Kerem İşkan

Kerem İşkan

Kış geliyor ey odun…!

Kış geliyor ey odun…!

Sonbaharın son demlerini yaşıyoruz…

***

Caddelerde rüzgar artık kış türküsünü ıslıklarıyla çalıyor…

***

Yaz güneşinin ısıttığı yürekleri, poyraz ve karayelin melodisi iliklerimize işleyerek üşütüyor

***

KIŞ geliyor…

***

Ölmekten yorulmuşların üzerini bir yorgan gibi örtecek ,tabiatın uyku hali başlıyor…

***

Bu mevsim hep geçmişi getirir akla…

***

Yüreklerimizi ısıtan, geçip gitmişler, zamansız bir ürperti gibi titretiverir kalpleri…

***

Çocukken yüreğinizi ısıtan ne varsa gelir boğazınıza dizilir bu mevsimde…

***

Kaybedilmiş, toprak garibi olmuş  bir anne merhameti…

***

Çoktan toprağa karışmış ulu bir çınarı andıran, baba gölgesi belki de en çok bu mevsimde uzar içinize doğru…

***

Ya da küçücük yüreğinizi vaktinde ısıtmış, yitip gitmiş ne varsa bu havada gelir oturuverir gönlünüze…

***

Kış üşüyen yüreklerin, birbirine iyice sokulduğu, bir soba başı gibidir insan ömründe…

***

KIŞ geliyor…

***

Yüreklere çığlıktan bulutlar iniyor…Her bırakıp giden gibi, gök kubbe göçmen kuşlarının çığlıklarıyla doluyor…

***

Sıtma tutmuş gibi titreyen yürekleri, soğuk görünümlü kalorifer petekleri teskin ederken, tatlı bir homurdanmayı andıran kuzinelerden, tinal sobalarından yükselen sesler, çoktan gitmişler gibi ötelere artık…

***

Modernizmin batağında boğuşan aç ruhlarımız, sımsıcak yuvalarda, soba üstlerine kurulan tok ruhların muhabbet meyvesi kestaneleri bile sokağa düşürmüş…

***

KIŞ geliyor…

***

Ne soba var artık, ne üstünde şarkılar söyleyen güğümler…Ne camları buğulu evler… Ne de dostu için odun kıran naif gönüller…

***

Odun gibi oldu ruhlar, kırdıkça birbirini yakmakta… Ey benim ölmüş  “dedem”,  gel de uyandır beni bu ölüm uykusundan…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi