İlköğretimde Başörtüsü
Yükseköğretimde başörtüsü problemi otuz küsur yıldır devam etmektedir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül referandumundan önce kamuoyunu etkilemek için, “Başörtüsünü biz çözeriz.” deyince bu konu tekrar gündeme gelmişti; o günden beri bu konu tartışılmaktadır; gündemden düşmeyecek gibi, her halde bu mesele kökünden çözülünceye kadar tartışılacaktır. YÖK, partiler arasında ve kamuoyunda mutabakat vardır, düşüncesinden hareket ederek, başörtüsü yasağı maddesini yönetmelikten çıkarmıştır.
Anayasaya da başörtüsü yasağı olmamasına rağmen 28 Şubat sürecinde YÖK, başörtüsünü çıkardığı bir yönetmelikle yasaklamıştı. Bu yüzden on binlerce öğrenci mağdur oldu, binlerce öğrenci ikna odalarında psikolojik işkenceye tabi tutuldu. Bir kısmı yurt dışında okudu, imkânı olmayan okulu bıraktı. Başörtülülere kamuda çalışma yasağı getirildi; bunu kısmen özel sektör de uyguladı. Hâsılı başörtülü öğrencilerin elinden okuma ve kamuda çalışma hakkı ellerinden alındı.
YÖK, başörtüsü yasağı maddesini yönetmelikten çıkartırken malum çevreler, bunu engellemek için harekete geçti. Bugün üniversitelerde başörtü serbest bırakılırsa, mezun olan öğrenciler kamu alanlarında başörtülü olarak çalışmak isteyecek, bu mesele ilköğretime kadar inecek. İlköğretimde de başörtüsü serbest bırakılsın diyecekler, bunun emareleri görülmüştür, bazı veliler ilköğretimde çocuğunun başı örtülü okumasını istemektedir, başörtülü öğrenciler, başörtülü olmayan öğrencilere baskı yaparlar, v.s.
Nitekim bir gazeteci, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Sayın Hayrünnisa Hanım Efendi’ye Londra'da gençlerin sorularını yanıtlarken ilköğretimde başörtüsü takma istekleri konusunda görüşlerini sordu. O da şu cevabı verdi:
"Siz buna inanıyor musunuz? Niye böyle bir şey yapsınlar ki? Cehaletten oluyor. Eğer öyle aileler var ise, biz onlara konuşarak ulaşacağız. Onları eğiteceğiz. Böyle bakmanız lazım. Önyargıyla bakarsak hiçbir sonuca varamayız. Hem niye o yaşta kız çocuğu başını örtsün? Farz olursa örter. O yaşta örtmez.”
Hayrunisa Hanım Efendi’nin bu sözleri malum basın tarafından çarpıtılarak manşetten verildi. “Hayrunisa Hanım, “İlköğretimde başörtüsü takmak cehalettir” dedi. Kamuoyunu böyle yanıltmak doğru değildir. Bir atasözümüz vardır: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”
Hayrunisa Hanım Efendi, buluğ çağına girmemiş çocuğun başörtüsü takması cehalettir,” demek istiyor. Hem niye o yaşta kız çocuğu başını örtsün? Farz olursa örter. O yaşta örtmez." diyerek meseleye açıklık getirmiştir.
İslam dininde erkek olsun kız olsun buluğ çağına girdiği zaman sorumluluk başlar, o yaşta artık kişi mükelleftir, yaptıklarından sorumludur. Dolayısıyla ilköğretimin ikince devresinde kız çocuklarının ekseriyeti buluğ çağına girer, girmeyen yok denecek kadar azdır. Bir çocuk on beş yaşına girdikten sonra buluğ çağına girmemiş bile olsa mükelleftir, yaptıklarından sorumludur. Kız öğrencinin buluğ çağına girdiği günden itibaren başörtüsü takması farzdır. Bu sebepten dolayı Avrupa’da ve Amerika’da ilköğretimde de başörtüsü serbesttir. Sadece Fransa’da devlet okullarında lise ve ilköğretimde yasaktır, özel okullarda ise serbesttir.
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Türkmenistan gezisi dönüşünde Esenboğa Hava limanında bir gazetecinin başörtüsü tartışmaları üzerine sorduğu soruya, “Bu türban konusundan bıktım, açık söyleyeyim. Üniversitelilerin dışında başörtüsü tartışması yoktur.” diye cevap vermesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter aracılığıyla şöyle cevap veriyor:
''-Sayın Cumhurbaşkanım. Sıkılmayınız lütfen.
-Konu ile ilgili tartışmalarda, sözü tersinden değil düzünden söylerseniz, tartışma en azından sizin açınızdan biter.
-İlkokulda kız çocuklarımızın başörtüsü ya da türban bağlaması serbest olacak mı? Olmayacak mı?
-Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Çünkü rüştünü bile ispat etmemiş bu çocuklar, kendi özgür iradeleriyle başlarını bağlamazlar deyin.
-Hem siz rahatlarsınız hem de halk. Bunu diyemiyorsanız, bu konuda daha çok sıkılmaya devam edersiniz.''
