Mehmet Ali Uz

Mehmet Ali Uz

Kitap ve Kütüphaneye İlgimiz Bu Kadar mı?

Kitap ve Kütüphaneye İlgimiz Bu Kadar mı?

Kitap ve kütüphane toplumları ayakta tutan kültürün ana kaynaklarıdır. Kitap ve kütüphane olamadan ne ilim olur ne de irfan. Onun için atalarımız kitaba, kütüphaneye ve kitap vakfına büyük önem vermişler. Kütüphaneleri şehirlerin merkezinde selâtin camilerin yanında kurmuşlardır. Camiler kadar kütüphaneler de muhteşemdir.
Bilindiği gibi Konya’da bir Yazma Eserler Bölge Kütüphane’miz var. Son yıllarda büyük gelişme gösterdi. Türkiye ve birçok İslam ülkesi kazan, Bekir Bey kepçe hesabı gitmedik yer bırakmadı. Buralardan pek çok kitap getirdi. Âdeta kütüphanede kitap koyacak yer kalmadı. Bu sebeple de büyük ve geniş bir alanda kurulacak bir kütüphanenin inşasına zaruret hasıl oldu. Ve sonunda böyle bir kütüphanenin Meram’ın kırında kurulması kararlaştırıldı.
“Burada kütüphane mi olur?” diyenlere, “ Yazma eserlerle muayyen insanlar uğraşır. Onlar da nerede olsa, kütüphaneyi bulur” gerekçesini ileri sürüyorlarmış. Yani bu işlerle uğraşan az sayıdaki insanlara bir de şehir dışında kütüphane kurarak ayrı bir eziyet edeceksiniz. Bunu bir türlü içime sindiremedim.
Yazma eserler kütüphanesi yapılacak yerde, kabak salatalık ve meyve yetiştirilir. Gözden ırak, şehir dışında kitabın kütüphanenin ne işi var orada?
Basının, aydınların ve siyasilerin bu işle ilgilenmemesini anlamak mümkün değil.
Bölge Yazma Eserleri Kütüphanesi’nin yeri, Mevlâna, Mevlâna Kültür Merkezi ve Koyunoğlu çevresidir. Yazma eserler kütüphanesi bu yapılarla bir bütünlük arz ettiği gibi binanın buralarda bir yerlerde bulunmasının sayısız faydası vardır.
Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nin şehir dışında kurulmasının vebalini, başta basın olmak üzere, aydınlar, belediye başkanları ve milletvekilleri kıyamete kadar, omuzlarında taşıyacaktır. (Meram Belediyesi yer göstermekle, Selçuklu Belediyesi de merkezde münasip yerinin olmaması sebebiyle bu mesuliyetten kurtulabilir)
“Kimse kütüphanenin Meram’ın kırına gideceğinden haberimiz yoktu” mazeretine sığınamaz.
Bekir Bey, kitapları kurtaralım da kütüphane nerede olursa olsun, noktasına getirildi. Adamcağız bu yüzden sağlığını kaybetti. Onu da bu duruma getiren biziz.
Yazama eserlerin bugünkü yerinde konferanslar, sohbetler düzenlenir, kurslar ve sergiler açılırdı. Kitap satmak için gelenler olurdu. Şimdi bunların da kökü kesilecek.
Bekir Bey’e katılıyorum, eğer kütüphane Meram’ın kırına gidecek olursa o zaman, senin makam odanın kapısına da, “Yazma Eserler Bölge Kütüphanesi Türbedarı” diye yazdıralım diyorum.
Aylardan beri içimde bir ukde olan bir konuyu yazmakla rahatladım. Gelin hep birlikte bu yanlıştan dönelim. Kitaba ve kütüphaneye değer verdiğimizi ispat edelim ve Yazma Eserler Bölge Kütüphanesi’ni lâyık olduğu yere inşa edelim.
Bu konuda söyleyecek daha çok şey var da, kimseyi kırmak istemediğimden bu kadarla yetiniyorum.
Yazma eserler konusuna temas etmişken yanlış bir uygulamaya da parmak basmak isterim.
Her hangi bir yazma eser üzerinde çalışacak olan ilim adamı, araştırmacı kütüphaneden talep edeceği dijital kitap sureti için hazineye varak başı yanılmıyorsam, bir lira ödemek zorundadır. Bu işlerle zaten çok az insan ilgileniyor, sonra yıllarca göz nuru döküyor, bir de bunlardan para talep etmenin anlamı var mı? Aslında bu işlerin teşvik edilmesi gerekir. Bunun resmen anlamı, bu işlerle uğraşmayın demektir. Bu hangi dönemden kalma bir zihniyettir, anlamak mümkün değil.
Bu uygulamanın da acilen kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Uz Arşivi