İşte Cübbeli Ahmet Hoca'nın ilk yazısı

İşte Cübbeli Ahmet Hoca'nın ilk yazısı
Cübbeli Ahmet Hoca'nın yazarları arasında olduğu Vahdet gazetesi bugün piyasaya çıktı.

Osmanlıca dersi bazı okullarda seçmeli ders olarak okutulacakmış. Hemen olacak bir iş değil ama olması gereken bir ders. Avrupa bütün ilimleri bu Osmanlıca eserlerden öğrendi. 

Os­man­lı­ca di­ye bir dil yok. Os­man­lı­ca Türk­çe­’nin bir da­lı­dır. Fars­ça ve Arap­ça ke­li­me­ler için­de çok var­dır. Bir ke­re­sin­de İs­met İnö­nü bu işe bir harp aç­ma­ya kalk­tı da “A­rap­ça ke­li­me­le­ri Türk­çe­’den ih­raç et­mek la­zı­m” di­ye bir cüm­le kur­du.

Şim­di “Ke­li­me­”, “İh­ra­ç“ ve “La­zı­m” söz­cük­le­ri Arap­ça za­ten. Bun­lar ar­tık iç içe gir­miş bun­la­rı ayırt et­me­ye ça­lı­şır­san re­zil olur­sun.  Os­man­lı­ca Arap harf­le­riy­le ya­zı­lır ama di­li Türk­çe­’dir. Türk­çe ol­du­ğu için Arap an­la­ya­maz. Arap da onu Arap­ça zan­ne­dip oku­ma­ya zor­lar. Hat­tat yan­lış yaz­dı sa­nıp hat­ta­ta sö­ven de olu­yor.  He­men ola­cak iş de­ğil. 

EĞİ­TİM YE­TER­SİZ

Bu­gün okul­la­rın ver­di­ği eği­ti­min ye­ter­li ol­du­ğu söy­le­ne­mez. İmam Ha­tip ve İla­hi­ya­t’­ın ver­di­ği tef­sir, ha­dis eği­ti­mi ye­ter­li de­ğil. 

8 se­ne İla­hi­ya­t’­ı bi­ti­ren adam, gel­di biz­de 8 se­ne da­ha oku­du. Adam an­cak on­dan son­ra: “Ben bir aye­te ha­di­se şim­di ma­na ve­re­bi­li­yo­rum, Arap­ça iba­re an­la­ya­bi­li­yo­ru­m” de­di.  Eği­tim hiç ye­ter­li de­ğil ama bu hiç ol­ma­sın de­mek de­ğil. Do­la­yı­sıy­la bir baş­lan­gıç­tır. Av­ru­pa bü­tün me­de­ni­ye­ti, bü­tün ilim­leri En­dü­lüs İs­lam Dev­le­ti­’n­den mi­ras al­dı. Uzay bi­lim­le­ri Müs­lü­man­la­r’­da çok ile­riy­di, hep on­lar­dan is­ti­fa­de et­ti­ler. 

İPUÇLARI OSMANLICA’DA

Os­man­lı­ca ve Arap­ça oku­tu­lan eser­ler­de uzay­la, tıp­la il­gi­li ne bil­gi­ler var. Dün­ya­nın pe­şi­ne düş­tü­ğü, mil­yar do­lar­lar har­ca­dı­ğı ko­nu­lar­la il­gi­li ipuç­la­rı var. Ama sen ço­cu­ğu­na bu­nu ya­sak et­miş­sin. Na­sıl bu ka­dar bil­gi­yi çe­vi­ri ya­pıp da ki­tap­la­ra ge­çi­re­cek­sin. 

G­VUR “TÜ KA­KA­” DE­MİŞ

Gâ­vur bun­lar için sa­na “Tü ka­ka­” de­miş, “Bun­la­ra sa­kın ya­naş­ma­” de­miş ve böy­le­ce elin­den at­tır­mış on­la­rı. Sen de ço­cuk gi­bi saf­lık yap­mış­sın. 

Şim­di­ki­ler ca­hil bir top­lum ola­rak ye­tiş­ti. 

Ba­ba­sı­nın me­zar ta­şı­nı oku­ya­ma­yan, iman et­ti­ği ki­ta­bı ter­cü­me ede­me­yen, ma­na­sı­nı bil­me­yen ve bun­ca eser­den mah­rum olan bir top­lum ol­duk.  

“Za­ra­rın ne­re­sin­den dö­nü­lür­se kâr­dı­r” ka­bi­lin­den bu ders fay­da­lı olur.

iŞ BULMAK iÇiN…

“Ey çok şefkat sahibi olan Zat!
Rahmetiyle ve ilmiyle her 
şeyi kaplamış olan ancak  
Sensin. Yâ Hannân!”
Her kimin hâli, gidişatı iyi olmaz, insanlar katında hakîr görülür, hangi bir işe başlasa sonucunu getiremez ve iş kapıları kendisine sürekli kapanırsa, dört gün oruç tutup, bugünler içerisinde her farz namazın ardından güzel bir niyetle bu ism-i şerîfi bin (1000)
 kere okusun. Böylece Allâh-u Te‛âlâ ondan bu olumsuz 
halleri izâle eder ve ona hayırlı bir iş nasip eder.

YÜZ GÜZELLİĞİNE SAHiP OLMAK İÇİN

“Ey celâli yüce olan, (bâtıl) ilahlar(ın gerçek) İlâhı! Yâ İlâh!”
Allâh-u Te‛âlâ beş vakit namazın akabinde bu ism-i şerîfi on beş (15) kere okuyanın yüzünü nurlandırır, kendisine heybet ve vakar ilkâ eder.

