Kanserden yitirdiği oğlunun anısını, kanıyla can olduğu gençlerde yaşatıyor
Konya'da yaşayan Kamil Yaman'ın kan bağışçısı olma öyküsü, 18 yaşında geçirdiği iş kazasında giyotin makasına sağ elini kaptırarak engelli kalmasıyla başladı.
İş hayatından, amatör kulüplerde oynadığı futboldan, çok sevdiği bağlama çalmaktan kopan; ancak yaşama sevincini kaybetmeyen Yaman, Türk Kızılay'dan alınan kanla hayata tutunmanın bilinciyle, iyileştikten sonra bağışçı oldu.
Yaman'ın kan bağışına verdiği önem, 21 yaşındaki oğlunu lenf kanserinden kaybetmesiyle yaşadığı büyük acıyla daha da arttı. Bugüne kadar 37 yılda, 100 üniteye yakın bağışta bulundu.
Yalnız yaşayan, her şeye rağmen umudunu kaybetmeden hayata sımsıkı tutunan Yaman, 65 yaşına kadar düzenli bağışta bulunarak olabildiğince çok insana umut olmaya çalıştı.
Kamil Yaman, AA muhabirine, kan grubunun ender bulunan A negatif olması nedeniyle, 3 aylık periyotları geçirmeden yılda 4 kere kan vermeye özen gösterdiğini söyledi.
Türkiye'de yaşayan herkesin ya da bir sevdiğinin gün gelip Türk Kızılay'a ihtiyacı olabileceğini belirten Yaman, insanların bu bilinçle daha duyarlı olmasını istedi.
Şartı tutan herkesi ömründe bir defa da olsa kan bağışında bulunmaya davet eden Yaman, "Rabbim muhtaç etmeden gidip bir ünite de olsa kan verin. O kapıya bir mahcup gitmek var, bir de 'bir iki defa kan vermiştik, bugün de bize lazım oldu' diye göğsünü kabartarak gitmek var." diye konuştu.
- "Kan verdiğim gençlerde kendi evladımı buluyorum"
Özellikle kan ihtiyacı olan gençlere karşı daha duyarlı olduğunu vurgulayan Yaman, şöyle konuştu:
“Oğlum Mehmet Hakan'ı, 2010 yılında, 21 yaşındayken lenf kanserinden kaybettim. Çok ağır geldi. Oğlumun acısı tazeyken bile eşe dosta kan lazım olduğunda geri çevirmedim. Onların evlatlarında, kendi kaybettiğim evladımı buldum. 'Amca beni de bir evladın say diyenler' oldu. Zaten evladımı kaybetmeden de kan veriyordum ama sonrasında hiç aksatmadan devam ettim. Gönül ister ki yılda 10 kere verelim ama 4 kere verebiliyoruz."
İnsanı ayakta tutan omurganın umut olduğunu kaydeden Yaman, her yıkıldığında sevenlerinin desteğiyle ayağa kalktığını, kalan ömründe, ihtiyaç duyanlara imkanınca kanıyla umut olmanın tek ideali olduğunu dile getirdi.
Yaman, şöyle devam etti:
"Belki arkamızda güzel şeyler bırakamadık ama her bağışımdan üç gün sonra bir mesaj gelir; 'Üç kişiye hayat verdiniz, adınıza ormana bir ağaç dikildi.' Bunun verdiği duygunun tarifi yoktur. Benim nerede olduğunu bilmediğim 48 tane ağacım var. Hadi bir iyilik yapın. Gelin, bugün hiç ihtiyacınız yokken gidin, beklentisizce kan veren bağışçıları tanıyın, bir ünite de siz verin."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.