Kerem abartmış, ancak!
Önce İbrahim Başçı, sonra Kerem, en sonunda bizim Cihan Önal Hoca...
“Babalarımız Koah'dan gitti” deyince, tırsmadım, ama meselenin ciddiyetini kavradım...
Aslında yazmayacaktım...
Bizim Kerem beni bir “tırsak” gibi “elalemin ağzına sakız” edince, bodoslama daldım konuya...
Yazmamak ya da cevap vermemek olmazdı...
Ancak, ne Kerem'e, ne de kendime dokunmadan, meseleyi üstün körü izah etmem zaruri bir hal aldı...
Mesele “sigara” denilen “zehir”le ilgili...
Bir kere kesinlikle dost değil...
Kuzu postuna bürünmüş kurt...
Ya da sırtlan...
Her neyse işte...
Zararlı bir nesne...
Son günlerde bir keyifsizlik olunca, çaldım yarin kapısını...
Pardon doktorumun...
Doç. Dr. Taha Bekçi...
Allah'ı var yakından ilgilendi...
Dedi ki, “Yola beraber mi çıktınız, yolda mı karşılaştınız bilemem, ama yolun sonuna sağlıklı bir şekilde ulaşmak istiyorsan, kesinlikle bu yol arkadaşını terkedeceksin, aksi takdirde bu arkadaş seni kendi emellerine alet edip, kötü yola düşürecek” dedi...
“Kem küm” etsem de, lafı “eveleyip gevelesem” de, Doktor Taha Bey, zerre kadar geri adım atmadı...
Dedi, “Koah”sın...
Dedim, “Koah” nedir?
Dedi, “Düşman”dır...
Dedim, “Olmaz olmaz”.
Dedi, “Gerçek bu!”.
Dedim “Eyvah eyvah”.
Dedi, “Terkedeceksin”.
Dedim, “Zor”.
Dedi, “İmkansız değil”.
Dedim “Tamam”.
Ve Terkettim...
xxx
Terkettim terketmesine de bir türlü peşimi bırakmıyor...
Hem “cebimize”, hem “ceddimize” rahmet okutturan, dahası bizi kendisine “mahkum” ettirdiğini zanneden “sigara” denilen “aşufte”yle yolları ayırdım ya, kendini bana şirin göstermeye çalışıyor...
Özellikle akşamları...
Yemek sonrası ya da bir bardak çay veya kahve keyfi yaparken...
Olmadık cilvelerle ve de davetkarlıklarla kanımıza girmeye çalışıyor...
Hem de gözlerimin içine baka baka...
Öyle şuh, öyle nazlı ki, sormayın gitsin...
He valla...
Ayrıca...
Fena iltifatlar yapıyor ki, etkilenmemek mümkün değil...
İrademizden bir şüphemiz olsa, atacağız kendimizi bu “illet”in güçlü kollarına...
Sonrası malum...
Sülük gibi kanımızı emecek...
xxx
TSYD Genel Başkanı Naci Arkan abimiz, “Senin, yıllarca dost bildiğin o sahtakardan kurtulmana sevindim” demiş...
Devam etmiş Naci Başkan....
“Şunu unutma ki; O terk ettiğin sevgili! Asla peşini bırakmayacaktır. Sakın yüz verme, kanma, yufka yürekli olma” diyerek, noktalamış sözlerini...
Naci Başkan yüzde milyon haklı...
Peşimi bırakmadığı gibi, süslü püslü cümleler de kuruyor...
Kanıma girip, ruhumu okşamaya çalışıyor körolası...
Yermiyim lan...
Tabi ki yemem...
Yersem namerdim...
Hüsnü Hoca'nın, “Zararlı dostları!!! Terketmek lazım. Hayat zararsız dostlarla güzel” dediği gibi...
Katılmamak mümkün mü Hüsnü Hocaya...
xxx
Aslında mesele vahim...
Özellikle bizim gibi sporla uğraşan insanların ya da bu illeti kullananların biran önce bundan kurtulması lazım...
İşin şakası bir tarafa, kötü bir alışkanlık...
Hafife alınacak ya da “atın ölümü arpadan olsun” denilecek bir mesele değil...
Ben “buraya kadar” dedim ve bıraktım sigarayı...
İnşallah yollarımız bir daha kesişmez...
Kesişirse de kaybeden ben olacağım...
Bunu biliyorum...
Mesele şu...
Bıraktım...
Allah nasip ederse de bir daha elime almayacağım bu “zıkkım”ı...
Ve kararlıyım.