ÇÖREK OTU MUCİZESİ

Enes ibni Mâlik (Rad‎yallâhu Anh)dan rivayet­le: “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir hususta şikâyetlendiği (rahatsızlandığı) za­man, bir avuç çörek otunu eline alıp (ağzında çiğneyerek) kuru kuru yutardı, sonra üzerine su ve bal (şerbeti) içerdi.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat, no:109, 1/109)
İşte bu rivayet, “Eğer çörek otu her derde devâ olsaydı, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hastalandığı zaman çörek otu kullanırdı” diyenlerin bâtıl dâvâsını çürütmektedir. Zîrâ Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in on sene sürekli hizmetinde bulunmuş Enes (Ra­dı­yal­lâhu Anh) gibi bir sahâbînin, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in herhangi bir hastalıktan şikâ­yet­lendiğinde çörek otu kullandığını beyân etmiş olması bu hususta delil olarak yeterlidir.

KULAK AĞRISINA ŞİFA

Mümkün olduğu kadar (özellikle 60 yahut 313 veya 1001 ya da 4444 gibi faziletli sayılara riayet edilerek): “Ya Semî!” ism-i şerîfiyle Kaf Suresi’nin kırk 
birinci ayet-i kerimesi okunularak kulak hastalığına (rukye) ilaç yapılır. O ayet-i kerime de şudur: “Vestemi’ yevme yünâdi’l-münâdi min mekânin garîb.” (Mâü’l-Ayneyn eş-Şenkîtî, Fâtiku’r-ratk alâ Râtikı’l-fetk)

MAHKEMENiN BOŞANMA KARARI HÜKÜMSÜZDÜR

“Al­la­h’­ın en kız­dı­ğı he­lal, bo­şan­ma­dır.” (Ebû Dâ­vûd, Ta­lâk: 3, no: 2180, 2/220)

Ama öy­le se­bep­ler olur ki bo­şan­mak za­ru­ret olur hat­ta fa­zi­let olur kur­tu­luş açı­sın­dan. Di­ni­miz­de bo­şan­ma hak­kı sa­bır ve ta­ham­mül de­re­ce­si ba­kı­mın­dan er­ke­ğe ve­ril­miş­tir.

Eğer er­kek mah­ke­me­ye baş­vur­ma­dıy­sa ve­ya avu­ka­tı­na “Be­ni bo­şa­” di­ye ve­kâ­let ver­me­diy­se, bo­şan­ma ta­le­bi sa­de­ce ka­dın­dan gel­diy­se ve mah­ke­me­de bir se­bep­ten do­la­yı ka­rı-ko­ca­yı bo­şa­dıy­sa bu mah­ke­me­nin ka­ra­rı hiç­bir şey ifa­de et­mez. Di­nen bo­şan­mış ol­maz­lar.

3 TA­LAK GİT­ME­Lİ

Er­kek mah­ke­me­ye baş­vur­duy­sa bo­şan­mak için hâ­kim de bo­şar­sa o za­man olur. An­cak di­nen ta­lak hak­kı 3’tür. 3 bağ çö­zül­me­den bu iş bit­mi­yor. 1 ta­lak bo­şa­sa 2 bağ ol­du­ğu için dö­nüş müm­kün.
Ka­nun­da ta­lak di­ye bir şey geç­me­mek­te­dir. Er­kek mah­ke­me­ye di­lek­çe ve­rip bo­şan­dı­ğın­da sa­de­ce bir ta­lak düş­müş olur. Ara­da 2 ta­lak ka­lır. 

2 bağ ara­da kal­dı­ğın­dan do­la­yı bu­ra­da dö­nüş müm­kün. Eğer “Boş ol, boş ol, boş ol” di­ye­rek 3 ta­lak git­miş­se ge­ri dö­nüş çok zor.

Bir er­kek bo­şan­dı­ğı eşiy­le tek­rar bir ara­ya gel­mek is­ti­yor­sa bu­nun bir çö­zü­mü var ama ağır­dır. Ba­ka­ra Su­re­si­’nin aye­ti ke­ri­me­sin­de “E­ğer ko­ca, eşi­ni ikin­ci ta­lak­tan son­ra üçün­cü de­fa bo­şar­sa, ar­tık baş­ka bir ko­ca­ya va­rıp on­dan bo­şan­ma­dık­ça, o ka­dın ilk ko­ca­sı­na he­lâl ol­maz.” (Ba­ka­ra Sû­re­si:230) şek­lin­de ifa­de edi­lir.

İKİ­ DE BİR “BOŞ OL” DE­ME

Bu ki­şi eşi­ni 3 ta­lak­la bo­şa­dık­tan son­ra bu ka­dı­nın 3 ay müd­de­ti var baş­ka bi­riy­le ev­le­ne­mez. 3 ay bek­le­ye­cek, on­dan son­ra bir baş­ka­sıy­la ev­le­ne­cek. Bu ev­li­lik for­ma­li­te ola­maz. Cin­sel bir­leş­me ol­ma­sı la­zım. 

On­dan son­ra bu adam ka­dı­nı bo­şar­sa, ka­dın 3 ay yi­ne bek­le­ye­cek. 

Bun­la­rın ger­çek­leş­me­si­nin ar­dın­dan ka­dın ilk ko­ca­sı için he­lal olur ve tek­rar ev­le­ne­bi­lir­ler. 
İs­la­mi­yet ni­ye bu ka­dar zor­luk ge­ti­ri­yor. Bo­şan­ma la­fı­nı kul­la­nır­ken dik­kat et di­ye. İki­de bir pey­nir ek­mek gi­bi boş ol de­me. Ge­ri dö­nü­şü çok zor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.