İlim Merkezi
Bizleri yoktan var eyleyen, yarattığı varlıklar içerisinde bize ruh verip bizi canlı eyleyen, canlılar içerisinde bize akıl verip bizi insan eyleyen, insanlar içerisinde bize iman ve ilim nimetini verip bizi şuurlu Müslüman eyleyen ve bizlere İslam’a ve insanlığa hizmet etmeyi emreden Rabbimiz, Kerim Kitabımızda şöyle buyuruyor:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (Alak Sûresi 1,5)
Yaratan Rabbimizin adıyla okuduğumuz “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Suresi 9) ayeti kerimesinin idrakinde olan Müslümanlar olarak Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ikazlarını hiç unutmuyoruz: “Ya öğreten ol ya öğrenen ya dinleyen ol ya da ilmi seven. Sakın beşincisi olma, (yani bunların dışında kalma) helak olursun.”
İslam medeniyeti ilim merkezli bir medeniyettir. Tarih boyunca inanan yüreklerin buluşma mekânı ilim merkezleri olmuştur. Şehrin en güzel yerlerine, insanların kolayca ulaşabilecekleri şekilde inşa edilen ilim merkezleri medeniyetin anahtarıdır. Burada buluşmanın hakkını verenler tarihe yön vermişlerdir.
***
En büyük ilmin “Allah’ı bilmek” olduğunu ve Allah’ı bilmenin de “kendimizi bilmek, haddimizi bilmek” olduğunu öğrendiğimiz mekânlarımızdır ilim merkezlerimiz, öyle de olmalıdır. Hayatın kalbi olan ilim merkezlerimiz; öğrencisiyle, öğretmeniyle, genciyle, yaşlısıyla, esnafıyla, çiftçisiyle, işçisiyle, memuruyla bir toplumun temelinin atıldığı yerlerdir.
İbadetlerimizin gayelerinden birisinin de “kendimize ve çevremize faydalı insan olmak” olduğunu öğrendiğimiz yerlerdir, ilim merkezlerimiz. Kendimize, anne babamıza, eşimize, çocuklarımıza, komşularımıza, akrabalarımıza, yaşadığımız şehrimize, memleketimize, İslam Âlemine ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızın neler olduğunu öğretir, öğretmelidir, ilim merkezlerimiz.
Paylaşmanın, tebessüm etmenin, selamı yaymanın, bir arada yaşamanın, kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de istememizin ibadet olduğunu öğrendiğimiz merkezlerdir, ilim merkezlerimiz.
Hayra anahtar, şerre kilit olma sorumluluğunu yüklenen bir neslin, nasıl anahtar; nasıl kilit olunacağını öğrendiği kapıdır ilim merkezlerimiz.
***
Bilgiyi öğrenmenin tek başına yetmeyeceğini, öğrendiklerimizle amel edip etmediğimizden de hesaba çekileceğimizi hatırlatıyor Peygamber Efendimiz: (s.a.v.) “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz:
Ömrünü nerede ve nasıl geçirdin?
Gençliğini nelerle geçirdin?
Malını nereden kazandın?
Malını nerede harcadın?
Bildiğin ile hangi amelleri işledin?”
İlim yolcusu olan insan, kırmızı ışıkta durulması gerektiğini öğrenmenin tek başına yetmediğinin farkına vararak kırmızı ışıkta durur. İyi, güzel, doğru, faydalı ve adil olanı yaşama ve yaşatma gayretinde olan inançlı insanlar olarak ilmin ana kaynağı olan Kerim Kitabımıza sımsıkı sarılıyoruz.
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl Suresi 90)
Rabbim, hepimizi ilmi seven, sevdiren, öğrenen, öğreten ve hak olarak bildiklerini de uygulayanlardan eylesin. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.