Konar-göçer Yörükler Hayvancılığın Eskisi Gibi Kazançlı Olmadığından Şikayetçi

Konar-göçer Yörükler Hayvancılığın Eskisi Gibi Kazançlı Olmadığından Şikayetçi

Hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Yörükler, kış mevsimi boyunca kaldıkları yerleşim yerlerinden yaz boyunca kalacakları yerlere göçtü. Adana Ceyhan'a bağlı Kıvrıklı köyünün ilerisindeki merada konaklayan Koyuncu ailesinin tek gelir...

Hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Yörükler, kış mevsimi boyunca kaldıkları yerleşim yerlerinden yaz boyunca kalacakları yerlere göçtü. Adana Ceyhan'a bağlı Kıvrıklı köyünün ilerisindeki merada konaklayan Koyuncu ailesinin tek gelir kaynağı keçi ve koyunlardan oluşan hayvanları. Yörükler, hayvancılığın eskisi gibi para etmediğini belirtiyor.

Yıllar önce Aydın’dan Adana Ceyhan’a göç eden Koyuncu ailesi kışın 6 ayı Ceyhan’a 15 km uzaklıktaki Hamidiye beldesinde geçirdi. 35 kişiden oluşan 3 aile, mayıs ayında da ekim ayına kadar 6 ay boyunca kalacakları merkeze 15 km uzaklıktaki Kıvrıklı kırsalına göçtü. Kıl çadırlarda kalan Yörükler kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılamaya çalışıyor. Çadırlarda 35 nüfusa sahip 3 aile yaşamlarını sürdürüyor. Kıvrıklı köyünün ilerisindeki merada konaklayan Koyuncu ailesinin tek gelir kaynağı keçi ve koyunlardan oluşan hayvanları. Yörükler, hayvancılığın eskisi gibi para etmedinden dert yanıyor, ancak alıştıkları için mecburen bu konar-göçer hayatı devam ettirdiklerini belirtiyor.

Ailenin en büyüğü 82 yaşındaki Fadime Koyuncu. Hastalıklarla mücadele ediyor. Kocasını yıllar önce kaybeden Fadime nine çocukları nereye giderse beraberinde gidiyor.

Gününü kıl çadırlarda oturarak geçiren Fadime ninenin en büyük destekçisi yaşları 3 ile 30 arasında değişen 30’a yakın torunları. Fadime nine, "Biz çoktan beri buralardayız oğlum. Konuyoz, göçüyoz. Yaylaya giderdik zamanında, yayladan gelirdik, ne edelim şimdi de buralardan gidiyoruz. Kışın oluyor kışlaya çekiliyoruz. Yazın da buralarda kalıyoruz. İşte böyle geldik böyle geçtik. Malcılıkla uğraşıyoruz. Ben de hastayım oğlum. Ben hastayım böyle oturarak günümü geçiriyorum. Çoluk çocuk, torun kız oğlan, kız var onlarla da vakit geçiriyorum işte. Allah’ın verdiğine şükür. Gün sayıyoz işte." şeklinde konuştu.

Elektrik ve suyun olmadığı meralarda hayatlarını devam ettirmek zorunda olan Koyuncu ailesi kendi imkanlarıyla elektriği ve suyu temin ediyor. Su ihtiyaçlarını tankerlerle karşılayan Koyuncu ailesi elektriği akülerle temin etmeye çalışıyor. Traktör römorkunu kiler olarak kullanan Yörükler yemeklerini de yine çadır içine kurdukları ocaklarda yapıyor. Yemeklerini bazen beraber yiyor, bazen de herkes kendi çocuklarıyla yiyor. Sabah erkenden hayvanları otlatmaya götüren Koyuncu ailesinin bayanları, sabah 9 gibi geri geliyor. Hayvanları sağdıktan sonra öğle yemeğinden sonra tekrar akşama kadar 2. defa hayvanları otlatmaya götürüyorlar.

Koyuncu ailesi iş bölümü de yapmış. Torunların en büyüğü Mustafa Koyuncu ile birlikte bayanlar yaklaşık 600 koyun ve keçiyi meleme sesleri eşliğinde otlatmaya götürüyor. 30 yaşındaki Huri ve yengesi akşam yemeği için hazırlık yaparken, erkekler ve küçük çocuklar da hayvanların yerlerini temizliyor. Bayanlar bir yandan hayvanlarını otlatırken bir yandan da Yörüklere has olan kirmen’i eğirmeyi ihmal etmiyor. 53 yaşındaki Emine Koyuncu bu kirmeni koyun yünleriyle yaptığını ifade ediyor. Emine Koyuncu sonra da yaptığı bu yün topağını kilimci ile değiş tokuş yaparak kilim ihtiyacını karşılıyorlarmış.

Fadime ninenin en küçük oğlu olan Musa Koyuncu ,aslen Aydınlı olduklarını, hiç Aydın’a gitmediğini, oralarda akrabalarının olup olmadığını da bilmediğini belirterek şunları söyledi: "Aslen dedelerimiz Aydın tarafından gelmiş. Ama Aydın’ı biz bilmiyoruz. O tarafta bildiğimiz kimse yok. Akraba var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Burda da biz 3 kardeşiz. Toplamda 35 kişi filan varız." ifadelerini kullandı. Hayatlarını böyle konar-göçer devam ettirmenin zor olduğunu, başka çareleri de olmadığı için bu hayata devam etmek zorunda kaldıklarını belirten Koyuncu, şunları söyledi: "Zor koşullarda hayatımızı devam ettiriyoruz. Sürekli arazide kalıyoruz, dışardayız. 3 -4 ay burda kalıyorsak geri kalanı kışlaya gideriz. Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Küçükbaş hayvan yetiştiricisiyiz. Sürekli çadırda kalıyoruz. Su sıkıntısı var, elektrik sıkıntısı var. Sıkıntı çok yani. Elektrik ihtiyacını gidermek için akülerle siyens çekiyoruz. Suyu da tanklarla taşıyoruz. Çok zor amma işte ne yapacan katlanmaya çalışıyoz."

Geçimlerini hayvancılıkla sürdürdüklerini ama eskisi gibi hayvanların da para etmediğinden de şikayet eden 40 yaşındaki Musa Koyuncu, "Önceleri biraz iyiydi ama şu an pek bir şey kazandırmıyor. Yemler de pahalı. Tek geçim kaynağımız hayvancılık. Başka bir şey de yok ki. Hayat şartları çok zorlaştı. Çocuklar okula da gidiyor. Onların da masrafları haliyle oluyor. Ancak beslediğimiz hayvanları kurbanda satarak ailemizi geçindirmeye çalışıyoruz." şeklinde anlattı.

Koyuncu ailesinin en büyük sıkıntılarından biri de çocuklarının eğitimi. Büyük çocuklarını zamanında okutamayan Koyuncu ailesi şimdilerde küçükleri okutmaya çalışıyor.

Çocukların kimi ilkokula, kimi liseye gidiyor, kimi de dışardan eğitim alıyor. Okul dışı zamanlarında çadırlarda kalan küçük çocuklar babalarına hayvan barınaklarını temizlemede yardımcı oluyor. Çocuklar zamanlarının çoğunluğunu oğlak ve kuzularla oynayarak geçiriyor. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.