İlkokul değil, ilköğretimdir. İlköğretimin ikinci kademesinde okuyan bazı kız çocuğu başını örtmek istemektedir. Buluğ çağına girmeyen kız çocuğunun başını örtmesini isteyen bir veli yoktur. Kamuoyunun yanıltılmaması için bu hatayı düzeltelim. Bu birincisi. İkincisi, Kemal Kılıçdaroğlu, yukarıda ifade ettiğim gerçekleri bilmiyor mu da böyle konuşmaktadır. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Anayasaya da başörtüsü yasağı olmamasına rağmen 28 Şubat sürecinde YÖK, başörtüsünü çıkardığı bir yönetmelikle yasaklamıştı. Bu yüzden on binlerce öğrenci mağdur oldu, binlerce öğrenci ikna odalarında psikolojik işkenceye tabi tutuldu. Bir kısmı yurt dışında okudu, imkânı olmayan okulu bıraktı. Başörtülülere kamuda çalışma yasağı getirildi; bunu kısmen özel sektör de uyguladı. Hâsılı başörtülü öğrencilerin elinden okuma ve kamuda çalışma hakkı ellerinden alındı.
YÖK, başörtüsü yasağı maddesini yönetmelikten çıkartırken malum çevreler, bunu engellemek için harekete geçti. Bugün üniversitelerde başörtü serbest bırakılırsa, mezun olan öğrenciler kamu alanlarında başörtülü olarak çalışmak isteyecek, bu mesele ilköğretime kadar inecek. İlköğretimde de başörtüsü serbest bırakılsın diyecekler, bunun emareleri görülmüştür, bazı veliler ilköğretimde çocuğunun başı örtülü okumasını istemektedir, başörtülü öğrenciler, başörtülü olmayan öğrencilere baskı yaparlar, v.s.
Nitekim bir gazeteci, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Sayın Hayrünnisa Hanım Efendi’ye Londra'da gençlerin sorularını yanıtlarken ilköğretimde başörtüsü takma istekleri konusunda görüşlerini sordu. O da şu cevabı verdi:
"Siz buna inanıyor musunuz? Niye böyle bir şey yapsınlar ki? Cehaletten oluyor. Eğer öyle aileler var ise, biz onlara konuşarak ulaşacağız. Onları eğiteceğiz. Böyle bakmanız lazım. Önyargıyla bakarsak hiçbir sonuca varamayız. Hem niye o yaşta kız çocuğu başını örtsün? Farz olursa örter. O yaşta örtmez.”
Hayrunisa Hanım Efendi’nin bu sözleri malum basın tarafından çarpıtılarak manşetten verildi. “Hayrunisa Hanım, “İlköğretimde başörtüsü takmak cehalettir” dedi. Kamuoyunu böyle yanıltmak doğru değildir. Bir atasözümüz vardır: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”
Hayrunisa Hanım Efendi, buluğ çağına girmemiş çocuğun başörtüsü takması cehalettir,” demek istiyor. Hem niye o yaşta kız çocuğu başını örtsün? Farz olursa örter. O yaşta örtmez." diyerek meseleye açıklık getirmiştir.
İslam dininde erkek olsun kız olsun buluğ çağına girdiği zaman sorumluluk başlar, o yaşta artık kişi mükelleftir, yaptıklarından sorumludur. Dolayısıyla ilköğretimin ikince devresinde kız çocuklarının ekseriyeti buluğ çağına girer, girmeyen yok denecek kadar azdır. Bir çocuk on beş yaşına girdikten sonra buluğ çağına girmemiş bile olsa mükelleftir, yaptıklarından sorumludur. Kız öğrencinin buluğ çağına girdiği günden itibaren başörtüsü takması farzdır. Bu sebepten dolayı Avrupa’da ve Amerika’da ilköğretimde de başörtüsü serbesttir. Sadece Fransa’da devlet okullarında lise ve ilköğretimde yasaktır, özel okullarda ise serbesttir.
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Türkmenistan gezisi dönüşünde Esenboğa Hava limanında bir gazetecinin başörtüsü tartışmaları üzerine sorduğu soruya, “Bu türban konusundan bıktım, açık söyleyeyim. Üniversitelilerin dışında başörtüsü tartışması yoktur.” diye cevap vermesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter aracılığıyla şöyle cevap veriyor:
''-Sayın Cumhurbaşkanım. Sıkılmayınız lütfen.
-Konu ile ilgili tartışmalarda, sözü tersinden değil düzünden söylerseniz, tartışma en azından sizin açınızdan biter.
-İlkokulda kız çocuklarımızın başörtüsü ya da türban bağlaması serbest olacak mı? Olmayacak mı?
-Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Çünkü rüştünü bile ispat etmemiş bu çocuklar, kendi özgür iradeleriyle başlarını bağlamazlar deyin.
-Hem siz rahatlarsınız hem de halk. Bunu diyemiyorsanız, bu konuda daha çok sıkılmaya devam edersiniz.''
İlkokul değil, ilköğretimdir. İlköğretimin ikinci kademesinde okuyan bazı kız çocuğu başını örtmek istemektedir. Buluğ çağına girmeyen kız çocuğunun başını örtmesini isteyen bir veli yoktur. Kamuoyunun yanıltılmaması için bu hatayı düzeltelim. Bu birincisi. İkincisi, Kemal Kılıçdaroğlu, yukarıda ifade ettiğim gerçekleri bilmiyor mu da böyle konuşmaktadır. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.