Açılış günündeki -mevsim gereği- üşümeler, bazı aksaklıklar bile güzeldi aslında. En sevdiğim “çadırlardan” biri. İnci dizisi yayınevleri, baş döndüren kitap kokusu, kalem işleri.

Kelimeler, yüklü bir hazine. Bir kalp var orada. Soluk alıp veren, büyüyen, Kâinatın kalbiyle birleşen, çeken ve seven. Sadrın içi, dibi. Kuyularda, bataklarda, uçurumlarda boğu(ş)lurken açan, besleyen, sunan kitap elleri. Ve hava:

Mekân birden büyür. İç dış, zahir bâtın. Oku Allah oku! Denizler mürekkep olsa, bitip tükenmez Rabbin kelimeleri.

İnsan bir kelime. Kelimeleri mayalamak, gizli bağlarla düğümlerle bağlanmak, onların bağrında akıp gitmek müstesna zevklerden biri.

Kendini ve şehri geliştirmek yönünde elbirliğiyle adımlar atmak. Bu gücü, rüzgârı hissederken, rüyalarla sarmalanmak ve hep hayra yormak.

Büyülü bir dünya, kitapların dünyası. Dışarıdaysa sayıların, acımasız rakamların, kalp soğukluklarının baskın olduğu gaddar, maddî bir dünya var. Ara sıra kitaplarla donatılmış, hareketli hararetli mekânlara hapsolmak ne dinlendirici keyifli.

Ki biz yazarlar, ‘kendimize ait odalarda’ kaçamaklar yapsak da; okurların yazar ve kitapların bir araya geldiği; söyleşilerin, sohbetlerin, imza günlerinin düzenlendiği, gelecekle ilgili tasavvurların, yeni kitap doğumları ve tasarılarının geliştiği, yönetici-muharrir-kitapseverin etkileşim iletişim hâline geçtiği böyle kültürel mekânlara şiddetle ihtiyaç hissediliyor. Şehrin yüreği, zihni zindeleşiyor.

…

28 Kasım- 07 Aralık tarihleri arasında gerçekleşen KONYA KİTAP GÜNLERİ, şehrimizde şimdiye kadar açılan diğer kitap fuarlarından gelişmişliğiyle fark edildi. İstikbal için ümit vericiydi.

Mensupları arasında olmaktan gurur duyduğum TYB standından söz etmeliyim önce.

Anadolu kokan hikâyelerine zaman zaman sığındığım yazar, gezgin, fotoğrafçı hünerli Zeki Oğuz; yazarlığı kadar eğitimciliğiyle de göz dolduran Duran Çetin(öğrencilerini kırmayıp, onlarla birlikte elmaşekeri yalayan kaç kişi vardır ki; sevilmesinin sırrını başka yerlerde pek aramamalı).  Kadınların da tarihî romanlarda başarısını ispatlayan pırıltılı Fatma Şeref Polat; Hz. Mevlâna, Hz. Sadreddin Konevî, İbn Arabî gibi büyüklerden esintiler taşıyan, “nefesli” kitaplarıyla Kâzım Öztürk; tasavvufi romanlarıyla sevimli yazar Ayşe Ünüvar; başucu eserleriyle Cemil Paslı.

Daha ilk kitabı Yaban Gülü ile sinema müzik resim ve kitaplarla mücehhez birikimini aşikâr eden Aytuğ Uslutekin; Beni İyi Günlerimizle Anımsa isimli şiir kitabıyla Muzaffer Keten; Damıtılmış Damlalar kitabıyla Ömer Lütfi Örsöz, Tavan Arası Öyküleri’yle Fatma Tutak…

Birbirinden değerli ziyaretçilerimiz, doyumsuz sohbetler.

Söylemeden geçmeyeyim. Bu arada Merhaba yazarlarından, edebiyatla mutlaka ilişkilerini sürdürmeleri ve zamana yenik düşmemeleri gerekli iki genç yetenek Ebubekir Mücevher ve Aynur Doğan’la tanışmak da beni mutlu eden olaylardandı.

Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören, fuarın şeref konuklarıydı.

Dikkat çeken diğer önemli isimlerden tutku, ülkü dolu romanlarıyla unutulmaz Emine Işınsu, Prof. Dr. İskender Öksüz, Yağmur Tunalı’yı da sayabiliriz.

Bu kültür ziyafeti için; başta Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar, Mustafa Akın, TYB Konya Şubesi Başkanı Mehmet Köseoğlu ve bütün emeği geçenlere teşekkürler ediyorum.

…

DEDEM KORKUT’LA

Şehrimizde görme fırsatı bulduğum, ilginç programlardan biri de; 6 Aralık tarihindeki, Konya Türk Ocağı’nın düzenlediği, kıymetli akademisyenlerimizden Aziz Ayva ve araştırmacı yazarlarımızdan Sevgili Anuş Gökçe’nin konuşmacı olarak katıldığı “Dede Korkut Şöleni” ydi.

 Âşıklık geleneğinden başlayarak, ozanların pîri Dede Korkut ve hikâyelerinin tanıtılmasıyla devam eden programda Anuş Gökçe’yi titiz araştırmasından dolayı özellikle kutluyorum.

Başarılı hanımlar, göğsümüzü kabartıyor. Konya’da ağırlığını arttıran yazar kadınların kitaplarıyla, çalışmalarıyla gittikçe ses getireceğine inanıyorum.

Dede Korkut Türküleri Dinletisinde ise, âşıklık geleneğinin genç ismi Yağız Ozan’ı dinlemek doyumsuz bir lezzetti. Sayesinde türküler canlandı.