz bu sanayiciye kefiliz’ dedik. O sanayicinin ihracat potansiyelini arttırmayı istedik. Sertifikalarla dış pazarlarda ürünlerini daha kolay pazarlamasını istedik. Bunları yaparak sanayiciyi desteklemiş olduk. Hatta şunu dedim; ‘Sen bir yerde bunları yapsak bile benim asli görevim vergi. Sen benim yerime birilerine verdiğim sertifikaları arttır, bende oradan vergi almasını bilirim.’
Konya sanayisinin söylediğim gibi iyi bir girişimcilik yönü var. Her yerde söylediğim gibi bir defa Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Konya’nın şansıdır. Kendisi TSE başkanlığını da başarıyla yapıyor, çok iyi ikili ilişkileri var, gerçekten Konya için didiniyor, kendisini feda ediyor. Bir zaman yüzüne de söylemiştim; ‘Senin hayatında herkes var, ama sen yoksun’ demiştim. Bu kadar büyük bir efor herkesin yapabileceği bir şey değildir. Bu olumlu bir şeydir. Onun için sanayi odasının genel yapılanmasında baktığımda çok doğru insanların, vizyon sahibi insanların görevde bulunması da Konya’nın vizyonunu biraz daha olumlu yerlere taşıyabilecek bir gelişmedir.
‘AĞZIMDA ŞEKER TADI KALDI’ DEMİŞTİM
* Peki, olumsuzluklar da yok muydu Konya’da?
- 2,5 yılda mutlaka olumsuzluk da çıkacak. Her şeyiyle bizi güldürecek diye bir şey yok. Ben Sayın Valimizin (Osman Aydın Bey) katıldığı bir yemekte de bunu söylemiştim. Sanayicilerimizin de bulunduğu yemekte, ‘Konya da tuz da var, şeker de var, un da var ama ben buradan ayrılırken damağımda şeker tadı kaldı. Hiç tuzun etkisi yok, un etkisi biraz var’ demiştim. Genel itibariyle durum böyleydi. Çok iyi ve kaliteli dostluklar edindim. Bu dostlukları da sürdürüyor ve kişisel sermayem olarak görüyorum.
* Konya’ya gidip geleceksiniz zaten, orada da tekrar sizi görebileceğiz değil mi?
— Dostlarımı ziyaret etmek anlamında tabii ki. Her telefonla görüştüğümüz Konyalı geldiğinde mutlaka bekliyorum diyor. Bu sözlerimizin hepsini yerine getirmek için 1 ay lazım herhalde. Ama biz Konya’yı seviyoruz. Konyalılar da bizi seviyor, bunu görüyorum. En küçük oğlum halen Konya’yla ilgili şeyler anlatır. Oysa biz 41 yıllık hayatımızın sadece 2,5 yılını Konya’da 1 yılını İngiltere’de geçirdik. Geri kalan kısmın tamamına yakını Ankara’da geçti. Ankara’yla ilgili daha fazla konuşması gerekirken çocuğumuzun da aklında yer ettiği gibi Konya’nın bizde etkisi derindir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.