Mehmet Ali Uz

Mehmet Ali Uz

Konya için unutulmaması gereken notlar -2-

Konya için unutulmaması gereken notlar -2-

Bundan önce aynı başlık altında Selçuklu Sultanları’nın mumyalarının köpeklere nasıl parçalattırılıp sonra nasıl gömüldüğünü, Selçuklu Dönemi  türbelerinin etrafındaki arazilerle nasıl satıldığını anlatmıştık. Konya’daki tarihi eserlerin ve ata yadigarlarının nasıl yok edildiği anlatmakla bitmez. Bunlardan bir kaçını daha anlatmaya devam edelim.

Eski Konya resimlerinde de görüldüğü şekilde şimdiki İş Bankası ile Tekel Binası arasında ve kaldırıma doğru bir Nalıncı Baba Türbesi vardı. Aynı dönemden intikal eden Nizamiye Medresesi, Alaaddin Caddesi açılırken kaldırılmış fakat muhteşem türbe halkın tepkisinden çekinilerek yıkılamamıştı. Bunu gören Fahrettin  Paşa, bir manga asker ve belediye zabıta görevlilerine bu tarihi eseri kazma kürek yıktırır.

Alâeddin Tepesi’nde bulunan bir Bizans Dönemi eseri olan Eflatun Mescidi de yok edilen eserlerden birisidir. Konya feth edildikten sonra, bu kilise camiye tahvil edilmiş ve Anadolu Selçuklu Devleti Döneminin cuma mescidi olarak uzun yıllar kullanılmıştır. Bu mescidin üzerine Sultan Abdülaziz zamanında bir de saat kulesi ilave edilmiştir.

Milli Mücadele Döneminde karışıklıktan istifade etmek isteyen bazı Rumlar mescidin tekrar kiliseye çevrilmesi için Konya valisine müracaat ederler. Vali Rumlara mescidin askerlerin elinde olması sebebiyle Fahreddin Paşa’ya müracaat etmelerini söyler. Bir taraftan da durumu kumandana iletir. Fahreddin Paşa tahrip kalıbıyla mescidi havaya uçurur. Fahreddin Paşa’nın,  bu olayı İstanbul Hükümetinin, mescidi Rumlara geri verebileceği düşüncesiyle yıktırdığı söylenir.

Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan İnce Minareli Medrese de; mescit, mescit yanında birinci şerefesine kadar yıkılan bir minare ve medresenin güney tarafında bulunan talebe hücreleri vardır. Bir zamanlar Fahreddin Paşa da İnce Minareli Medrese’nin arkasındaki bir köşkte oturmaktaydı. Bir gün Paşa, evinin önünü kapatıyor diye bir manga askere medresenin talebe hücrelerini yıktırmaya başlar. Talebe hücrelerinin bir kısmı Ankara’nın müdahalesi ile kurtulur.

Fahreddin Paşa Milli Mücadele Döneminde uzun yıllar Konya’da bulunmuş ve Milli Mücadelede önemli görevler ifa etmiştir. Fahreddin Paşa’nın önemli görevleri ifa etmesi yanında tarihi eserlere karşı sergilemiş olduğu menfi tavırlar, ilgisizlik, hatta tahripkar tutum haklı olarak tenkid edilmektedir. Geçen  yazımızda bahsettiğimiz, Selçuklu sultanlarının mumyalarının parçalattırılması meselesinde de Fahreddin Paşa’nın adı geçer. İbrahim Hakkı Konyalı ve Selçuk Esin’in, eserlerinde yer yer bu tenkidlere yer verdiği görülmektedir. Konyalı yapılan hizmetleri de yapılan yanlışları da unutmaz. Bunun yanında, insanların doğruları ile yanlışlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Bir de Medine Müdâfii Ömer Fahreddin (Türkkan) Paşa (1868-1948) vardır. Fahrettin (Altay) Paşa (1880-1974) ile Medine Müdâfii Ömer Fahreddin (Türkkan) Paşa karıştırılmamalıdır.

Belediye, bir zamanlar Araboğlu Makası’nda, ordu binasının karşısında yaptırdığı parka Fahreddin Paşa’nın adını verdiği gibi, Sırçalı Mescid’in batısında bulunan ahşap binayı da alarak kendisine hediye etmiştir. Bu bina 1933 yılında Fahrettin Paşa Konya’dan ayrılırken askeriyeye satılmış ve burası uzun yıllar askerlik şubesi olarak kullanılmıştır. Halen burada küçük bir park bulunmaktadır.

Bir de bir gecede İstasyon Caddesi’nde iki taraflı  asırlık çınarları kestiren Osman Bibioğlu vardır. Süheyl Ünver Hoca da, Osman Bibioğlu’nu bu icraatından dolayı, Konya notlarında Demokrat Parti’nin Konya’nın başına bela ettiği şahsiyetlerden birisi olarak tanıtır. Türbe civarında bulunan tarihi türbe hamamının da bir gecede bu zat tarafından yıktırıldığı söylenir. Tabii Konya’da yıkılan, yok edilen tarihi eserler bunlardan ibaret değildir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Hükümet Konağının batı kapısı önündeki Ulvi Sultan Türbesi yol geçirilme, Şeyh Şerafettin Camii’nin ilk baninin türbesi de  yeşil alan açma bahanesiyle belediye tarafından yıktırılmıştır.

Birçok yönden örnek aldığımız Batının, bir tuğlasını bile fedâ etmediği tarihi eserlerine gösterdiği ihtimam karşısında, tarihi eserlerimize karşı bizim takındığımız tavır gerçekten acıdır. Tarihi eserlerin varlığı ve tarih bilgisi, toplumda tarih şuurunun yerleşmesinin ve mazi ile irtibatın sağlanmasının en önemli sebeplerindendir. Bizce Selçuklu’ya ve Selçuklu sultanlarına ilgisizliğin en büyük sebebi geçmişte yapılan bu tahribatlar olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet Ali Uz Arşivi