İNANÇLI İNSAN
Allah’a ve ahiret gününe iman eden inançlı insan, yeryüzünde Allah’ın halifesi olduğunun idrakindedir. Hayatın tamamının bir imtihan olduğunu ve her imtihanın da ibadet için bir fırsat olduğunu unutmaz inançlı insan. Ve yeryüzünde kalmaya değil; sadece hoş bir seda bırakmaya geldiğinin farkındadır inançlı insan.
İnançlı insan, uhdesindeki her şeyin emanet olduğunu bilir; her alanda ve her durumda dimimiz İslam’ın kurallarına uyar. Günlük yaşamın her alanında var olan ahlak ilkelerinden, temel değerlerinden asla taviz vermez inançlı insan. Ve inançlı insan, “Hayatı ve ölümü, Alemlerin Rabbi olan Allah’ın için” olandır.
İnançlı insan, iyiliği yayma ve kötülüğe engel olma vazifesini inancının gereği olarak yapar. Kötülüğün organize olarak çalıştığı bu alemde iyiliğin de ancak organize olarak yayılacağını bilir, inançlı insan. Ve her davranışının helal olmasına dikkat eden inançlı insan, zarâfeti ve vakarı kuşanır.
Gecenin sessizliğinde dua dua yalvarırken sesinin tonuna dikkat eden inançlı insan, arkadaşları ile ilişkisinde de nezaketi kuşanır. Dimimiz İslam’ı, kimseyi dışlaman, en güzel şekilde ve bütün samimiyetiyle yaşamak için gayret eder inançlı insan. Ve her bir canın özel olduğunu bilen inançlı insan, kimseyi ötekileştirmeden, insanı yaşatmak için çalışır.
İnançlı insanın elinden ve ayağından, sözünden ve gözünden hep iyilik ve güzellik yayılır. İffetini kuşanarak kem gözlerden kendini korur inançlı insan. Ve Dinimiz İslam’ın hayat veren ilkelerini bütün bedeniyle, her bir organıyla özel hayatında da tatbik eder inançlı insan.
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nûr Suresi 30)
İyilik ve güzellik yolunun sevdalısı olan inançlı insan, ifsat merkezlerinin dayattığı gündemlerin etkisinde kalmaz. Ekranların cazibesine kapılıp vaktini heba etmez inançlı insan. Ve onların ekran modasının, dijital bağımlılık yapan yayınlarının akımına kapılıp gitmez.
Tesettürün sadece kadınlara ait bir farz olmadığının idrakindedir inançlı insan. Namazlarında dikkat ettiği tesettürüne namazdan sonra da dikkat eder inançlı insan. Ve tesettür ölçüsünü mevsimlere, haftanın günlerine, hava durumuna, okulda veya havuzda oluşuna göre değiştirmez inançlı insan.
Dijital ekranlardan diziler, filmler, reklamlar ve YouTuberlar eliyle yürütülen ve insanı, temel değerlerinden uzaklaştıran yayınlardan uzak durur inançlı insan. Rol model olarak dayatılanların “seviyeli birliktelik” adı altında yaptığı ahlak dışı davranışlara da tavrını koyar inançlı insan. Flört ilişkiler, sansürsüz yayınlar akımına kapılmaz inançlı insan. Ve inançlı insan şuurludur: İnançlı insan için, bir davranışın, bir duruşun, bir kıyafetin iyi veya kötü, güzel veya çirkin, doğru veya yanlış olmasındaki ölçü, İslam’dır.
“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).” (A’râf Suresi 26)
Emaneti yıpratmadan, orijinal olarak sahibine teslim edebilme gayretindedir inançlı insan. Kendi bedeninin de emanet olduğunu bilen inançlı insan; “daha yaşım genç, henüz erken ama!” diyerek tesettürü erteleyemez. İçimden bir ilham gelmiyor, kalbim de temiz zaten diyerek de nefsine esir olmaz inançlı insan.
Attığı her adımla, bulunduğu her ortamda Allah’ın rızasını kazanma derdindedir inançlı insan. Kadın veya erkek olarak yaratılmış olması inançlı insanı sorumluluktan kurtarmaz. Kişisel bakımına dikkat eden inançlı insan, kibre düşmediği gibi iffetini de muhafaza eder. Allah’a derinden saygı duyan inançlı insan, kendi fıtratının gereği olarak, dinimiz İslam’ın hayat veren ilkelerine bağlı yaşar. Ve böylece Allah’ın rahmetine ve mağfiretine mazhar olur inançlı insan;
“Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb Suresi 35)
İyilik ve güzellik yolunda, kimseyi ötekileştirmeden, inancının gereğini yaşamak ve yaşatmak için gayret edenlere selam olsun. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.