Kaybolan sanatı ayakta tutuyor

Kaybolan sanatı ayakta tutuyor

Ülkemizde 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında büyük bir gelişme gösteren cam altı resimleri, işledikleri konular bakımından genellikle manevi kökenli oldukları için halk tarafından büyük bir ilgiyle

Ülkemizde 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında büyük bir gelişme gösteren cam altı resimleri, işledikleri konular bakımından genellikle manevi kökenli oldukları için halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Bu anlamda cam altı resimleri, taşbaskı duvar resimleri (levhaları) gibi başta evler olmak üzere; cami, tekke, türbe gibi dini mekânların, kahvehanelerin ve çeşitli dükkânların duvarlarına asılıyordu. Günümüze gelindiğinde bu sanat neredeyse yok olma derecesine geldi. Konya’da bu sanatı canlı tutmaya çalışan Oğuzhan Karaduman çalışmalar yaptığını ama bu çalışmalara vatandaşların fazla önem vermediğini belirterek, “Ben küçüklükten beri resim yapmaya meraklıyım. Son olarak da bu cam altı resim sergisine başladım. Selçuk Üniversitesi’nde okutman olarak görev yapan Yaşar Başar hocanın odasında bunları gördüm ve ilgimi çekti. Onun da desteğiyle bu sanata başladım. Bu 3. sergim. Daha önce Silifke’de de bir sergi açtım. O sergim çok ilgi gördü. Son sergimi sergilemek için yer ararken Mimarlar Odası Başkanı Serdar Işık beyefendi bize Mimarlar Odasını kullanabileceğimizi söyledi. Bende sergimi açtım ama vatandaşlar pek ilgi göstermedi. Yok olmaya yüz tutmuş bu sanatı ben ayakta tutmaya çalışıyorum ama insanlar fazla değer vermiyor” dedi. Cam altı resmin diğer resimlere göre daha dayanıklı olduğunu söyleyen Karaduman, “Cam resme bozulmazlık verir. Resim camın altında daha canlı durur. Resim tozdan ve rutubetten etkilenmez. Temizlenmesi de cam olduğu için daha kolaydır. Camı silersin tozu gider. Resim her zaman temiz şekilde durur. Resim ıslaklık görmediği için renkleri daima canlı ve temiz olur” diye konuştu. Bir atölyesi olmadığını ve zor bir sanatı ayakta tutmaya çalıştığını belirten Karaduman, “Şimdilik bir atölyem yok. Çalıştığım yerde mesai dışında kalan zamanlarımda çalışma ortamımda resimlerimi yapmaya çalışıyorum. Bu yaptığım iş gerçekten çok zor. Bu resimlerde tamamen zıt renkler kullanılıyor. Aynı zamanda zor olan minyatür ve hat sanatını da bu cam altı sanatında uyguluyorum ve bu gerçekten çok zor bir iş” ifadelerini kullandı. Resimlerini satarak da para kazanmaya çalıştığını söyleyen Karaduman, “Sanata paha biçilmez ama bende yaptığım eserlere az çok değer biçerek, gelir elde etmeye çalışıyorum. Bu resimleri de alan insanlar az zaten. Alanlarda ‘eskiden annemin evinde bundan resim vardı’ diyerek anılarını tazelemek için alıyorlar” dedi. Değişik motifleri kullandığını söyleyen Karaduman, “Başta Hz. Mevlana olmak üzere dini motifleri kullanmaya çalışıyorum. Bunlardan bazıları, hat sanatıyla yazdığım dini yazılar, Hz. Ali’nin kılıcı olarak bilinen Zülfikar, en başta çizdiklerim. Bunların dışında da bir efsane olarak bilenen yılanbaşlı kadın yani Şahmeran figürü çok beğenilen bir resimlerinden” diyerek yaptığı çalışmaları da anlattı. Büyük alışveriş merkezlerinde de sergi açmayı planlayan Karaduman bu açtığı sergilere biraz ilgi istiyor. Oğuzhan Karaduman’ın 11 Şubat’ta açtığı sergi 18 Şubat’ta son bulacak.

 

MUSTAFA ÖZÇELİK

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.