İslam ülkeleri ayakta, Türkiye'de niye tık yok?

İslam ülkeleri ayakta, Türkiye'de niye tık yok?

Müslümanları sokağa döken ve şiddettle tırmanan film protestoları neden Türkiye'de bir karşılık bulmuyor? Ruşen Çakır yazıyor...

Libya'daki ABD elçisinin öldürülmesine varan film protestoları müslüman ülkelerde tozu dumana katarken Vatan yazarı Ruşen Çakır'dan ilginç bir analiz geldi. Türkiye'nin muhafazakarlaştığı yönündeki yaygın değerlendirmeye karşın "Türkiye sokakları neden sakin?" diye soran Çakır çarpıcı yanıtlar veriyor.

Türkiye’de İslamcılığın belli bir süredir bir “devlet projesi” halini aldığına ve AKP’den bağımsız kaydadeğer bir İslamcı hareketin kalmadığına vurgu yapan Ruşen Çakır film protestolarının buraya sıçramamasını bu çerçevede izah etti.

İşte Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Bir “devlet projesi” olarak İslamcılık

Ancak Türkiye’deki sakinlik daha genel bir olguyla doğrudan ilintili. Salı ve Çarşamba günkü yazılarımda da dile getirdiğim gibi, Türkiye’de İslamcılığın belli bir süredir bir “devlet projesi” halini aldığına ve AKP’den bağımsız kaydadeğer bir İslamcı hareketin kalmadığına inanıyorum. Yani herhangi bir konudaki İslami itiraz, tepki ve taleplerin eninde sonunda AKP hükümetine ve Başbakan Erdoğan’a endekslenmiş olduğunu, onun onay ve teşviği olmayan İslamcı inisiyatiflerin etkili ve sonuç alıcı olma ihtimali bulunmadığını düşünüyorum.

Akla ilk olarak tabii ki Mavi Marmara örneği geliyor. Hükümetin aktif dahli ve desteğinden güç ve meşruiyet alan dindarlar ülkenin dört bir yanında seferber oldular ve bu konu hakkında duyarlılık yarattılar. Somali, Arakan gibi bölgelere yönelik yardım kampanyalarının belli bir ilgi görmesinin gerisinde de esas olarak hükümetin ve Erdoğan ailesinin bu konulara angaje olması vardı.

“Amerikancı İslam” mı?

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ali Sirmen önceki gün benim “AKP’den bağımsız İslamcılık kaldı mı?” başlıklı yazımdan ilhamla “ABD’den bağımsız İslamcılık kaldı mı?” diye bir yazı kaleme aldı. İlginçtir, Sirmen’le ideolojik olarak çok farklı olan bazı İslamcılar da AKP’nin İslami hareketin önemli bir bölümünü sistemin merkezine taşımasını esas olarak bir “Amerikan projesi” olarak görüyorlar. Açıkçası Türkiye’de İslami hareketin yaşadığı değişiklikleri, geçmişten kalma “Yeşil kuşak”; günümüzün “ılımlı İslam”, Büyük Ortadoğu Projesi ve zamanlarüstü “Amerikancı İslam” gibi kavramlarla anlamaya ve açıklamaya çalışmanın pek işe yarayabileceği kanısında değilim.

Şöyle ki Türkiye’nin tarihinde din ile devlet hep iç içe geçmiş, cumhuriyetle birlikte bu gelenekte belli bir kesinti yaşanmıştır. Yeni ulus-devlet inşasında dışlanmış olan dindarların çokpartili hayatla birlikte yeniden sistemin merkezine taşınmaları çok sancılı oldu. Nihayet AKP’nin 10 yıllık iktidarıyla birlikte bu taşınma büyük ölçüde tamamlanmışa benziyor. Dolayısıyla Türkiye gibi büyük bir ülkenin merkezinde yer alan, yani kaybedecek çok şeyleri olan dindarların, son film krizi gibi bazı kritik konularda, kaybedecek pek fazla şeyleri olmayan başka ülkelerin Müslümanlarıyla aynı dalga boyunda hareket etmemeleri son derece doğaldır.

Yazının tamamı için

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.