Veysel Issı

Veysel Issı

Kardan adam üşüdü

Kardan adam üşüdü

Bugüne kadar hiç hissetmediğim duygular yaşıyorum. Hoş bugüne kadar yaşamıyordum ya. Midem birden kazınmaya başladı. Acıkıyor muyum ne? Şu karşımda iştahla simit yiyen çocuk, bir parçasını da bana verse ne olurdu? Önümden geçen ihtiyar teyze, poşetindeki taze ekmeğin ucundan biraz bölüverseydi. Bir elma, bilemedim armut; hiç de fena olmazdı.

**

Çocukların burun diye taktıkları turuncu havuca takılıyor gözlerim. Uzanıp alıvermek istiyorum, kıpırdayamıyorum. Sevimli afacanlar! Öyle güzel bir kardan adam yapmışsınız ki. Peki neden bana bir de kol yapmadınız? Şimdi şu havuç karnımı doyurmaya yeterdi. Acıktım, hem de çok acıktım. Olsun, ben de üşümüyorum ya.
**
Zaman iyice ilerlemiş, sokaklar soğuk ve suratları kesen tipinin etkisiyle erkenden boşalmıştı. Oysa gündüz öyle miydi? Yanakları kırmızı birer elmaya dönüşmüş çocukların cıvıltıları dolduruyordu her tarafı. Şimdi yapayalnızım. Konuşacağım, dertleşeceğim ya da sevincimi paylaşacağım kimsecikler yok. Şu, caddenin öbür tarafındaki kardan adamı görüyorum uzaktan.

+*

Bağırsam duyar mı, karşılık verir mi; sessiz çığlıklarıma? Yok, o da benim kadar yalnız, benim kadar kimsesiz, bir o kadar da biçare olmalı. Sokaklar kar dolu, ara ara sessiz kardan adamlar var ama ben yalnızım. Tek dostlarım olan çocuklar da evlerine çekilince yalnız, yapayalnız kaldım; beyazlara bürünmüş sokaklarda. Olsun, ben de üşümüyorum ya.
**
Gecenin yarısını çoktan geçmiş olmalıyız. Artık sokaklarda hiç kimse gözükmüyor. Hatta kediler ve köpekler bile çekilmişler yuvalarına. Işıklı arabalar da anlaşmış gibi çekiliverdiler yollardan. Uzaktan, çam ağaçlarının olduğu yerden bir uğultu duyuyorum. Baykuş sesi mi? Korkuyorum. Çocuklar da niye şuradaki sarı ışıklı sokak lambasının altına yapmadılar ki beni? Çok karanlık ve kuytu burası. Utanmasan, “Korkuyorum!” diye bağırıp herkesi başıma toplayacağım. Evet korkuyorum. Olsun ben de üşümüyorum ya.

**
Sabah iyice yaklaştı. Soğuk bıçak gibi kesiyor. Bugün zemherinin yirmi yedisi olmalı. Hayret üşümeye de başladım. “Ne olursa olsun üşümem diyordum.” En güvendiğim dağa da kar yağdı. Üşüyorum, hem de iliklerime kadar; titrercesine üşüyorum. Havuçtan burnum da kıpkırmızı oldu. Göz kapaklarımı kıpırdatamıyorum. Ah yaramaz çocuklar, ah!

**

Ne güzel de eski bir pardösü giydirmişlerdi. Bir de fötr şapka takmışlardı başıma. Hele o boynuma doladıkları atkı yok mu? Yumuşak ve sıcacıktı. Ne olurdu bu akşam giderken almasaydınız, üzerime giydirdiklerinizi? Belki onlara sarınır, sıcacık ederdim sabahı. Kardan adam acıktı, kardan adam yalnız, kardan adam korktu. Kardan adam üşüdü.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Veysel Issı Arşivi